Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "Eğitim sistemimizde 57 bin 108 okulumuz var. 2 ay gibi kısa sürede 16 bin 361 kütüphane kurduk. Yani günlük 272 kütüphane kurduk. 2021 sonu itibarıyla bu ülkede eğitim sisteminde kütüphanesi olmayan okul kalmadı." dedi.
Beşiktaş Anadolu Lisesi'ndeki Murat Bardakçı Kütüphanesi'nin açılış programında konuşan Özer, kısa bir konser veren İstanbul Üniversitesi Itri Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerine teşekkür etti.
Özer, güzel sanatlar liselerindeki birikimleri bir araya getirmek konusunda İstanbul, İstanbul Teknik ve Marmara üniversiteleriyle iş birliği yaptıklarını belirterek bu süreçte büyük bir fark oluşturan İstanbul Üniversitesi Itri Güzel Sanatlar Lisesi'nin performansıyla kültür ortamıyla yüz akı olduğunu söyledi.
Son 20 yılda Türkiye'de 3 boyutlu bir başarı hikayesi yaşandığını dile getiren Özer, bunun birincisinin eğitimde kişiselleşme evresinin yaşandığı tek dönem olduğunu, yani okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarının yüzde 90'ın üzerine çıktığını anlattı. İkincisinin de eğitimin önündeki antidemokratik uygulamaların kaldırılması olduğunu belirten Özer, şöyle devam etti:
"Başörtüsü yasaklarından katsayı uygulamalarına kadar. Vatandaşımızın sadece imam hatiplerdeki öğrenciler için değil liselerdeki, diğer okuldaki öğrenciler için de toplumsal taleplerini dikkate alan yeni düzenlemeler. Üçüncüsü de bu kadar büyük öğrenci sayısını arttıran, 19 milyon öğrencisi, 1,2 milyon öğretmen olan devasa bir eğitim sistemimiz var. Yaklaşık 150 ülkenin nüfusundan fazla. İşte bu noktaya ulaşmasında yani 20 yıl içerisinde bir taraftan antidemokratik uygulamaları ortadan kaldırma, bir taraftan toplumun tüm kesimlerine hitap edecek şekilde bölge ayrımı yapmadan tüm illerine, ilçelerine, Cizre'sinden Silopi'sinden İstanbul'una kadar, tüm bölgelere eşit hizmet götürüp o çocukların eğitime katılımını sağlama ve bunu yaparken de kaliteden ödün vermeme çok nadir ülkelerin başardığı bir hikayedir."
Son 20 yılda Türkiye'nin puanlarını ve sıralamasını yükselten nadir ülkelerden biri olduğunu aktaran Özer, öğrenci sayısının 2-3 katına yükseldiğini, antidemokratik uygulamaları kaldırmak için mücadele verildiğini, bir taraftan da kalitenin arttığını anlattı.
Özer, en son OECD Genel Sekreteri ile Paris'teki UNESCO'nun Bakanlar Zirvesi'nde görüştüklerini anımsatarak "Gerçekten büyük bir mutlulukla OECD Genel Sekreterinden Türkiye'nin eğitimdeki başarı hikayesini dinlemekten, karşılıklı müzakere etmekten büyük bir mutluluk duydum. Sonrasında çok güzel bir sosyal medya paylaşımı yaptı. Dedi ki 'Türkiye'nin başarıları diğer ülkelere ilham olmalıdır.' Ama yine birileri bu başarıyı, bu kutlamayı uluslararası bir değer vermeyi nasıl zeval buldururuz diye başka çabaların içerisine girdi. Biz de keyifle bunları izliyoruz." ifadelerini kullandı.
- "İmam hatiple ilgili hastalıklar depreşmeye başladı"
Özellikle son LGS sınavındaki yerleştirmelerden sonra eski hastalıkların yeniden depreşmeye başladığını belirten Özer, "İmam hatiple ilgili hastalıklar depreşmeye başladı. Yani 'Eğitim elden gidiyor, eğitime reform ihtiyaçları gerekiyor.' diyen insanların eğitimle ilgili zerre kadar bilgisi yok. Oryantalist bir bakışla bu topluma başarıyı yakıştırmaktan veya takdir etmekten aciziz. Sahadaki gerçeklikle bu söylenenlerin hiçbir uyumunun olmadığını görmek büyük bir keyif veriyor." dedi.
Türkiye'nin eskisi gibi olmadığını, eğitim, kültür, sanat ve sağlık gibi alanlarda başarı hikayesi yazdığını ifade eden Özer, bu topraklara, kültüre ve medeniyete ait yeni bir dil inşası yapıldığını, bununla yaşayıp büyümeyenlerin bu dil inşasını anlaması ve empati yapabilmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Özer, yola devam edeceklerini, hizmet etmeye ara vermeyeceklerini belirterek eğitimde sağlanan başarıdan, Milli Eğitim Bakanlığına her yıl en büyük bütçeyi vermesinden, tüm taleplerine çok sıcak yaklaşmasından dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etti.
