Geziyi kimse finanse etmedi. Geziye katılan tek bir suçlu yoktu. Daha fazla demokrasi isteyen milyonların büyük bir dayanışma gösterdiği, barışı ve kardeşliği talep ettiği kendiliğinden oluşmuş büyük bir halk hareketiydi” dedi.
Gezi olaylarında yaşamını yitiren 8 kişinin resmiyle Meclis’te basın toplantısı düzenleyen Sarıbal, Gezi Davası kararında verilen mahkumiyetlere sert tepki gösterdi. Gezi olaylarının başladığı tarihten 9 yıl sonra alınan kararın hukuki olmadığını vurgulayan Sarıbal, “9 yıl önce 27 Mayıs 2013 tarihinde Gezi eylemleri başladı ve Haziran ayı boyunca devam etti. Gezi’ye katılanlar hiçbir şiddet eyleminde bulunmadı” dedi.
Dönemin iktidarının sert müdahalesi nedeniyle 8 masum sivil Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Berkin Elvan, Burak Can Karamanoğlu, Mehmet İstif ve Elif Çermik hayatını kaybettiğini hatırlatan Sarıbal, “Geziye katılan milyonlar, ‘kral çıplak’ dediler. Eşitlik, adalet, demokrasi taleplerini yükselttiler. Hiçbir örgüte üye olmadan. Hiçbir finansör olmadan, sadece doğanın yeşiline sahip çıkan, daha özgür, daha iyi bir yaşam için demokratik haklarını kullandılar” görüşünü dile getirdi.
İktidarın 16 kişiyi cezalandırmak için 2 defa dava açtığını ve her defasında suçlananların beraat ettiğini anımsatan Sarıbal, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Osman Kavala’nın serbest bırakılması için aldığı kararı hatırlatarak, “AİHM'nin Osman Kavala'nın açık bir şekilde serbest bırakılması gerektiğine yönelik kararı var. Ancak iktidar, mahkemelerin aldığı bütün beraat kararlarını bozarak İstanbul İdare Mahkemesini görevlendirerek Osman Kavala ve arkadaşlarını tekrar cezalandırma yöntemine başvurdu" diye konuştu.
Gezi Davasında verilen ceza kararlarının, ülkenin içinde bulunduğu açlık, yoksulluk, fakirlik, gıdada bile dışarıya bağımlı hale gelmesinin görülmemesi, seçime giderken tekrar toplumda bir gerilim yaratmak için alındığını belirten Sarıbal, şöyle devam etti:
Korkmuyoruz! Mücadelemizi sürdüreceğiz
“İktidar tekrar ortamı gererken topum üzerinde korku yaratmak, sindirmek, yıldırmak amacıyla Gezi Direnişinin yürekli, önder insanlarına bu cezaları uygulatmaya çalışıyor. Biz farkındayız, ‘O’ da farkında. İktidar, saltanat gidiyor. Bu saltanatı, bu koltuğu bırakmak istemiyorlar. Sadece kendileri için değil, çocukları, onların çocukları için bu saltanat sürsün istiyorlar. O yüzden kendilerine direnen kim varsa, kendilerine karşı demokrasiyi savunan, özgürlüğü savunan, doların yeşilini değil ormanın yeşilini, madenlerin siyanürünü değil doğanın temiz suyunu savunan, halkın kaynakları halkta kalsın diyenleri savunan tüm çevre, özgürlük direnişçilerini cezalandırmanın çabası içinde. Dün cezaevine giden o yürekli insanlar korkmuyor. Ne senden, ne senin saltanatından, ne senin kontrol altında tuttuğun yargıdan korkmuyorlar. Onlar cezaevlerinde onurlarıyla duracaklar. Peki siz? Bin yıl da geçse onlar, Gezi Direnişinin yürekli insanları olarak anılacaklar. Peki siz? Bir kez daha buradan sesleniyoruz. Bu topraklara demokrasi, adalet, özgürlük, barış, kardeşlik gelene kadar biz mücadelemizi sürdüreceğiz. Biz çoğuz, kazanacağız. Siz gideceksiniz.”