İSTANBUL (AA) - Medicana International İstanbul Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Burak Yalçın, "Yapılan çalışmalarda erkek çocuklarda yaralanma oranı kız çocuklarının yaklaşık 2 katı olarak saptanmıştır. Bu yaralanmalar sonrası ciltte açık yara, kanama, eklemlerde burkulma, bağ yaralanmaları, kas yaralanmaları, kırık ve çıkıklar meydana gelebilmektedir.” ifadelerini kullandı.
Yalçın, okul çağındaki çocukların yaralanmaları ve sakatlanmalarına ilişkin yaptığı açıklamada, çocuklarda görülen iskelet sistemi yaralanmaları ortopedi ve travmatoloji alanında geniş bir yer tuttuğunu belirtti.
Okul çağı çocuklarında yaralanma nedenleri incelendiğinde spor, bisikletten düşme, yürüme ve koşma sırasında düşme, şakalaşma, oyun sırasında yaralanma, merdivenden düşme, trafik kazaları olarak sıralanabileceğini ifade eden Yalçın, "Yapılan çalışmalarda erkek çocuklarda yaralanma oranı kız çocuklarının yaklaşık 2 katı olarak saptanmıştır. Bu yaralanmalar sonrası ciltte açık yara, kanama, eklemlerde burkulma, bağ yaralanmaları, kas yaralanmaları, kırık ve çıkıklar meydana gelebilmektedir.” ifadelerini kullandı.
Yalçın, şunları kaydetti:
"Spor yaparken alınacak bazı önlemler yaralanma risklerini azaltacaktır. Örneğin bisiklet, kaykay ve paten kullanırken araç trafiğine kapalı alanların tercih edilmesi ve kask, dizlik, dirseklik kullanılması gibi. Spor öncesi ısınma, uygun zeminde ve sürelerde spor yapılması da çok önemlidir. Okul bahçesinde beton veya asfalt zeminde sportif faaliyet veya fiziksel aktivite içinde olan çocuklarda sert zeminden dolayı burkulma, kırık-çıkık yaralanmaları daha sık görülmektedir. Bu konuda verilecek çeşitli eğitimler, spor için spor salonlarının kullanılması, futbolun çim sahada oynanması çocukların yaralanma riskini azaltacaktır."
- "İlk yardım önemli"
Burak Yalçın, yaralanma meydana geldiğinde yapılacak ilk müdahalenin önemli olduğuna işaret ederek, bu konuda toplumun yeterli düzeyde bilinçli olmadığını belirterek, "Çocuklarda kemiklerde kırık olduğunda periost dediğimiz kemiği saran zar kalın olduğu için içeriden kemiğe destek görevi yaparak daha az ağrı ve fonksiyon kaybı ile ailelerin yaralanmayı olduğundan daha basit görmesi ile sonuçlanabilmektedir. Ülkemizde maalesef bazı yanlış inanışlar var. Örneğin, 'kırık olsa kolunu kullanamazdı, ayağına basamazdı, ağrıdan duramazdı' gibi. Kırıkların olduğu bölge, kırığın şekli, kırığın kemiğin ne kadarını etkilediği, hangi kemikte kırık olduğu gibi birçok faktör bulguları etkilemektedir. Hatta bazı yumuşak doku yaralanmalarında çocuk ayağına basamazken, bazı ayak kırıklarında basabilmektedir. Çocuk kırıklarında bir diğer önemli nokta ise kemiklerdeki büyüme plaklarının yaralanması ile kemik gelişimi olumsuz etkilenebilmektedir.” ifadelerini kullandı.
Herhangi bir yaralanma olduğunda eğer açık bir yara varsa temiz bir pansuman ile kapatılması, gerekli durumlarda tetanoz aşısı, antibiyotik tedavisi açısından sağlık kuruluşlarından yardım alınmasının uygun olacağına işaret eden Yalçın, şunları kaydetti:
"Yaralanma sonrasında kollarda ve bacaklarda ağrı, şişme, morluk, hareket kaybı, kolunu kullanamama, ayağına basamama gibi şikayetler meydana gelebilir. İlk yardım olarak yaralanan bölgeyi kalpten yukarıda tutmak, ince bir bez üzerinden 2-3 saatte bir 15-20 dakika süre ile buz uygulamak, bandaj ile sarmak yararlı olacaktır. 1-2 gün içinde ağrı geçmezse bir uzmana başvurmak gerekir. Ancak hareket kısıtlılığı, ciddi derecede şişlik, aksama, basamama, hareket kısıtlılığı, şekil bozukluğu, parmaklarda morluk gibi bulgular varsa hemen bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerekir. Doğru bilgi, bilinçli spor, alınacak fiziksel önlemlerle çocuklarımız bu dönemi daha sağlıklı şekilde geçirebilir. Erken tanı ve doğru tedavi ile de kas ve iskelet sisteminin herhangi bir sekel bırakmadan iyileşmesi sağlanabilir."