1935 yılında, Dünya Kadınlar Birliği Genel Sekreteri ve Cenevre’de “Kadınlar Hareketi” gazetesinin yazarı Emilio Gourd’un Türk kadını ile ilgili görüşlerini dile getirdiği bir yazısı olduğunu ve bu anekdotun o dönem Türkiye’si ile günümüz Türkiye’sinin değişimini gözler önüne serdiği için çok önemsediğini dile getiren Karabıyık, açıklamasında Gourd’un sözünü de anımsattı: “Ne yalan söyleyeyim, Türk kadınını çok kıskanıyorum. Burada kadınla erkek arasında toplumsal ve hukuksal konularda hiçbir fark kalmamıştır. Yani tam bir eşitlik var. Biz de memleketimizde (İsviçre) bunun için çok çalıştık. Tam dört kez haklarımızın tümünü alabilmek için başvurduk. Parlamento dört kez kabul etti; fakat Ayan Meclisi reddetti. Fransa’da da kadınlar henüz sahip olamadıkları hakları almak için çalışıyorlar.”
Bir zamanlar kadına verdiği haklar ve değer ile Avrupa kadınlarının imrendiği ve Dünya’ya örnek olan bir ülke konumunda olan Türkiye’nin ne yazık ki bu güne geldiğimizde her gün yüzlerce kadının şiddete uğradığı, umutlarını ve kimi zaman hayatını kaybettiği bir ülke haline geldiğini söyleyen Karabıyık, “Ülkemizde asıl sorun kadının değerinin ve toplumdaki yerinin bilinmeyişinden geçiyor. Kadına şiddeti normal görerek meşrulaştırmış bir zihniyetin şiddete başvuracağı bir gerçek. Bu nedenle, okul öncesinden itibaren çocuklara aile içi sevgi, saygı ve hoşgörü anlayışının yerleştirileceği bir öğretimle kadına şiddeti önlemek ve kadına bakışı değiştirmek konusunda ilerleme kaydedilebilir” açıklamasında bulundu.
Türkiye'de kadınların cinsiyetleri nedeniyle açıkça ayrımcılığa uğradığına dikkat çeken Karabıyık, “Kadınlar eğitim olanaklarından yoksun bırakılmakta, erken yaşta evlendirilmekte, aile içi cinsel ve fiziki şiddete maruz kalmaktadır. Erkekler, eşlerinin veya kızlarının eğitim alma fırsatına engel olmakta, onların çalışma, para kazanma hakkına engel olmaktadır. Kadınlar işgücü piyasasına girerken ve bu piyasada tutunmaya çalışırken, önemli zorluklarla karşılaşmakta ve erkeklere oranla daha düşük ücretle ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin kadınlar ve erkeklerin yalnızca kağıt üzerinde değil, toplumsal yaşamın tüm alanlarında eşit hak ve fırsatlara sahip olmalarını, eşit muamele görmelerini ve özgür yaşamalarını savunduğunu ifade eden CHP’li Karabıyık, “Kadın ve erkeklere eşit, özgür ve dayanışmacı bir şekilde birlikte yaşayabilecekleri bir toplum düzeni sağlamak, yaklaşımımızın temelidir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin temel bir hak ve vazgeçilmez bir değer olduğu unutulmamalıdır. Kadının sorunlarının çözümü için yapılması gerekenlerin ve yaşanan sorunların hepimiz farkındayız. Ayrıca, yoksulluk ve borçların artmasının da aile içi şiddeti artırdığı yönünde saptamalarımız da var. Ancak bu sorunların çözümü için çabalarken bilmemiz gereken, oğlunun işsizliği, eşinin emeklilik sorunları, kızının istihdam edilemeyişi de kadının sorunu olduğudur. Bu nedenle kadınların yaşam memnuniyeti için yapılacak çalışmalar birçok alanla ilişkilendirilmelidir. Kadınların huzurla ve güven içinde yaşadığı bir toplum için gerekenleri yapmak hepimizin sorumluluğudur. Kadına yönelik ayrımcılığın, şiddetin son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumun her alanında yaşanabildiği adil, eşit ve özgür Türkiye’ye yine Türk Kadını hayat verecek. Bu duygu ve temennilerimle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyor, evladını büyük emeklerle yetiştirip vatan görevine gönderen tüm şehit annelerinin huzurunda saygıyla eğiliyorum” sözleriyle açıklamayı tamamladı.