Amaçlarının tüm okullarda kaliteyi sürekli iyileştirmek ve eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek olduğunu dile getiren Özer, 3 öncelik alanı belirlediklerini anlattı. Özer, bunların okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarını arttırmak, mesleki eğitimi güçlendirmek ve en önemlisi öğretmenlerin kişisel gelişimlerini her daim yükseltmek olduğunu belirtti.
Sosyoekonomik arka planına bakmaksızın tüm öğrencilerin en iyi eğitim alabilecekleri okullarla bütünleşmelerini sağlamaya çalıştıklarını dile getiren Özer, imkan farklılıkları olan, dezavantajlı 10 bin ilkokul ve ortaokulunun yeni baştan imar edildiğini anlattı.
Özer, 3 bin 574 meslek lisesinden dezavantajlı olan bin tanesinin onarımdan geçirildiğine, atölyelerin yapıldığına işaret ederek şimdi de de yeni bir adım daha attıklarını, 2022-2023 eğitim öğretim yılına girerken tüm okullara ihtiyacına göre bütçe göndermeye başladıklarını kaydetti.
- "Okullarda bağış muhabbetini artık bırakalım"
Tüm okullara temizlik malzemesinden kırtasiye ürünlerine, küçük onarımdan donatımına kadar ihtiyaç duyulan miktarın gönderildiğini dile getiren Özer, "Onun için de il toplantılarında özellikle tüm yönetici arkadaşlarımızdan istirham ettik. Ya şu okul kayıtlarında bağış muhabbetini artık bırakalım. Tüm illerde, İstanbul'da başladık, okul yöneticilerimiz başarılı bir şekilde süreçleri yönetiyor. Çünkü biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu kadar devasa bütçeyle okullarımızın ihtiyacını karşılayamamamız mümkün değil." değerlendirmesini yaptı.
Milli Eğitim Bakanı Özer, 26 Ekim 2021'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde Kütüphanesiz Okul Kalmasın kampanyası'nı başlattıklarını hatırlatarak şöyle konuştu:
"Eğitim sistemimizde 57 bin 108 okulumuz var. 2 ay gibi kısa sürede 16 bin 361 kütüphane kurduk. Yani günlük 272 kütüphane kurduk. 2021 sonu itibarıyla bu ülkede eğitim sisteminde kütüphanesi olmayan okul kalmadı. Bununla yetinmedik, kitap sayısını arttırmak için ciddi bir yatırıma gittik. 26 Ekim 2021 tarihinde tüm okullarımızdaki kitap sayısı 28 milyondu. Öğrenci başına düşen kitap sayısı 1,3'tü. Şu anda 70 milyon kitap var. Yıl sonu itibarıyla 100 milyona çıkartacağız. Yani istiyoruz ki eğitim seviyesindeki kademedeki öğrenciler kendi seviyelerine göre Türkiye'de üretilen tüm metinlere kolay bir şekilde erişebilsinler, yüzleşebilsinler, okuyabilsinler."
Kütüphanelerin 7-24 olması hususuna da değinen Özer, bunun Milli Eğitim Bakanlığının kapsamına girmediğini ancak kütüphanelerin içeriğine katkı vermeye hazır olduklarını kaydetti.
Özer, Murat Bardakçı'ya da isminin kütüphaneye verilmesini kabul etmesinden dolayı teşekkür etti.
Murat Bardakçı ise bir ilim yuvasının kütüphanesine isminin verilmesinin kendisini mutlu ettiğini ve duygulandırdığını belirterek "Burası 1937'de okul oldu. Daha öncesi var bildiğim kadarıyla, 21. mektep olarak kurulmuş. Rahmetli annemin ilkokula başladığı okulun kütüphanesine isminin verilmesi çok güzel bir duygu." dedi.
Birkaç nesildir Beşiktaş'ta yaşayan ailenin son mensubu olduğunu dile getiren Bardakçı, bilgi kaynağı olan internet sitelerinde hatalar bulunduğunu, her zaman kitaplar ve ansiklopedilerin kaynak olduğunu söyledi.
Konuşmaların ardından Bakan Özer, Bardakçı'ya tablo ve MEB arşivlerindeki kendisiyle ilgili belgeleri takdim etti.
Bakan Özer, Bardakçı ve katılımcılar daha sonra kütüphaneyi gezdi.
Güncelleme Tarihi: 29 Temmuz 2022, 16:05