İZMİR(AA) - Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) bünyesinde kurulan İzmir Biyotıp ve Genom Merkezinde (İBG), TÜBİTAK gibi pek çok kamu kuruluşundan da aldığı destekle önemli bilimsel çalışmalara imza atıyor.
Yerli ilaç geliştirme çalışmalarının da devam ettiği merkez bünyesinde kurulan nanofotonik ve biyotanımlama sistemleri laboratuvarında, 2009'da küresel bir salgına neden olan H1N1 virüsünün taşınabilir bir cihazla tespit edilmesi için, 1,5 yıl önce çalışma başlatıldı.
Çalışmalar sonunda kamera, LED ışık kaynağı ve temiz oda prosesleriyle hazırlanmış bir biyoçipten oluşturulan sistem, hazırlandı.
Türk bilim insanları, geliştirdikleri cihaz ile 5 dakika gibi kısa bir sürede kişide H1N1 virüsünün olup olmadığını belirlemeyi başardı. Yaklaşık 70 gram ağırlığındaki cihaz, alınan mukus örneklerinin çip yüzeyine enjekte edilmesiyle hastada H1N1 virüs olup olmadığını belirliyor.
"Sistemimiz düşük maliyetli parçalardan oluşuyor"Araştırmanın grup lideri Doktor Arif Engin Çetin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun yıllar ABD ve İsviçre'de biyosensör sistemlerinin geliştirilmesi konusunda çalışmalar yaptığını söyledi.
TÜBİTAK tarafından yürütülen "Yurda Dönüş Araştırma Burs Programı" kapsamında Türkiye'ye döndüğünü dile getiren Çetin, İBG'de de H1N1 virüsünün biyosensör sistemle tespitine yönelik çalışmalara katıldığını vurguladı.
H1N1 virüsünün görülme sıklığının, havaların soğuduğu dönemde arttığına dikkati çeken Çetin, "Bu virüsün tahlil süreci uzun sürüyor. Bizim geliştirdiğimiz cihazda ise 5 dakikada sonucu alabiliyoruz. Ayrıca bu cihaz diğerlerine göre daha ucuz. Sistemimiz düşük maliyetli parçalardan oluşuyor ve kullanımı da çok kolay. Taşınabilir özelliği nedeniyle hastanelerin dışında kullanılabilir." diye konuştu.
Yaklaşık 6 ay boyunca sistem için gerekli olan kimyasal ve biyolojik çalışmaları yaptıklarını hatırlatan Çetin, ardından da optik düzenek üzerine yoğunlaştıklarını dile getirdi.
"Klasik yöntemlere göre daha çabuk ve hızlı sonuç veriyor"Geliştirdikleri cihazın işlevsel olarak mevcuttakilerden bir farkının olmadığını aktaran Çetin, şöyle konuştu:
"Geliştirdiğimiz sistem küçük bir kamera, biyosensör çipi ve ışık kaynağından oluşuyor. Hastadan alınan mukus örnekleri bir pipet aracılığıyla çipin üzerine damlatılmakta. Daha sonra kamera ile aldığımız görüntüler işleme tekniğiyle inceleniyor. Böylece biyoçipin üzerinde virüs olup olmadığını tespit ediyoruz. Çoklu test tekrarlaması ve birden fazla organizmayı aynı anda yüksek hassasiyetle tespit edebiliyor. Klasik yöntemlere göre daha çabuk ve hızlı sonuç veriyor. Yaklaşık 5 dakika gibi bir sürede sonuçlara ulaşabiliyoruz. Elde edilen veriler dizüstü bilgisayara aktarılabiliyor."
Çetin, cihazın 3 bin lira gibi düşük bir maliyete mal olduğu için herkes tarafından kullanılabileceğini vurguladı.
Türk bilim insanları olarak böyle bir çalışmayı geliştirdikleri için mutlu olduklarını anlatan Çetin, "Türkiye'de bu konuda yapılan tek çalışma. Ülkemizde H1N1'in tespiti için kullanılan teknolojilerin tamamı yurt dışından temin ediliyor. Cihazı yerli ve milli kaynaklardan tasarlayıp ürettik. İlk denemeleri başarıyla gerçekleştirilen cihaz ile ilgili laboratuvar testleri sürüyor. Ardından patent ve KOSGEB başvurusunda bulunarak bu cihazın seri üretimini yapacağız." ifadelerini kullandı.
"Cihaz binlerce insanın hayatını kurtarabilir"İBG Müdür Yardımcısı Doktor Soner Gündemir de başta nadir hastalıklar ve kanser olmak üzere, hastalıkların önlenmesi, teşhisi ve tedavisi için yenilikçi teknolojiler üzerine çalıştıklarını ifade etti.
Hastalıkların tedavisinde tanının koyulma sürecinin çok önemli olduğuna işaret eden Gündemir, "H1N1 gibi virüslerin hızlı, doğru ve ucuz şekilde tanımlanmasını sağlayacak tanı yöntemlerinin geliştirilmesi, büyük salgınların önüne geçebilmesinde kilit rol oynayabilir. H1N1 gibi salgın hastalıkların tanısının hızlıca konulmasını sağlayacak teknolojilerin geliştirilmesi binlerce insanın hayatını kurtarabilir." değerlendirmesinde bulundu.