SON DÜĞÜM

Gazeteci yazar Cihat DÜNDAR, sevilen yazar Uğur Bostan ile sizin için konuştu. Uğur Bostan 251 ve Son Düğüm isimli eserleri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SON DÜĞÜM
banner98

CİHAT DÜNDAR: Öncelikle sizi tanımak isteriz. Uğur Bostan kimdir?

UĞUR BOSTAN: 1970 tarihinde Karaman'da doğdum. Ailem ile birlikte 1 yaşında Belçika’ya yerleşerek ilk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladım.  Haziran 2005'te trafik kazası geçirip 2 gün komada kalıp ciddi bir hafıza kaybı yaşadım. Ardından, uzun yıllar araştırmalar yaptım ve bu araştırmalar neticesinde de "Vatikan Tevrat ve İncil'e Darbe" adlı ilk kitabımı, 2018 yılında okurlarıma sundum. İlk kitabım ile geniş bir okur kitlesine ulaştım, ardından Türkiye'de önemli bir prestije sahip, “Altın Kalem” ödülüne layık görüldüm. 2019 yılında, “Sektörünün En İyisi Uluslararası Business Akademi” ödülünü aldım. 2020 yılında, 15 Temmuz darbe girişiminde şehit edilen 251 kahramanın intikamını kurguladığım “251” adlı kitabımla tekrar okurlarımın karşısına çıktım. İlgi duyduğum alanda araştırma ve incelemelerimi devam ettirmekte olup yeni kitap ve senaryo projelerim üzerine çalışmaktayım.

CİHAT DÜNDAR: Geçtiğimiz kasım ayında okur ile  buluşan “251” adlı kitabınızdan bahseder misiniz?

UĞUR BOSTAN: 251’den bahsetmek için “SON DÜĞÜM Roma-Amsterdam-İstanbul’dan başlamam doğru olur.  Karamanoğlu Mehmet Bey’in neslinden gelen Doğan karakterinde kendi yaşadıklarımı ve düşünce tarzımı yansıtarak, romanın baş karakteri olarak ön plana çıkardım. Diğer üç karakterleri olan, Reyhan, Avukat Rabia ve Semih ile samimi dostluk, aile ve hayat mücadelesi veren iki çift aracılığı ile seri romanımda farklı olaylarda yer verdim.

Devleti gizlice takip eden Teşkilat Başkanı Doğan hakkında bilgi almak için, Avşar yüzüklü adamları devreye sokar. Teşkilatın bir numaralı adamı olan Koca Bekir, af sonrası Metris cezaevinden çıkar.

Kızıl elma ruhuna sahip 7 asırlık AVŞAR TEŞKİLATI, Doğan ve silah meraklısı olan hacker ustası Semih’i, operasyon sorumlusu Asena yanı sıra, Koca Bekir ile yer altında bulunan TEŞKİLAT’ta sürpriz bir karşılaşma gerçekleşir. Vatan, Bayrak Millet adına, Pensilvanya operasyonu için ekip kurulur. Vatan sevdalısı Doğan, canından çok sevdiği Reyhan’a ne kadar çok önem verse de, konu Vatan olduğu için tereddütsüz, kendini teşkilata adar.

Başkanın emirleri üzerine, AVŞAR TEŞKİLAT’ın diğer adamları ile ABD’de buluşup operasyon hazırlığı yapılır. İntikam sadece Türkiye’de değil, büyük operasyon, ABD ve FBI’a karşı gerçekleşir.

 Not; “SON DÜĞÜM Roma-Amsterdam-İstanbul ve 251 Bursa-Pasinler-Pensilvanya.” Hayatımdan esinlenerek yazdığım artı, araştırma, aşk, gerilim, ayrılık, buluşma, metris cezaevi, mahkeme, duruşma, silah, intikam vs.. içeren seri romandır.

CİHAT DÜNDAR: Kaleme alış hikayeniz nedir? 

UĞUR BOSTAN: Gerçekleri anlatmanın yanı sıra 251 şehidin intikamını kalem ile alıp, başlayan hikâyeyi noktalamak için diyeceğim ama bugün kitap dünyasında bulunmamın ve kaleme almamın asıl nedeni, 2005 Eylül ayında patlak veren, Peygamber Efendimize hakaret dolu karikatür olayları, misyonerlik faaliyetleri hakkında araştırmalara kapılmama sebep olduğu için Vatikan Tevrat ve İncil’e Darbe ve SON DÜĞÜM ile 251’in doğmasına sebep oldu. Son Düğüm ile 251’in Vatikan ve İncil ile ne ilgisi var diyebilirsiniz. Bilinmeyenleri anlamak için, devam edelim…

CİHAT DÜNDAR:  251 adlı kitabınız için aldığınız geri dönüşler nasıl?

