Sigorta şirketlerinin trafik sigortasındaki yükünün hafifletilmesi için önerilerde bulunan Koru Sigorta Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür V. Kasım Yılmaz, “Ülkemizde yaşanan enflasyonist baskılar ve kur artışı nedeniyle artan maliyetler özellikle trafik sigortasındaki kârlılık sorununu bir kez daha gündemimize taşımış oldu. Sigorta primlerinde uygulanan tavan primin artış hızı ile maliyetlerdeki artışların aynı oranda artış göstermemesi, asgari ücrette yapılan artışın aynı oranda bedeni hasar rakamlarını artırması ve dışarıdan alınan hizmetlerin enflasyon kadar artış göstermesi ile şirketlerin yatırım gelirlerinin enflasyonun çok altında kalması, sektörü trafik sigortasında zarara uğratmaktadır. Trafik sigortalarında sigortalıların alımda çok zorlanmaması ve sigorta şirketlerinin de ek destekler ile büyük zararlar etmemesi için bir takım önerilerimiz bulunmaktadır” dedi.
‘KESİNTİLERİN ORANI DÜŞÜRÜLMELİ’
Trafik sigortalarından 4 başlıkta (SGK, THGF, Güvence Payı, Smv) yapılan kesintilerden ikisi için oranın düşürülmesi/kaldırılması ve bu sayede sigorta şirketlerinin hasarları karşılayacak prim havuzunda artış yapılmasını önerdiklerini kaydeden Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Bunlardan ilki olarak trafik sigortalarında bedeni hasarlarda yararlanma durumunda mağdurun tedavisi için SGK’ya her bir poliçede alınan primin %10’u devrediliyor. Devredilen %10’luk payın SGK tarafından trafik sigortasına bağlı kazalar için ne kadar ödeme yaptığı ise bilinmiyor. Her sektörün kesmiş olduğu trafik poliçelerinde bedeni hasara maruz kalan sigortalıların frekansı %0,10 olduğu göz önüne alındığında SGK’ya yapılan devrin düşürülmesi, hatta matbu bir tutar olarak uygulanması gerektiğini düşünüyorum. İkinci olarak ise 1998 yılında çıkarılan yönetmelik ile hayatımıza giren ve her bir trafik poliçesinden %5 oranında kesinti yapılarak aktarımının yapıldığı Trafik Hizmetleri Geliştirme Fonu’nun (THGF) geçen 24 senede yeterli büyüklüğe ve amacına ulaştığı görüşündeyim.”
'TAVAN UYGULAMASI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ'
Trafik sigortalarında uygulanan tavan prime son verilmesi veya tavan primin aylık olarak açıklanan enflasyon oranı kadar artırılması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “2021 sonu itibarıyla başlayan enflasyondaki ve kurdaki hızlı yükseliş ile asgari ücret gibi maliyetlerdeki artış özellikle trafik sigortalarında %100’e yaklaşan maliyet artışlarına sebep oldu. Ne yazık ki bu maliyet artışları belli bir döneme yayılmadan bir/iki ay içinde şirketlerin maliyetlerine yansıdı. Kısa sürede şirketlerin maliyetlerinde %100’e yaklaşan oranda artışlar olurken, trafik sigortalarında 2022 Ocak ayında %1,25, Şubat ayında %21,5, Mart ayında %1,5 ve Nisan ayında %1,5 olmak üzere ilk 4 ay için sadece %25,75 oranında artış olmuştur. Trafik sigorta primlerine uygulanan tavan kısıtı nedeniyle primlerin sadece %25,75 oranında artırılabildiği göz önüne alındığında sigorta şirketlerinin zarar etmemesi imkânsız gibidir. Dolayısı ile trafik sigortalarında ya tavan uygulamasına son verilmeli ya da tavan primler aylık olarak açıklanan enflasyona endekslenerek prim seviyesi artırılmalı” dedi.
'İSKONTO ORANI ENDEKSLENMELİ'
Mali gelir, giderler kadar artmadığından dolayı sigorta şirketlerinin ayırdığı karşılıklarda bankalar gibi desteklenmeye ihtiyacının olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Merkez bankasının finansal piyasalara vermiş olduğu haftalık repo faiz oranı bankaların mevduata uygulayacağı faiz oranını belirlemekte olup bankalar nezdinde mevduatlara uygulanan faiz oranı 2022 yılında %14 ile %18 arasında değişiklik göstermektedir. Sigorta sektörünün maliyetleri %100’e yaklaşırken, toplanan primlerin finansal piyasalardaki getirisi %20’yi bile bulmaması ne yazık ki sektörün mali gelir üzerinden zararını azaltmasına imkân vermemektedir. Sigorta şirketlerinin kesmiş oldukları poliçelerden oluşabilecek hasar için ayırmış olduğu karşılıklara uygulanan iskonto oranı 2021 sonunda SEDDK tarafından sektörü desteklemek amacıyla %9’dan %14’e çıkarılmış olup bu oranın enflasyonist ortamlarda bir orana endekslenmesi gerektiği görüşündeyim. Bu oranın da devletin borçlanmak için çıkarmış olduğu tahvillerden 5 yılık tahvilin gösterge oranına endekslenmesi gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
'İCRA İŞLEMİNDEN ÖNCE SÜRE VERİLMELİ'
Mahkeme ve Tahkim Komisyonu kararlarının sigorta şirketlerine tebliğinden belli bir süre geçmeden icra işleminin başlatılmaması gerekliliğine dikkat çeken Yılmaz, “Sigorta sektöründe düzenlenen mevzuatlar farklı sebeplerle sürekli iptal edilmek için yargı yoluna taşınmakta ve/veya mevzuatlarımızda yeteri kadar net olmayan hususlar nedeniyle sigorta şirketi ile sigortalılar/mağdurlar davalık olabilmektedir. Dava sonucu kararlar sigorta şirketlerinin lehine çıkabildiği gibi aleyhine de çıkabilmektedir. Maalesef sigorta şirketlerinin aleyhine çıkan kararlar sigorta şirketlerine tebliğ edilir edilmez, vekil avukatlar tarafından şirketin ödeme yapmasına imkân tanınmadan kararlar icraya konulabilmektedir. Sektör maliyetlerini yönetmek için birçok yol ararken, çıkan kararı ödeyecek olan bir sektörün maliyetlerinin icra nedeniyle artırılmasını hakkaniyetli bulmuyoruz. Sigorta sektörü ülkemizde mevzuatlarla düzenlenen ve sürekli denetime tabi tutulan birkaç sektörden biri olup sektörümüzün itibarı yüksektir. Özellikle zorunlu sigortalar nedeniyle sigorta şirketlerinde oluşabilecek bir zafiyet durumunda devlet güvencesi bulunmaktadır. Yasal mercilerin sigorta şirketlerinin aleyhine vermiş oldukları kararlarda sigorta şirketlerinin belli bir süre içinde ödemek için zaman tanımasını, şayet sigorta şirketleri bu süre içinde ödeme yapmaz ise icra işlemine başlanabilmesi için gerekli mevzuat değişikliklerinin yapılması gerektiği görüşündeyim. Benzer süre uygulaması SGK’ya karşı açılan davalarda bulunmakta olup bunun sigorta sektörü için de uygulanması, sigorta şirketlerinin fazladan ödemiş oldukları hasar ve masrafların önüne geçecektir” ifadelerine yer verdi.