İSTANBUL (AA) - İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Cemal Reşit Rey Konser Salonu (CRR) Genel Sanat Yönetmeni Aslan Özdemir, "Dünyanın her yerinde gözyaşı, ağıt, acı ve zulüm halen devam ediyor. Bu ezgiler de hüzün yüklü nağmeleriyle yine mazlumların feryadı olmaya devam edecek gibi görünüyor." dedi.
CRR'de gerçekleştirilen "İz Bırakan Ezgiler" konserinde sahne alan sanatçılar, Ali Tolga Demirtaş'ın şefliğini yaptığı CRR Oda Orkestrası eşliğinde sevilen eserleri seslendirdi.
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Halis Yunus Ersöz ve İBB Kültür Daire Başkanı Rıdvan Duran'ın da katıldığı etkinliğe İstanbullu müzikseverler yoğun ilgi gösterdi.
Sunuculuğunu Nur Haktan'ın yaptığı etkinlikte Aykut Kuşkaya, Bekir Ünlüataer, Ender Doğan, Eşref Ziya, Mustafa Cihat, Mustafa Demirci, Murat Kekilli, Onur Şan, Taner Yüncüoğlu ve Yusuf Güney sahne aldı.
Geceye katılan Gençlik ve Spor Bakanı Kasapoğlu, çocukluk ve öğrencilik yıllarının bu ezgileri dinleyerek geçtiğini ifade ederek, "Ben de çok duygulandım. Bu güzel programı düşünen, icra eden, emek sarf edenlere ve katılan siz değerli dostlarımıza şükranlarımı sunuyorum." dedi.
Kasapoğlu, "Bin yıl sürecek dediler. Sayın Cumhurbaşkanımız 'Bu şarkı burada bitmez' dedi ve işte onların bin yıl sürecek dediklerine inat bugün ezgilerimizle bu anlamlı programda beraber olduk. Rabbim sizleri, değerli sanatçılarımızı var etsin, teşekkür ediyorum." ifadesini kullandı.
"Bütün mazlumların sesi oldular"Konsere ilişkin AA muhabirine açıklama yapan CRR Genel Sanat Yönetmeni Aslan Özdemir, Türkiye'nin en önemli ve en özellikli sahnesi olan CRR'nin, ulusal ve uluslararası yüksek sanata dair performansın sergilendiği bir mekan olduğunu söyledi.
Özdemir, 28 Şubat'ın Türkiye'nin son çeyrek asrında unutulmaz travmalar bıraktığını, eserleriyle bu derdi yüklenen sanatçıların da "İz Bırakan Ezgiler" konserinde bir araya geldiğini ifade etti.
Sanatçıların ezgileriyle Afganistan'dan Filistin'e, Afrika'dan Bosna Hersek'e kadar dünyanın her yerindeki mazlumların sesi olduklarını dile getiren Özdemir, şunları kaydetti:
"Adem atamızın çocuklarıyız düsturundan yola çıkarak bütün mazlumların sesi oldular. Kısaca ezgiler dediğimiz bu çalışmaların bir de müzik yönü vardı. Çok tatlı ama hüzün yüklü nağmelerden oluşan bu eserleri CRR sahnesinde senfoni orkestramızla sahneye alalım istedik. Bu eserleri anonimleşmesi, kamuya mal olması ve müzik kalitesi açısından önemli gördük. Bugün bu sahnede bu yüksek müziği icra etmek de, o günlerin geride kaldığını bilmek de bizi mutlu ediyor. Fakat dünyanın her yerinde gözyaşı, ağıt, acı ve zulüm halen devam ediyor. Bu ezgiler de hüzün yüklü nağmeleriyle yine mazlumların feryadı olmaya devam edecek gibi görünüyor."
Konserde 'Yunusca iz bırakan ezgilerin' hem Türkiye hem de bütün dünya barışı niyazıyla okunduğunu dile getiren Özdemir, 28 Şubat'ı birebir yaşayan biri olduğunu belirterek, "Allah o günleri bir daha yaşatmasın. Seslerimiz kısıktı ama duruşlarımız bir Erciyes'ti, bir Ağrı'ydı, onurluydu ve muhteşemdi. 28 Şubat günleri aslında 15 Temmuz'un zemin stabilize çalışmasının yapıldığı tarihlermiş, bugün bunu çok daha iyi anlıyoruz." şeklinde konuştu.
"Geri plandaki hadiselerden haberleri yoktu"Sanatçı Eşref Ziya Terzi, kültürel alanda da birçok etkisi olan 28 Şubat'ın bir postmodern darbeden çok daha ötesi olduğunu belirtti.
Konserde okunan ezgilerin dönemin ürünleri olduğunu dile getiren Terzi şunları kaydetti:
"Kültürel alanda bizi derinden etkileyen olaylara şahit olduğumuz yıllardı. Konserlerimiz iptal oluyordu, albümlerimizde değişiklik yapmak zorunda kalıyorduk. İslam dünyasının problemlerinin anlatıldığı sözler, Kültür Bakanlığından dönüyordu. Biz de daha çok aşk ve sevda sözlerine yer vermek zorunda kalıyorduk. Bu dinleyicilerimiz üzerinde de bir etki yapıyordu. 'Bunlar da işi çiçeğe, böceğe döktüler' deniyordu ama geri plandaki hadiselerden çok fazla haberleri yoktu."