UĞUR BOSTAN: Okurlar tarafından aldığım mesajların hepsi pozitif diyebilirim. Beğenilmesi yanı sıra, kitap kapağına ilk baktıklarında (hediye ettiklerim) ilk tepkileri; Tehlikeli olaylara değinmişsiniz oldu. Ben, sadece dünya ve Türkiye üzerinde oynanan oyunları, 4 ana karakter ile senaryo diline yakın olan tarzımı ortaya koyarak yazdığım seri roman diyebilirim.

CİHAT DÜNDAR: Misyonerliği kapsamlı biçimde anlatmanızı istersek neler dersiniz?

UĞUR BOSTAN: Fetö terör örgütüne sadece siyasi yönden bakmak eksik kalacağı için, araştırmalarıma dayanarak, yaşadıklarımı ve görüşümü de ekleyerek kısaca misyonerlik faaliyetlerini ele alalım ve hain girişimlerini kendimce yazarak kınadım.

“Misyonerlik”, Hristiyanlığı yaymak amacıyla yapılan faaliyetlerdir. Yine kaynaklara göre, en güçlü Misyoner Teşkilatın İngilizlere ait olduğu biliniyor. İngilizlere ait olan, 1646’da Londra’da kurulan “Hristiyanlığı Yayma Cemiyeti” kısa zamanda hızla yayılmış, ardından Almanya, İsviçre, Danimarka gibi ülkelerde binden fazla merkezi açılmıştır. Hristiyanlığın Avrupa’ya hâkim olmasından sonra, bütün dünyaya yaymak için harekete geçtiler.

 Tarihte olup biten Misyonerlik faaliyetlerine göz atalım; “Osmanlı toprakları silahsız bir haçlı seferi ile geri alınacaktır”. Diye başlayan konunun bir pasajı ile devam edelim :

 “AMERİKAN BOARD” ve Amerikan misyoner örgütü “ABCFM”, 1800’lü yılların başında Osmanlı topraklarında misyonerlik faaliyetleri yürütmeye başladı (Wikipedia.org/Osmanlı_İmparatorluğunda_misyonerlik.)

 Misyonerlerin amaçlarına ulaşmak için en çok kullandıkları araçların başında okullar gelmektedir. Okullar, yani, insanları toplu halde eğitebilmek için en etkili yöntemlerden biri okul.

Osmanlı topraklarında da binin üzerine okul açmış, hastane, dernek, matbaa, yardım kurumları vb. kurarak misyonerlik faaliyetleri sürdürmüşlerdir. Misyonerlerden istenilen şey; halkın arasına karışarak bilgi toplamak, dini durumlarını tespit ederek, bilgi ve eğitim seviyelerini tespit etmeleriydi. Toplanan bütün bu bilgilerle, Osmanlı topraklarının geri alınabilmesine yönelik yapılacak, silahsız bir haçlı seferleri ile hangi yöntemlerin kullanılacağı planlanacaktı. Batı ülkelerin Osmanlı topraklarında sürdürdüğü misyonerlik faaliyetlerinde; okul, cemiyet, dernek ve dini kurumlar kullanılmıştır. Din adamları yanı sıra; çoğu zaman öğretmen, yönetici, asker, polis, komiser, hâkim, savcı, devlet görevlisi olarak görev yapan misyonerler de olmuştur. Tıpkı Fetö örgütü yapılanması gibi. Dünya’da yüzden fazla ülkede faaliyet gösteren Fetullah’çı Terör Örgütü, medya, okul ve diğer kurumlar ile büyük bir organizasyona sahip olduğunu biliyoruz. Örgütün kontrolünde olduğu, tespit edilip kapatılan kurumlara devletin el koyduğunu da biliyoruz, bu ayrı konu.

CİHAT DÜNDAR: Dinler arası diyalog projesinin asıl hedefi nedir ve kurucuları kimlerden oluşmuştur?

UĞUR BOSTAN: Dinler arası diyalog uygulaması, 1892’de ABD’de başlatılmıştır. Dinler Arası Diyalog Projesini başlatan Vatikan gibi görünüyor olsa da proje sahibi aslında Yahudilerdir. ABD, Dinler Arası Diyalog çalışmalarının yapılması için Vatikan’a baskı yapmaktaydı. Bu projenin amacı, Peygamberlik inancını yok etmekti. Dinler arası diyaloğun hedefi tek bir dünya dinini hâkim kılmaktır.

