İzmir’in Ödemiş ilçesinde karın ağrısı şikayetiyle üç gün üst üstte götürüldüğü hastanede her seferinde midesini üşüttüğü söylenip iğne yapılarak evine gönderildiği iddia edilen 14 yaşındaki Mine Çavdar'ın, bir hafta sonra tekrar aynı hastaneye götürüldüğünde apandistinin patladığı belirlendi. İki kez ameliyat edilen Mine, ölümün eşiğinden döndü.
İddiaya göre, Ödemiş Ortaokulu öğrencisi Mine Çavdar, 23 Mayıs tarihinde karın ağrısı şikayetiyle ailesi tarafından ilçedeki bir hastaneye götürüldü. Acil serviste doktorlar, müdahale ettikleri Mine Çavdar'ın midesini üşüttüğünü söyleyip iğne vurarak taburcu etti. İki gün üst üste karın ağrısı şikayetiyle aynı hastanenin aynı birimine götürülen kıza aynı tedavi uygulandı. İddiaya göre doktorların ağrıya dayanamamakla suçladığı Mine Çavdar, her seferinde ağrı kesici iğne vurulup, evine gönderildi. İlk hastaneye gitmesinin üzerinden bir hafta geçmesine rağmen ağrıları dinmeyen Mine Çavdar, bir kez daha aynı hastaneye gitti. Bu kez ultrason çekilen Çavdar'ın apandistinin patladığı belirlendi. Hemen ameliyata alınan Mine Çavdar, sağlık durumunun ciddiyetini koruması üzerine İzmir'deki Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edildi. Doktorların kontrolünde akciğerinde sönme olduğu ve yine Çavdar'ın vücuduna yayılan zehirli sıvının da iç organlarda çürümeye neden olduğu belirlendi. Bir kez de bu hastanede ameliyat edilen Mine, tedavi altına alındı.
İHA muhabirinin hasta yatağında görüştüğü Mine Çavdar, "Karın ağrısı şikayetiyle Ödemiş’te hastaneye gittim. İğne yapıp geri yolladılar. Ertesi gün yine gittim, yine iğne vurup yolladılar. Toplam 10 kere gittim, en sonda bana numaradan yapıyorsun deyip geri yolladılar. Pazar günü fenalaştım acilen kaldırıldım, 3 serum taktılar. Daha sonra çocuk doktoru geldi ve apandisimin patladığını, bağırsaklarımın yapıştığını söyledi. Anneme de o anda imza attırmışlar, ‘10 dakika geç kalsa ölebilirdi, masada kalma riski var’ diyerek imza attırmışlar. Annem de imza atmış. Doktor sayesinde ayağa kalktım ama şu anda bağırsaklarım çalışmıyor. Ben şu an hayatta olmayabilirdim. O doktor bilmiyorsa işi yapmaması gerekiyor. Benim hayatımla oynamaya hakkı yok onun. Ben can çekişiyordum. Oradan buraya sevk edildim, şu an yaşıyor olabilirim ama çok acı çektim. O doktor yüzünden canımdan oluyordum. Onun bunu bana yapmaya hakkı yoktu. Şikayetçiyim o yüzden" dedi.
"KARNEMİ BİLE ALAMADIM"
Rahatsızlığı döneminde çok zor anlar yaşadığını kaydeden kız çocuğu, "Evde koltuktan koltuğa zıplıyordum. İnanmadılar bana aşırı karnım ağrıyordu. Annem oradan oraya koşturuyordu bir şey yapabilmek için ama inanmadılar bana, ağrı kesici verdiler sürekli, hiçbir faydası olmuyordu. Onların yüzünden zehirlendim. Yemek yiyemiyordum, en sevdiğim yemekleri yiyemiyordum. Okula gidemedim, onların yüzünden karnemi alamadım. Bu yüzden şikayetçiyim. Şu an iyiyim ama çok kötüydüm. Ben ikinci ameliyat oldum. Çok kötü geçti. Tekrar ameliyat olma durumum var. Arkadaşlarımla okul gecesine gidemedim. Onlar gülerken ben bu yataklarda acı çekiyordum, ağlıyordum. O yüzden şikâyetçiyim" şeklinde konuştu.
