Mersin’in merkez Toroslar ilçesi Selçuklar Mahallesi’nde yaşayan Çelik ailesinin hayatı, 5. çocukları Tuba’nın 2000 yılındaki doğumuyla altüst oldu. Bugün Toros Devlet Hastanesi olarak hizmet veren o zamanki adıyla SSK Hastanesi’nde dünyaya gelen Tuba Çelik’in, doğumdan hemen sonra sol kolunun felç olduğu, sağ kolunun da kırıldığı ortaya çıktı. Baba Behyettin Çelik (48), 14 yaşındaki kızlarının hayatının, tamamen doktor hatası ve ihmal nedeniyle mahvolduğunu söyledi. Yaşadıklarını İHA’ya anlatan baba Çelik, eşi Melahat’in (50), 2000 yılında 15.30-16.00 sıralarında doğuma alındığını, ancak doğuma girecek K.K. ile Z.A. adlı doktorların mesai saati bitimine denk geldiği için aralarında tartıştıklarını öne sürdü. Doğum sırasında eşine ne iğne yapıldığını ne de serum verildiğini iddia eden Çelik, “SSK Hastanesi’nde doktorlar, çıkış saatine denk geldiği için doğumu birbirlerinin üstüne attılar ve aceleyle doğum yaptırdılar eşime. Üstelik doğum esnasında serum da takmadılar iğne de yapmadılar. Bebek doğarken de acele ettikleri için çocuğun sağ kolunu kırdılar, sol kolunda da damarı koptu ve o kolu felç oldu. Normal doğum anını beklemediler, acele ettikleri için çocuk böyle oldu” dedi.
Doğumdan bir gün sonra doktordan çare istediğini ama doktorun ‘ne halin varsa gör’ dediğini de öne süren Çelik, bunun üzerine bebeği Adana Balcalı Hastanesi’ne götürdüğünü anlatarak, “Çocuğun durumunu orada öğrendim. İki hafta kaldık orada ama hiçbir çare bulunamadı. Oradaki doktorlar sol kolunun kökten gittiğini söylediler. Daha sonra defalarca özel doktora, Devlet Hastanesi’ne, Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürdüm ama bir türlü kolu kurtaramadım” diye konuştu.
“ÇOCUĞUN PSİKOLOJİSİ BOZULDU, HAYATI GİTTİ”
Kızının durumundan doktorları sorumlu tutan baba Çelik, 2001 yılında Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe vererek suç duyurusunda bulunduğunu ve avukatı aracılığıyla doğuma giren doktorlar hakkında ceza ve maddi-manevi tazminat olmak üzere iki ayrı dava açtığını kaydetti. Ceza davasında doktorlara cüzi miktarda para cezası verilmesi üzerine, avukatın mahkeme kararına itiraz ettiği, ancak zamanaşımına uğrayan davanın 5 yıl sonunda düştüğü olayda, mahkeme sürecinde iki kez dosyasının kaybedildiğini de öne süren ve belgeleri yeniden çıkararak mahkemede hakime teslim ettiğini belirten baba Çelik, bugün kızının 14 yaşında olduğunu ve tazminat davasının hala görev uyuşmazlığı gerekçesiyle Mersin 1. İş Mahkemesi, Yargıtay ve idare mahkemesi arasında gidip geldiğini aktardı. Çelik, “13 yıldır bu dava hala devam ediyor. Hatta onların avukatı beni çağırıp barışma da teklif etti ama ben ‘adalet neyse odur’ dedim ve kabul etmedim. Mahkeme şu anda sürüyor. İş mahkemesi idare mahkemesine, idare mahkemesi iş mahkemesine atıyor ve bu dava 13 yıldır devam ediyor. Ben anlamıyorum neden böyle olduğunu” şeklinde konuştu.
