İstanbul tarihi rotalarıyla bayramda ziyaretçilerini bekliyor

Medeniyetler diyarı İstanbul'un tarihi mekanları ve kültürel hazineleri, Ramazan Bayramı tatilinde de kapılarını ziyaretçilerine açacak.

İstanbul tarihi rotalarıyla bayramda ziyaretçilerini bekliyor
banner98

İSTANBUL (AA) - Medeniyetler şehri İstanbul tarihi ve turistik rotalarıyla, Ramazan Bayramı'nda il dışına gitmeyecek olan vatandaşlara keyifli bir tatil imkanı sunuyor.

Ramazan Bayramı tatilinin 9 güne çıkarılması, bayram ziyaretlerinden geriye kalan günlerde tatil yapmak ve gezmek isteyenler için de iyi bir fırsat olacak.

Bazı vatandaşlar bu uzun bayram tatilinde şehir dışına gitmeyi tercih ederken, bazıları da İstanbul'da kalarak bu zamanı değerlendirecek. Bu durum, 9 gün boyunca İstanbul'da da turizmin canlanmasına katkı sağlayacak.

16 yüzyıl boyunca Doğu Roma ve Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yapan medeniyetlerin beşiği İstanbul, geçmişten bugüne uzanan eşsiz tarihi mirasıyla Ramazan Bayramı tatilinde cazibe merkezi olacak.

İnsanı adeta kendine çeken sokakları, tarih kokan mabetleri, iki kıtayı birleştiren boğazı, doğal güzellikleriyle öne çıkan adaları, dünya tarihine ışık tutan müzeleriyle İstanbul 9 günlük tatilde de ziyaretçilerini bekliyor.

Özellikle İstanbul'u "İstanbul" yapan tarihi yarımada içindeki Ayasofya, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camisi, Yerebatan Sarnıcı ziyaret edilebilecek tarihi mekanların başında geliyor.

Ayrıca Mimar Sinan'ın eşsiz eseri Süleymaniye Camisi, baharat kokusuyla Mısır Çarşısı, dünyanın en eski alışveriş merkezi Kapalı Çarşı, uygarlık tarihinin 127 yıllık evi İstanbul Arkeoloji Müzeleri, tarih yolculuğuna çıkmak isteyen ziyaretçileri büyüleyecek.

Mistik havasıyla Kız Kulesi, boğazın gözcüsü hisarlar, 90'ın üzerindeki ağaç türüyle Gülhane Parkı, meşhur Haseki Hürrem Hamamı, cumbalı ahşap evleriyle Soğukçeşme Sokağı alternatif gezi noktaları arasında yer alıyor.

Sultanların sarayı "Topkapı"

Fatih Sultan Mehmet'ten Sultan Abdülmecid'e kadar yaklaşık 400 yıl Osmanlı Devleti'nin idare, eğitim ve sanat merkezi olarak kullanılan aynı zamanda padişahın ikametgahı olan Topkapı Sarayı, yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği tarihi mekanların başında geliyor.

Kendine özgü binaları, çinileri ve tabiatla iç içe geçmiş yapısı kadar Sarayburnu'ndaki konumu, Topkapı Sarayı'na doğal bir güzellik ve ihtişam veriyor.

Yaklaşık 700 bin metrekarelik alanı kaplayan sarayın önemli bölümünü Hasbahçe oluşturuyor. Olağanüstü zenginlikteki koleksiyonları ve son derece ilgi çekici hikayelerle örülü tarihi Topkapı Sarayı'nı, dünyanın en görülmeye değer saraylarından biri kılıyor.

Topkapı Sarayı Müzesi'nin koleksiyonunda, Avrupa porselenleri ve camları, bakır ve tombak mutfak eşyası, Çin ve Japon porselenleri, gümüşler, Hırka-i Saadet Dairesi ve Kutsal Emanetler, İmparatorluk Hazinesi, İstanbul cam ve porselenleri, padişah elbiseleri, padişah portreleri ve resim koleksiyonu, silahlar yer alıyor.

Fethin sembolü "Ayasofya"

Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli yapıları arasında bulunan Ayasofya, mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden sanat dünyası açısından önemli bir yer teşkil ediyor.

Doğu Roma İmparatorluğu'nun İstanbul'da inşa ettiği en büyük kilise olan ve aynı yerde üç kez inşa edilen Ayasofya, ilk yapıldığında Megale Ekklesia (Büyük Kilise) olarak adlandırıldı, 5. yüzyıldan itibaren ise Ayasofya (Kutsal Bilgelik) olarak tanımlandı.

Doğu Roma İmparatorluğu boyunca hükümdarların taç giydiği, başkentin en büyük kilisesi olarak katedral işlevi gören Ayasofya'nın, mermer kaplı duvarları dışındaki tüm yüzeyleri birbirinden güzel mozaiklerle süslü.

Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesiyle camiye çevrilen Ayasofya, sanat ve mimarlık tarihi bakımından dünyanın en önde gelen yapılarından biri ve dünyanın 8. harikası olarak gösteriliyor.

Kente mührünü vuran cami: Sultanahmet

Sultanahmet Camisi, taşıdığı Türk-İslam medeniyetinin estetik unsurlarıyla 4 asırdır Müslümanların yanı sıra yerli ve yabancı turistlerin de ilgi odağı olmaya devam ediyor.

