İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki İSTAÇ, kentte AB standartlarında kurulan ilk endüstriyel atık yakma tesisini hizmete açtı. Şile Karakiraz Köyü, “İSTAÇ Entegre Atık Yönetim Tesisleri” yerleşkesinde inşa edilen “İSTAÇ Endüstriyel Atık Termal Bertaraf Tesisi”; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP milletvekili Yunus Emre, CHP Şile Belediye Başkan adayı Özgür Kabadayı, CHP Sancaktepe Belediye Başkan adayı Alper Yeğin ve İSTAÇ Genel Müdürü Ziya Gökmen Togay’ın katılımlarıyla gerçekleştirilen törenle hizmete girdi. Törende konuşan İmamoğlu, Ramazan ayına girildiğini hatırlatarak, “Ben, bütün vatandaşlarımızın, insanlarımızın İslam aleminin ve bütün insanlığın Ramazan ayının güzelliklerinden faydalanmasını, bu güzel ayın bütün bolluk, bereket dualarımızdan, paylaşım dualarımızdan faydalanmasını diliyorum ve istiyorum. Herkesin aklından iyi şeyler geçmesini, kötü şeyler geçmemesinin elbette diliyorum” dedi.
“RAMAZAN’IN İLK GÜNÜ DE OLSA BAZI KÖTÜLÜKLER RAHAT DURMUYOR”
“Ramazan ayına her ne kadar bu duygularla adım atsak da canımızı sıkan, üzen şeyler olmuyor değil” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“5 yıl öncesine döndüğümde, Ramazan'ın ilk günü (6 Mayıs 2019) seçimi iptal eden bir akılla mücadele etmek zorunda kaldık. Yine dün, Ramazan'ın ilk günüydü ve ailemle ilk iftar sofrasını paylaşmak arzusunda oldum. İyi de oldu. Böyle güzel, dayanışma içerisinde, büyüklerimizle, küçüklerimizle birlikte olabilmenin, bir sofrada paylaşabilmenin birlikteliğini yaşadık. Ama tabii yine ilk günü de olsa, bazı kötülükler rahat durmuyor. Bir bakıyorsunuz böyle bir, ‘Haydi Ekrem'i nasıl alaşağı ederiz, buradan ne çıkartırız’ diyerek, seçime 20 gün kala, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl binasının satın alınması sürecinde, bir hukukçu ofisinde yapılan bir işlemin -ki orada benim çok değer verdiğim can bir yol arkadaşım var görüntüde. Yine o dönem siyasi yol arkadaşlarım vardı görüntüde. O görüntü üzerinden fırtına koparmaya çalışan insanların kötülükçü akılları var.”
“SAYIN CUMHURBAŞKANI DA DAHİL OLMAK ÜZERE…”
“Bu yaygara ile servis edilmesi, bunun bir kısım birkaç meczubun, ‘Ne bulduk? Hani buradan Ekrem'e ne sıçratırız? Nasıl bir leke bırakırız? İz bırakırız’ arayışıyla, koca koca kanallarda ve hatta kısmen de alet olan devletin, hepimizin vergisiyle yayın yapan kanalları da dahil olmak üzere, herkes bir yerinden böyle Ekrem'e çamur sıçratma çabası içinde oldular. Tabii bunlar alıştığımız şeyler. Dedim ya; Ramazan’ın ilk gününde seçimi iptal ederek tarihe geçen, o dönemin içinde olan herkes, hani ‘çaldılar’ diyen, ‘hırsız’ diyen, işin en başındaki kişi, Sayın Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere, aday da dahil olmak üzere, o siyasi partinin bütün bakanları, hepsi dahil olmak üzere -benim bu anlamda dilimin kemiği yok- sebep olmuşlardır. Sonra bu kararı alanlar, Türkiye Cumhuriyeti demokrasi tarihine kara bir leke olarak kaydolmuşlardır. İzlerini o şekilde bırakmışlardır. Bu izi silemeyecekler. Ben de Allah'a şükür o akşam, ‘Hak yemedim, hakkımı yedirmem, hak da yedirmem’ diyerek, tarihe geçmenin onurunu ve gururunu yaşıyorum.”