“BAŞBAKANIMIZA SESLENİYORUM”
Anne Fatma Çavdar ise, acil servise defalarca gittiklerini ancak geri çevrildiklerini ileri sürerek, “Hastanede acil servis doktorları bir şey yok diyerek, iğne yaptılar ve eve yolladılar. Sonraki günlerde yine gidince ‘idrar yollarında iltihaplanma var’ dediler ve bir sürü ilaç verdiler. Çocuğum gittikçe fenalaştı. ‘Anne ben ölüyorum’ dedi. Ben evde yoktum. Komşular hastaneye getirdiler. Gidince yine anlamadılar. Çocuk doktoru vardı o geldi ve ‘siz 1 haftadır nerdesiniz apandisi patlamış’ dedi. Maddi ve manevi yönden yıkıldık. Başbakan’ımıza ve Sağlık Bakanımıza sesleniyorum. Başhekimimizden ve acildeki bütün doktorlardan şikayetçiyim” diye konuştu.
İnşaat işçisi baba Mehmet Çavdar da, haberi Antalya’da aldığını ve apar topar İzmir’e koştuğunu belirterek, “Ödemiş küçük bir yer değil. 110 bin aşağı yukarı nüfusu var. Bir hastanede çocuğuma acil müdahale edecek, film çekecek bir doktor yok muydu? Çocuğum 19 gündür bir şey yemiyor, ağlıyor şu anda. Biz onu yıllardır el bebek gül bebek bu yaşına getirdik, yetiştirdik. Böyle olsun diye mi? Hastanenin bütün yetkililerinden şikayetçiyiz. Hayati tehlikesi sürüyor. Nasıl olacak bilmiyoruz” dedi.
Aile, olayla ilgili hukuki mücadele başlatacaklarını açıkladı.
"MİNE'Yİ BİZİM DOKTORLARIMIZ KURTARDI"
Öte yandan Hastane Yöneticisi Opr. Dr. Ziya Yurdakonar, olayın tam anlamıyla kız ve ailesinin anlattığı gibi gelişmediğini ifade ederek, "23 Mayıs'ta gece boğaz ve karın ağrısı ile gelmiş. Acilde tedavisi yapılmış. Ardından tekrar idrar yolları iltihabı şüphesiyle gelmiş. Aradan üçüncü kez bize gelmeden önce buradaki bir özel tıp merkezine gitmiş. Onlar da ilaç verip göndermişler. Bize 6 gün sonra tekrar başvurmuşlar. Daha önce oluşmayan apandisit tablosu teşhis edilerek ameliyat edilmiş. Aslında Mine kızımızı kurtaran bizim doktorılarımızdır. Ama maalesef emekler çabuk heba ediliyor. Ailenin şikayetlerini dile getirirken, özel tıp merkezinden bahsetmemesi manidardır. Biz ameliyatı yaptıktan 9 gün sonra batında apse şüphesi ile tedbir için Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ne hem de yürüyerek ambulansa kadar gitti, sevkettik. Kızımızın yoğun bakımda olduğu şeklindeki ifadeler doğru değil. Aldığımız bilgilerle sağlığı giderek iyiye gidiyor" dedi.
Çavdar Ailesi'nin şikayeti ile Sağlık Bakanlığı'nın konuyla ilgili inceleme başlattığını kaydeden Yurdakonar, "Bu incelemede doktorlar suçlanmıyor. Olayın mahiyeti araştırılıyor. Eğer tedavi sırasında eksik bir şey yapılmışsa, o zaman ilgililer hakkında soruşturma başlatılır" diye konuştu.
Güncelleme Tarihi: 20 Haziran 2014, 11:48