Baykal, yavaş tempoda yarım saate 300 metre açıldı. Gazeteciler ise açıkta bulunan Baykal’ı görüntülemek için tekneyle açıldı. Yorulduğu anlarda deniz gözlüklerini çıkararak etrafı seyreden Baykal, gazetecileri yüzmeye davet etti.
“KUMSALIN YANINDA DENİZİ DEĞERLENDİRELİM”
Denizden gazetecilere açıklamada bulunan Baykal, Antalya’nın denizinin büyük bir nimet olduğunu belirterek, insanların denizi değilde kumsalı değerlendirmeyi tercih ettiğini söyledi.
Baykal, insanların kumsalda yatıp, güneşlenip arada bir denize batıp çıkmayı denizi değerlendirmek olarak gördüğünü belirterek "Bence o yeterli değil. Denizin içine girip denizde uzunca bir süre kulaç atarak deniz içinde hareketlenmek lazım. Güneşin altında yatmaktansa denizin altında kulaç atmak daha iyi. Bunu herkese öneririm. Özellikle belli bir yaştan sonra ağır sporları yapamaz durumda olan herkese deniz sporlarını önermek lazım” diye konuştu.
“BİN 600 KULAÇ ATACAK”
Günlük kulaç sayısının dalga ve akıntıya göre değiştiğini kaydeden Baykal, şöyle konuştu: “Dün bin 755 kulaç attım. Ondan bir gün önce bin 707 kulaç attım. Bugün bin 500’ün üzerinde kulaç atmayı düşünüyorum. Şuan 445 kulaçtayım daha gideceğiz. Herhangi bir programım yoksa mümkün olduğunca denize giriyorum. Yarın giremeyeceğim. Bayramlaşma programı var. Sabahı kurtarabilirsem yüzmeye çalışıyorum, çok yararlı oluyor.”
Koalisyon çalışmalarına değinen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Herkesin temennisini ben de ifade etmek istiyorum. Bir an önce hükümet kurulsun, seçimlerden bu yana 40 gün geçti. Yani seçimin 40’ı çıktı. Bunu artık uzatmamak lazım ve yeni bir seçimden ise ülkenin sorunlarını göğüsleyebilecek ciddi bir hükümeti bir an önce kurmak lazım. Sorumlulukları üstlenmesi gerekir herkesin. Türkiye’yi bir an önce istikrara kavuşturmak lazım. Bu herkesin dileği.”
“GÖÇMEN ZANNEDEBİLİRLER”
Baykal, açıkta yüzerken yanına gelen sahil güvenlik ekipleriyle ilgili olarak şu bilgileri paylaştı: “Sahil güvenlik 'yardıma ihtiyaç var mı' diye geldi. Tek başıma yüzüyordum, sahil güvenliği vapurla karşımda gördüm. ‘Yardıma ihtiyaç var mı’ dediler. Yok her şey çok güzel dedim. Sorun yok dedim. Selamlaştık, sonra onlar yoluna ben yoluma gittim. Belki onlar tek başına açıkta yüzen birisini görünce bir problem olabilir yardımcı olalım diye düşündü. Neyse Ege sahillerinde değiliz, Yunanistan’a kaçan göçmenlerden biri diye düşünebilirlerdi. Öyle bir durum yok.”
“DENİZİ DEĞERLENDİRMEK LAZIM”
Herkese, bütün vatandaşlara yüzmeyi öneren Baykal, sözlerini şöyle tamamladı: “Yüzmeyi ciddiye almak lazım. Bir insanın kendisine yapabileceği en büyük iyilik spor yapmaktır. Bu ileri yaşlarda da yapılabilecek bir spordur. Denizle barışmak lazım, denizi kastediyorum, denizi sevmek lazım, denizin hakkını vermek lazım. Herkes için kazançlı çıkacak bir durum. Herkes için büyük bir nimet. Özellikle Antalya için söylüyorum, çok temiz, pırıl pırıl bir deniz. Şuna bakın pırıl pırıl. Sahilde görürsünüz bir yosun yok. Taşlar pırıl pırıl. İnsan denize girince bir defa ağırlığı kalkıyor. Denizin kaldırma gücüyle yer çekimi azalıyor. Öyle bir ortamda spor yapmak çok güzel bir şey. Bütün vatandaşlarımıza öneriyorum. Nedense mesafeli bir halimiz var. Uzak duruyoruz denizden, yüzerken denize girdiğimizde denizden nefes almayı bilmiyoruz öğretmek lazım. Çok hoş bir şey. Yüzmek de yürümek gibi bir şey alıştığınızda.”