Tüm bu süreçte kızı Tuba’nın psikolojisinin de bozulduğunu dile getiren Çelik, kızının birçok şeyi tek başına yapamadığını ve bütün ihtiyaçlarını ablasının karşıladığını, okula götürdüğünü, evde kişisel ihtiyaçlarını karşıladığını söyledi. Tazminat hakkının verilmesini isteyen Çelik, “Belki bir yerde bir çare varsa bu kolu kurtaralım. Belki bu parayla kola bir çare bulabiliriz. Amacımız bir şeyler koparma değil. Çocuğumun zaten bu yaşa geldi hayatı gitti. Hiç olmazsa bundan sonraki hayatı belki boşa gitmez. Adalet istiyorum” ifadelerini kullandı.
Anne Melahat Çelik (50) de doğum esnasında doktorların aralarında tartıştıklarını öne sürerek, o an yaşadıklarını şu cümlelerle anlattı: “Doğum sırasında çocuğu zorla çektiler. Ben ilk doğum yapmadım, bu 5. çocuğum. İğne yapmadılar, serum takmadılar, çocuğu zorla dünyaya getirdiler, kendi sancımla gelmedi. Çocuğum nasıl diye sordum, sakat oldu dediler. Kızım sakat oldu, hayatı gitti.”
“BEN BUNLARI HAK ETMEDİM”
Doğum sırasındaki hata nedeniyle sol kolu felç olan Tuba Çelik ise kıyafetlerini değiştirirken, hatta tuvalette bile kendisine ablasının yardımcı olduğunu belirterek, içinde bulunduğu durumu şöyle anlattı: “Okula gidiyorum, arkadaşlarımın sol kollarıyla yaptıklarına bakıyorum ve kendimi onlardan geri kalmış hissediyorum. Bu benim için çok kötü bir şey, üzülüyorum o anlamda. Sol kolumu hiç tutamıyorum. Bazen ağrı girdiği zaman okula gitmiyorum, derslerimden de geri kalıyorum. Sağ kolum sol koluma göre çok daha iyi, onu kullanabiliyorum ama sağ kolumda da bazen ağrılar oluşuyor. Doktor, bana evde hareket yapmamı, belki gelişme olabileceğini söylüyor. Yapıyorum ve bunu yaparken de çok acıyor ve bu nedenle kaçıyorum evden, yapmak istemiyorum. Acı veriyor vücuduma. Hastaneye giderken beni bir deney faresi gibi kullanıyorlar, koluma elektrik veriyorlar, gelişimi var mı, yok mu diye. Ben anlamıyorum, kolumu gördükleri halde bir şey yapmıyorlar, hala inanmıyorlar.”
Doktorların ‘kurtulmaz’ demelerine karşın hala umudunu kaybetmeyen Tuba, kolunun kurtulma şansı olduğunu düşünüyor. “Çünkü teknoloji her saniye ilerliyor” diyen Tuba, şunları söyledi: “Ben umudumu kaybetmiyorum. Ben biliyorum, mutlaka iyileşecek. Bilgisayardan araştırıyorum, bakıyorum, hiçbir şey yok kolumla ilgili ama ben yine de umudumu kaybetmiyorum. Teknoloji gitgide ilerliyor, kolumun ilerleyeceğini düşünüyorum. Ben bir tek kolumun iyileşmesini istiyorum. Sağ kolum gibi iyi olmasını, arkadaşlarımın sol kollarıyla yaptıklarını benim de yapabilmemi istiyorum. Kolumu kaldırmak, rahat hareket etmek, bunu istiyorum, başka bir şey istemiyorum” dedi.
13 yıldır süren davanın kendisini psikolojik olarak da etkilediğini vurgulayan Tuba, duygularını şöyle ifade etti: “Siz de empati kurun, siz de düşünmez misiniz? Ben bunları hak etmedim. Bunları yaşamayı kimse hak etmedi. Bunu neden yaptılar? Bir hata yüzünden benim hayatım mahvoldu. Yani insanın nasıl psikolojisini etkilemez? Bir yandan üzülüyorsun, arkadaşlarına bakarsın, çevrene bakarsın, sonra çekersin kendini, odana kapanırsın, ‘ben onlar gibi değilim, beni onlar aralarına kabul etmiyorlar’ dersin, geçersin oturursun.”
Güncelleme Tarihi: 05 Eylül 2014, 16:02