 Yani, Terörist Başı Fetö’nün hedefi, Peygambersiz bir din anlayışıyla, İslam’ı temelinden yıkmak. Sonuçta, Dinler Arası Diyalog Projesi asrın en büyük oyunu diyebiliriz.

Hz. Muhammed’e (sav) karşı olan Medineli münafıklar misali, bugün, Hz. Muhammed (sav) Efendimizin yer almadığı bir din yaratmak isteyen münafıklar, kurdukları cemaatle bu gayeye hizmet etmeye devam ediyorlar.

CİHAT DÜNDAR: 251” adlı kitabınızın vermek istediği mesaj nedir?

UĞUR BOSTAN: Türkiye üzerinde oynanan oyunları 4 ana karakter ve Avşar Teşkilatı ile kurgulayarak, İslam’a, vatana, milletimize yapılan oyunlara karşılık devletin siyasi çizgisinin dışına çıkmadan devletin büyüklüğünü ve insanlar üzerinde oynanan oyunları anlatmak asıl hedefim.

CİHAT DÜNDAR: 251 adlı kitabınızın ismi nerden geliyor?

UĞUR BOSTAN: 15 Temmuz darbe teşebbüsünde 251 vatan evladı verdik. Fetö cemaatini az da olsa araştırdığım için veya genel anlamda misyonerlik faaliyetlerini araştırdığım için, SON DÜĞÜM’ün devamına ancak 251 şehidin intikamı uygun olacağına karar verdim. Şunu da söylemek isterim 251’in satış gelirlerinin tamamını bir şehit ailesine bağışladım.

CİHAT DÜNDAR: 251 beyaz perdede yer alabilecek bir eser. Bu yöndeki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

UĞUR BOSTAN: 251’in uyarlanmasına gelince, evet 251’i, SON DÜĞÜM ile başlayarak, senarist arkadaş ile 110 dakikalık senaryosunu çekime hazır bir formata getirdik. Pandemi sürecinde olduğumuz için hiçbir yapımcı ile görüşmedim. Konu hakkında söyleyeceğim bu kadar.

CİHAT DÜNDAR: Son olarak neler söylemek istersiniz?

UĞUR BOSTAN: Fetö projesinin arkasında gizli bir el İslam’ı araştırıp, Fetö örgütünün kurulması için büyük plan hazırladı. Misyoner Fetö, Risale-i Nur Külliyatını kullanarak cemaat oluşturdu. Belki de, “İSLAMI YIKMAK İSTİYORSAK ÖNCE TÜRKİYE’DEN BAŞLAMALIYIZ.” diyen David Rockefeller’in bu cümlesi ile bağlantı kuran olabilir.

İslam Dini 3 farklı sebep için araştırılır;

1-Müslüman olmak için.

2-Bilimde ilerlemek için.

3-Müslümanın zayıf noktasını bulup, oradan vurmak için.

Okurlarınıza söyleyeceğim “Bilimde ilerlemeyi” seçin.

Daha çok gençler için, 2018 de dediğim gibi; “GERÇEK HAYATI YAŞAYAN SON NESİLİZ.” Yeni dünya düzeni sanal hayatın aracılığı ile kuruluyor. Facebook, İnstagram gibi sosyal medya ağları ile Tic Toc gibi uygulamaların karanlık hedefleri olduğunu bilelim. Birçok, arkadaşlık uygulaması tanıtımında çoğu zaman kapalı bir kızı ön planda görebilirsiniz. Kısaca, farkına varmadığımız belki de anlayamadığımız sanal misyonerlik (+genç nesli bozmak, aile hayatını yıkmak, farklı hayata özendirmek vs…) faaliyetleri yapılıyor.

 3 sene evvel ki yazdığım SON DÜĞÜM’de, dünya ve Türkiye üzerinde oynanan oyunları kurgulayarak verdiğim mesajları okuyunca, bugün yaşadığımız birden fazla olayın gerçekleştiğini ve gerçekleşeceğini göreceksiniz. Sanal misyonerlik, virüs, dijital para, Rfid, yüz tanıma sistemi, insanları dijitalleştirme ve yeni dünya düzeni gibi birçok gerçeği okuyabilirsiniz.

 Şimdi, İngiltere, Almanya, Hollanda, Fransa, Belçika, Türkiye… Dünyanın neresinde olursa olsun, İslam’ı temelinden yıkmak isteyen, Türkiye’yi ele geçirmek isteyen, örgütün elebaşısına tabi olan, Fetö cemaatine üye olan kim olursa olsun, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra bu örgütten ayrılıp, tövbe etmeyenler, altını çizerek söylüyorum, 251 şehidin katilleridir !

Necmi İnce

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0