“SİLAH MİADINI DOLDURDU”
Yaklaşık üç yıl önce başlayan çözüm süreciyle birlikte, 30 yıldır süren kardeş kavgasının, akan kanın, can kayıplarının önüne geçileceğine ve barışın sağlanacağına dair umutlarının büyüdüğüne dikkat çeken Babat, şöyle konuştu: “Çözüm süreci, silahın devre dışı bırakılarak sorunlarımızın siyaset zemininde çözümü için medeni bir toplumsal ortamın tesis edilmesini amaçlıyordu. Bu süreçte, silahların susması ve can kayıplarının yaşanmaması en önemli kazanımımız oldu. Bölgede hayat normalleşti, insanlarımız geleceğe güvenle bakmaya başladı. Birkaç ay öncesine kadar hepimizin büyük bir memnuniyetle karşıladığı bu demokratik ortamın ortadan kalkması için hiçbir haklı gerekçe yoktur. Yaşadığımız 30 yıllık tecrübe, silahın miadının dolduğunu, acı ve göz yaşından başka silahla elde edilebilecek bir kazanım olmadığını hepimize öğretti. Son bir buçuk aydır içine sürüklendiğimiz çatışma ve terör ortamı, insanlarımızın umudunu kırmakta, barış ve demokrasi beklentisini zedelemektedir.”
“7 HAZİRAN SİYASETİN ÖNÜNÜ AÇTI”
7 Haziran seçimlerinin ortaya çıkardığı tabloyu bölge insanının siyasete verdiği desteğin göstergesi olarak değerlendirdiklerini ve bunun Türkiye’de siyasetin önünü açtığını vurgulayan Babat, şunları kaydetti:
“Ülkemizde, bireysel ve toplumsal her türlü talebin meşru siyaset zemininde, demokratik biçimde dile getirilmesi ve savunulması mümkün. 7 Haziran sonrasında silahın yeniden devreye girmesinin makul bir izahı yoktur. Kardeş kavgasının sona ermesi ve barışın yeniden tesis edilmesi için silahlı örgüt mensuplarının şiddete son vermelerini ve ivedilikle ülkemizi terk etmelerini istiyoruz. Mevcut sorunlarımızın çözümünde silahın bir yöntem olmadığı, siyaset dışında silah ve şiddetle elde edilecek bir kazanımın bulunmadığını düşünmekteyiz. Çağrımız, bir an önce bu akıl dışı yoldan dönülmesi, silahlı mücadeleden vazgeçilerek meşru-demokratik siyasetin hakim olmasının sağlanmasına yöneliktir."
Bölgenin aile büyükleri olarak çatışmanın sona ermesi ve çözüm sürecinin yeniden hayata geçirilmesi için gerekli katkıyı yapmaya hazır olduklarını anlatan Babat, sözlerini şöyle sürdürdü: "Demokratik ve şiddetten, silahtan arınmış bir Türkiye hepimizin yararınadır. Çatışma ortamından hiç kimsenin elde edeceği bir kazanç yoktur. Bölgemizin silaha değil, huzura, barışa ve sağduyuya ihtiyacı vardır. Önceliğimiz, demokrasimiz üzerindeki silah tehdidinin ortadan kaldırılması, meşru, demokratik siyasetin korunmasıdır. Biz, bu süreçte devletimizin yanında yer almaya devam edeceğiz. 1 Eylül Dünya Barış Gününde bölgemizdeki barışın yeniden tesisi için her türlü gayret ve fedakarlığa hazır olduğumuzu ifade ediyoruz.”
"TARAFLAR HALKIN SESİNİ DİNLEMELİ"
Babat'ın ardından konuşan aşiret liderleri akan kanın bir an önce durmasını istedi. Şırnak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Osman Geliş, devletin, hükümetin ve PKK'nın halkın sesini dinlemesi gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi: "Millet 7 Haziranda bir reçete yazdı. Ama meclis okuyamadı. Biz burada herkesi sağduyuya davet ediyoruz. Bundan daha önemli ülkemizin bir sorunu yok. Barış zordur ama hayırlı bir iştir. Barış çaba, gayret, samimiyet olduğu zaman ulaşılmayacak kadar uzak değildir. Hepimize o kadar yakındır ki, yarın ulaşabileceğimiz bir yerdedir. Bu işin silahla, barutla çözülmeyeceğini dünyadaki bütün emsallerinden gördük. Samimi herkes ve kesim masaya oturup çaba sarf ederse, barış uzak değil, yarındır. Biz artık gençlerimizin ölmesini, annelerimizin ağlamasını, bacılarımızın haykırışlarını duymak istemiyoruz. Burada bir mermi patlıyor, Tekirdağ’daki bacım, Manisa’daki annem ağlıyor. Son günlerdeki olayların karşılıklı fedakarlık ve samimiyetle aşılacağına inanıyoruz. Bu etkinliklere katkı sunan, bu sesi duyanlara ve katkı sağlayanlara canı gönülden teşekkür ediyoruz.”
"İKİ TARAF DA BİZİM"
Diyarbakır'ın Silvan ilçesindeki 25 köyü kapsayan aşiretin lideri Suna Kepoğlu, PKK'nın silahlarının susturmasını ve gömmesini istediklerini belirterek şunları söyledi:
"Buradan devlet babamızdan bir adım istiyoruz. Dağda ölen de, kınalı kuzularımız olan askerlerimizde bizim evlatlarımız. İki tarafta bizim. Devletin, hükümetin ve PKK'nın sesimizi duyması lazım."
"KİMSENİN BABASIZ KALMASINI İSTEMİYORUZ"
Mardin'in Midyat ilçesinde korucu olan Mehmet Şirin Akça ise şunları kaydetti:
"Ben anne karnında dört kardeşimi bu uğurda yitiren bir insanım. Ben 4 yaşındayken babam şehit oldu. Ne annemi ne de babamı doğru dürüst görmedim. Abisiz, ablasız ve babasız büyüdük. Biz kimsenin babasız kalmasını istemiyoruz. Bu son dönemlerde çıkan şehit haberleri yüreğimizi dağlamakta, içimizi parçalamakta, biz kardeşiz. Bu şer odakların bertaraf olmasını istiyoruz."