Bilici, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hastaların genellikle kendi memesinde bir kitle saptayınca aile hekimlerine veya cerrahi hekimlere başvurduğunu, gerekli tetkikleri yaptırdıktan sonra hastaların onkoloji ünitesine sevk edildiğini söyledi.
Meme kanserinde erken teşhisin çok önemli olduğuna dikkati çeken Bilici, şöyle devam etti:
"Gerek hastalığın evresi gerek bulunan yeni ilaçlar gerekse de ameliyattan önce verdiğimiz tedavilerle gerçekten de hastaların yaşam süresi uzamakta. O nedenle bir birey kendi memesinde bir kitle saptadığı zaman, mutlaka ve mutlaka, derhal aile hekimine gitmesi gerekiyor. Bizim ileri evre kanser hastalarında gördüğümüz en sık sebep bu. Hasta, aylardan beri memesinde bir şikayeti var, kitle var ama ne zaman dayanılmayacak kadar bir ağrı yapıyor, ne zaman ciddi bir şekilde açılıyor veya başka yerlere sıçramasının verdiği bulgular olduğu zaman hekime başvuruyor. O zaman da hastalık evre atlamış oluyor. Bu da hastalığın tedavisini zorlaştırıyor. O yüzden burada bilinçlendirmemiz gereken en önemli konu erken dönemde, şikayet olduğu zaman veya eline yeni bir kitle saptandığı zaman mutlaka aile hekimine veya cerraha başvurması gerekiyor."
Hastalardan alınan biyopsi sonrasında, ultrason ve tomografiyle hastalığın evresinin saptandığını belirten Bilici, meme kanserinde tedavi pratiğinin son zamanlarda çok değiştiğini, artık hastaların memesinin alınmadan da tedavinin mümkün olduğunu ifade etti.
Bilici, hastanın memesinin tamamen alındığında hastada farklı komplikasyonlara sebebiyet verebileceğini anlatarak, yeni tedavilerle artık bu pratiğin değiştiğini söyledi.
- İleri yaştaki kadınlarda risk oranı daha fazla
Meme kanserinin en önemli risk faktörünün kadın cinsiyet olduğunu vurgulayan Bilici, erkeklerde kadınlara oranla meme kanseri riskinin daha düşük olduğunu, her 100 meme kanserinden 1 tanesinin erkek hasta çıktığını aktardı.
Kadınların daha dikkatli olması gerektiğini, en önemli risk faktörlerinden birinin de yaş olduğunu ifade eden Bilici, "Hastalık yaşla beraber daha da artıyor. Yani 40 yaşındaki bir kadınla 60 yaşındaki veya 80 yaşındaki kadının meme kanser riski bir değildir. O yüzden yaşlıların biraz daha farkında olması lazım. Bu bağlamda Sağlık Bakanlığının çok güzel uygulaması var. Ücretsiz meme kanseri taramaları yapılıyor. Mutlaka her vatandaş, her yaşlı büyüğümüzün iki yılda bir de olsa başvurmasında fayda var." şeklinde konuştu.
Salgının bütün dünyayı etkilediğini, belli bir dönem, dünyada olduğu gibi burada da kanser ameliyatlarının mecbur kalmadıkça ötelendiğini anımsatan Bilici, Türkiye'nin çoğu yerinde olduğu gibi Sakarya'da da bir hastanenin salgın hastanesi yapılıp diğerlerinin açık olduğu için bulaşı riskini azalttığını ve hizmetlerine devam ettiklerini aktardı.
Tıbbın son 10 yılda tümörün DNA'sını keşfetmeye başladığını anlatan Bilici, tümörün genetiğinin çözülebildiğinde, ağır ilaçlara gerek kalmadan akıllı ilaçlarla bu hastaların daha iyi tedavi edildiğini ve yaşam süresinin daha fazla olduğunu aktardı.
Ayda bir de olsa her bireyin kendi memesini muayene etmesi önerisinde bulunan Bilici, şunları kaydetti:
"Sağlık Bakanlığının yaptığı ücretiz taramalara yıl da bir kez de olsa katılmalı. Meme kanseri artık gençlerde de gördüğümüz bir hastalık. 40 yaşın altındaki meme kanser profilimiz neredeyse 5 hastamızdan biri. Aslında bu hastalara daha fazla ilgi gösterilmesi gerekir."
Güncelleme Tarihi: 13 Ekim 2020, 14:29