ANKARA (AA) - Washington Post gazetesinin Yorum Sayfası Yardımcı Editörü Jackson Diehl tarafından kaleme alınan yazıda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD ile Suudi Arabistan'ın sacayaklarını oluşturduğu bölgesel çıkar ittifakını sürdürmek için Kaşıkçı cinayetinin sorumlularına "can simidi uzattığını" savundu.
İsrailli yetkililerin cinayetin ortaya çıkmasının ardından Suudi Arabistan rejimi adına ABD nezdinde lobi faaliyetine başladığını ifade eden Diehl, Netanyahu'nun Beyaz Saray ile yaptığı telefon görüşmesinde, cinayetteki rolü sorgulanan Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın iktidarda kalması gerektiğini savunduğuna dikkati çekti.
Netanyahu'nun ancak görüşmenin basına yansımasının ardından cinayeti kınadığına işaret eden Diehl, İsrail Başbakanı'nın kamuoyuna yaptığı açıklamada, "Suudi Arabistan'ın istikrarının korunması dünyanın istikrarı için önemli." ifadesini kullandığını belirtti.
Öte yandan Diehl, İsrail'in Washington Büyükelçisi Ron Dermer'in "Kurunun yanında yaş da yanmamalı" diyerek açıkça Veliaht Prens'in korunması gerektiğini savunduğunun altını çizdi.
İki ayaklı strateji: İran ve FilistinDiehl, İsraillilerin kendi devletlerinin varlığını dahi tanımayan Suudi Arabistan yönetimini savunmak için bu denli çaba göstermesinin sebebinin bölgesel güç dengelerinde aranması gerektiğini kaydetti.
Prens Muhammed bin Selman liderliğindeki bir Suudi rejiminin, İsrail'in ABD ile yürüttüğü bölgesel ittifak stratejisinde kilit rolü olduğunu vurgulayan Diehl, şöyle devam etti:
"Netanyahu için Kaşıkçı krizi, 33 yaşındaki Prens etrafında geliştirilen son derece hassas bir bölgesel stratejiyi bozma tehlikesi taşıyor. Bu strateji İsrail ile Orta Doğu'nun yeni nesil diktatörleri arasında İran'a karşı gayriresmi bir ittifak kurmayı amaçlıyor. ABD'nin bu ittifakı askeri olarak desteklemesi öngörülüyor. Prens Muhammed bin Selman'ın ise bu destek karşılığında Trump'ın koşulları henüz ortaya çıkmayan Orta Doğu barış planına destek vermesi, Filistinlileri İsrail'in belirlediği barış şartlarına ikna etmesi bekleniyor."
Bu stratejinin Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'da Suudi Başkonsolosluğunda kaybolmasına kadar sorunsuz işlediğini vurgulayan Diehl, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran ile nükleer anlaşmayı askıya alarak yaptırımları yeniden yürürlüğe soktuğunu, Gazze'deki Filistinli mültecilere yardımı kestiğini, ABD Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıdığını, Suudilerin Yemen'de binlerce sivilin ölümüne yol açan hava saldırılarına destek verdiğini belirtti.
Netanyahu'nun, Prens Muhammed bin Selman'a desteğinin yanı sıra Trump yönetiminin tartışmalı adımlarına da her türlü desteği verdiğine işaret eden Diehl, bu stratejinin Muhammed bin Selman'ın Kaşıkçı cinayetine gösterilen uluslararası tepkilerin ardından yaşayacağı olası güç kaybıyla tehlikeye girdiğini ifade etti.
Diehl ayrıca İsrail'in Trump'a yönelik koşulsuz desteğinin de ABD siyasetinde İsrail'e yönelik partiler üstü dayanışmayı zedelediğini, Demokrat Partili yeni nesil siyasetçilerin İsrail politikalarına daha mesafeli durma eğiliminde olduğunu vurguladı.