İstanbul'un 7 tepesinden 2'ncisi üzerine inşa edilen, Marmara Denizi'nden İstanbul'a yaklaşan gemilerin selamladığı, Türk-İslam medeniyetinin en zarif eserlerinden kente mührünü vuran Sultanahmet Camisi, içinin mavi aydınlığıyla da yüzyıllardan beri hem yabancı hem de yerli turistlerin ilgi odağı olmayı sürdürüyor.

Mimar Sinan'ın talebesi Sedefkar Mehmed Ağa'ya, Osmanlı cihan devletinin 16. Padişahı Sultan 1. Ahmed Han tarafından inşa ettirilen Sultanahmet Camisi, 17. asrın sanat ve estetik anlayışının bütün güzellik ve inceliklerini barındırması bakımından da önem taşıyor.

Bizans Hipodromu'nun güney kısmına inşa edilen, 6 minaresi ve zarif kubbesiyle ilahi bir eseri havası uyandıran Sultanahmet Camisi, iç süslemesinde kullanılan 20 bin 43 mavi zeminli, klasik Türk-İslam sanatlarının üsluplaştırılmış Rumi, hatai, penç, bulut ve yaprak motifleriyle süslü çinileri, mavinin hakim olduğu kalem işleri ve vitrayların verdiği aydınlık dolayısıyla Batılılar tarafından "Blue Mosque" olarak adlandırılıyor.

İstanbul'un sarnıçları

Doğu Roma İmparatorluğu döneminde İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak maksadıyla inşa edilen sarnıçlar, bugün kültür ve sanat alanında turizme hizmet ederken, büyük ilgi görüyor.

Binlerce yıllık tarihe sahip İstanbul'un kültürel hazineleri arasında Yerebatan, Nuruosmaniye, Şerefiye ve Binbirdirek gibi büyük sarnıçlar yer alıyor.

Osmanlı döneminin en büyük camisi

Mimarlık tarihinin mihenk taşı Mimar Sinan'ın kalfalık eseri Süleymaniye Camisi, mühendislik, ince işçilik ve mimari dehasıyla asırlardır hayranlık uyandırıyor.

Osmanlı döneminin en büyük camisi olma özelliğini taşıyan Süleymaniye Camisi, tüm ihtişamıyla asırlardır dimdik ayakta duruyor.

Sadece camiden ibaret olmayan aynı zamanda külliye, sıbyan mektebi, hamam, fakirlere yemek verilen daruzziyafe ve hastaneden oluşan bir eğitim, kültür ve yardımlaşma kompleksi olarak inşa edilen Süleymaniye Camisi, kandillerin isinden üretilen mürekkeple yazılan el yazması eserlerin yer aldığı kütüphanesiyle de ilgi çekiyor.

Tarçın ve karanfil kokan çarşı

Eminönü'nde, Yeni Cami'ye gelir getirmesi amacıyla 1667'de yapımı tamamlanan, mimarisi, kemer taşlarına sinen tarçın ve karanfil kokusuyla büyüleyen Mısır Çarşısı, 352 yıldır ilgi görüyor.

Mısır Çarşısı, tarihi boyunca her derde deva olan kurutulmuş bitkilerin, çeşit çeşit otların ve yüzlerce tür baharatın buluştuğu adeta dev bir pazarı andırıyor.

Doğu ve Batı arasında köprü vazifesi görerek İpek Yolu ticaretinin İstanbul'daki en önemli ayağı olan Mısır Çarşısı, kemer taşlarına sinen tarçın ve karanfilin büyülü kokusuyla hala ilgi çekmeye devam ediyor.

İhtişamıyla ön plana çıkan 5 asırlık çarşı

Mimarisinin büyüklüğü ve ihtişamı ile ön plana çıkan Kapalıçarşı, 500 yılı aşkın süredir İstanbul'un en önemli ticaret merkezlerinden biri olmayı sürdürüyor.

Her yaştan alışveriş tutkununu kendisine çeken çarşı zengin bir kültürel yapıyı da bünyesinde barındırıyor. Dünyanın en eski alışveriş yerlerinden biri olan Kapalıçarşı'da eskiden 4399 büyük dükkan, 2195 küçük dükkan, 24 han, 497 dolap, 12 mahzen, 10 mescit, 16 çeşme, 8 kuyu, 2 şadırvan bulunuyordu.

Kapalıçarşı, kültür ve alışveriş ağırlıklı bir tatil planlayanların İstanbul'da gezilecek yerler listelerinde yer alıyor.

Uygarlık tarihinin 128 yıllık evi

Osman Hamdi Bey tarafından kurulan, İskender Lahdi ve Kadeş Anlaşması gibi dünyanın en önemli eserlerinin sergilendiği İstanbul Arkeoloji Müzeleri, 128 yıldır tarihin koridorlarında yolculuk yapmak ve uygarlıkların izini sürmek isteyenleri ağırlıyor.

Osmanlı sadrazamlarından İbrahim Ethem Paşa'nın oğlu, arkeolog, müzeci, ressam Osman Hamdi Bey tarafından kurulan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, dünyada müze binası olarak tasarlanan ilk on müze arasında yer alıyor.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri, İskender Lahdi ve Kadeş Anlaşması gibi dünyanın en önemli eserlerine ev sahipliği yapıyor.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0