Terzi, "Ağlama Karanfil" eserinin aslında 28 Şubat sürecinde üniversite önlerinde bekleyen öğrencilerin hikayesini anlattığını ifade etti.
Ezgileriyle tanınan ünlü sanatçı, "Bugün 10 arkadaş bir araya geldik. Zamanlaması da bilerek 28 Şubat'a getirildi. Bu tarz programların, ezgilerin yeni nesle aktarılması açısından da önemli olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
"Kıtlıkta verilen bir lokma gibiydi"Hem sanatçı hem de akademisyen yönüyle tanınan Mustafa Demirci ise 1990 yılından itibaren kendi çabaları ve özgün besteleriyle müzikal çalışmalar yapmaya başladıklarını dile getirdi.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi'nde Öğretim Üyesi olarak görev yapan Demirci, şöyle devam etti:
"Biz o dönemde yaptığımız çalışmalarla ümitsizliğin, mağduriyetin, mazlum duyguların sesi olduk. İnsanlar kendilerini salonlarda, mitinglerde bizim ezgilerimizle ifade etmeye çalıştı. Bir anlamda kıtlıkta verilen bir lokma gibiydi. Ülkemiz 28 şubat gibi büyük yıkım getiren o günlerde bizim ezgilerimizle kendilerini teselli etti, duygularını diri tuttu. Kendilerini ifade etmek için başka mecraları da yoktu. Bu nedenle çok kalıcı eserler oldu. Bugün hala 28 Şubat 2019'da CRR'de bu etkinliği yapıyor olabilmemiz o dönemki çalışmaların kalıcı ve etkileyici olduğunu gösteriyor."
Müziğin evrensel bir dil olduğunu, güçlü sözlere sahip olan ezgilerin bugün de insanları etkilemeye devam ettiğini belirten Demirci, "Bizim geleneğimizde sözlü kültür hakimdir, bunun altını da besleyen nağmelerdir, müziktir, melodidir, ezgidir. İnsanlar bu ezgileri dinlediğinde o dönemde yaşadıklarını hatırlıyor. O günlere gidiyorlar. 28 Şubat süreci onlar için iyi bir nostalji mi bilmiyorum ama bizim yaptığımız çalışmaları da sadece o sürecin oluşturduğu olumsuzluklarla değerlendiremeyiz. Orada insanların mücadele gücüne katkı sağlamıştır." dedi.
"Fakirliğe sabretmek zordur ama zenginliğe sabretmek daha zordur" diyen Demirci, 28 Şubat'tan sonra gelen süreçte Türkiye'nin her açıdan refaha kavuştuğunu, bunun getirdiği kültürel ve teknolojik imkanların toplumun yapısını da etkilediğini ve modern dünyaya açılmanın bu zenginliğe sabrı zorlaştırdığı değerlendirmesinde bulundu.
Ömer Karaoğlu, Eşref Ziya ve Mustafa Demirci'nin eserlerinin 15 Temmuz nöbetlerinde de dinlendiğini dile getiren Demirci, "Her döneme hitap eden, mücadele ruhu olan eserler. Bu ezgilere 15 Temmuz'da da 28 Şubat'takine benzer bir misyon yüklendi." şeklinde konuştu.
"Bu ruhun devam ediyor olması çok güzel"Sanatçı Mustafa Cihat, 28 Şubat'ın yaşandığı o günü yeni baştan hatırlıyor olmanın üzüntü veren bir şey olduğunu belirterek, Türkiye'de ve İslam dünyasında böyle üzücü olayların yaşanmaması temennisini dile getirdi.
Birçok sanatçının ezgileriyle böyle güzel bir programın organize edilmiş olmasının çok anlamlı ve özel olduğunu vurgulayan Cihat, "Tabii ki Şubat'ın 28'inin ardı bahardı ve biz de baharın gelmesinin müjdesini yaşadık." diye konuştu.
İcra edilen eserlerin altyapı ve prodüksiyon olarak Batı seslerine uyarlanmış olmasının kimi zaman eleştirilere neden olduğunu fakat bu eselerin kıymetli olduğunu söyleyen Cihat, "Bugünkü neslin anlayabileceği ve kulağa yabancı gelmeyecek soundlarda yine sözlerimizi söylüyor olabilmek çok mühim. Bu ruhun devam ediyor olması, ezgilerin sesinin susmaması, bu mahallenin sakinlerinin halen bunları dinliyor ve çocuklarına dinletiyor olması çok güzel." ifadesini kullandı.
Konserde "İbrahim", "Kalksam ve Dirilsem", "Kızıldeniz'den", "Sultanım", "Hu Kuşu", "Emri Olur", "Onlar Öndeler", "Şehide Ağıt", "Vay Deli Gönül", "Kimi Dosta Varır", "Sen Sultansın" ve "Ok Gibi"nin de arasında bulunduğu 1990'lı yılların meşhur eserleri seslendirildi.
Ezgilere dinleyicilerin de eşlik ettiği konser, geceye katılan bütün sanatçıların sahneye çıkarak hep birlikte "Ölürüm Türkiyem" eserini söylemesi ve sanatçılara çiçek takdim edilmesiyle sona erdi.