“KUMPASLA SEÇİM KAZANACAĞINI ZANNEDEN…”
“Bunlar, özellikle kumpasla seçim kazanacağını zanneden ve bu uğurda kul hakkı yemekten de imtina etmeyen… ‘Allah'ım, ya Rabb'i’, bilerek asla, bilmeyerek de bir kul hakkı yememize müsaade etme, fırsat verme’ diye dua ederiz. Tabii bunlar, imtina etmiyorlar böyle süreçlerden. İnsanlara iftira atan bu tarz, işlerine gelince de ‘FETÖ işi’ oluyor, ‘tu kaka’ oluyor vesaire… Ama kendileri yapınca da bunu silahşor gibi savunan, kalemini kul hakkı yeme üzerine kullanan, izlemenin bile yanlış olduğunu düşündüğüm yabancı bir kanalın ismini hala taşıyan bir kanalda yayın yapan bir meczubun ifadelerinden, aynı o ‘tu kaka’, FETÖ'cü dedikleri taktikle yol yürüyen bu aklı, bu memleketin tarihinden, bu şehrin ve bu memleketin hafızalarından milletçe sileceğiz, milletçe. Bu yolculuk, o yolculuktur. Kimsenin hakkında 15 yıllık siyasi ve bütün yaşamımda, kimsenin hakkında bir iftirada bulunmadım, bulunmam. Kimsenin onuruna, namusuna laf getirmedim, getirmem. Hayatımı böyle geçirdim. İnşallah, anamın, ‘Allah seni iyi insanlarla buluştursun’ duasına karşılık söyleyeyim; Allah, böyle insanlardan memleketimizi de bütün insanlarımızı da beni de korusun. Ne diyeyim? Allah yolumuzu açık etsin. Allah akıl versin. Ama zannediyorlar ki Ekrem yılacak. Yılmaz. Sizi süründüre süründüre yıldıracak, o bir avuç insanı; göreceksiniz. Kararlılığımı tarif bile edemem bu kötü ve kötülüklerle mücadelede.”
“O İMZAYI MİLLETİMİZ, 31 MART'TAN SONRA BÖYLE TAKIR TAKIR ATTIRACAK”
Hemen her gün, kamu yararına bir açılış ve temel atma yaptıklarını aktaran İmamoğlu, “Burada geçen, -ki bugün öğleden sonra Tuzla'da olacağım- Tuzla'ya bile negatif etkisinin ne kadar derin olduğunu tespit ettiğimiz Çöp Sızıntı Suyunu Arıtma Tesisini açmıştık. Bakın o tesis, bu tesis; bu ikisi bu dönemin çok önemli işleridir. Yani tek başına bu tesisler bile gurur duyulacak, övünülecek işlerdir. Kemerburgaz Odayeri’nde açtığımız Atık Yakma Tesisi’nin aynısını, burada, Kömürcüoda'da da açtığımızda, İstanbul'da katı atık yakma tesisleri noktasında, güçlü bir seviyeye erişeceğimizin de altını çizmek isterim. Onun da ne yazık ki yatırım planına alınmamasından ötürü, -kredisi hazır, imalatı hazır, projesi hazır, yeri hazır- sadece bir imza hazır değil. Ama o imzayı da milletimiz, 31 Mart'tan sonra, böyle takır takır attıracak” ifadelerini kullandı.
“KİMSE, BU YOLCULUKTAN BİZİ GERİ BIRAKAMAZ”
Şehre, “İstanbul’un muhafızı” anlayışıyla hizmet ettiklerini belirten İmamoğlu, “Kimse, bu yolculuktan bizi geri bırakamaz. İstanbul'un adaletsiz, özgürlükten yoksun, tek renkli, tek seksli bir şehir haline getirilmesine karşı güçlü bir muhafızlık yapıyoruz. İstanbulluların iradesinin yok sayılmasına, hukukun ve demokrasinin askıya alınma girişimlerine karşı, güçlü bir muhafızlık yapıyoruz. Muhafızlık sorumluluğunu ve duygusunu en çok hissettiğim alanlardan birisi de tam da bugün hizmet ettiğimiz ve açılışını yaptığımız çevre konusudur. Rant uğruna çevreyi talan etmeye dayalı projelere asla geçit vermedik, vermeyeceğiz. Kanal İstanbul denen o büyük ihanet projesine karşı, ilk günden bu yana kararlılıkla sergilediğimiz tavır ve ortada olan o güçlü duruşu asla bırakmayacağız. O ihaneti İstanbul'a yaptırtmayacağız, yapamayacaklar” dedi.
“HERKES KENDİSİNE ŞU SORUYU SORMALIDIR”
“İstanbul'un doğasını korumayı dert edinen çevre kirliliğinin yol açtığı büyük sağlık sorunlarının farkında olan herkes, kendisine şu soruyu sormalıdır” diyen İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“İstanbul'da 2019 öncesine dönmek istiyor muyum, istemiyor muyum? Yeşil alanların yapılaşmaya açılmasını isteyen, İstanbul'u kent ormanlarıyla, yaşam vadileriyle yemyeşil görmek isteyen herkes, kendisine bunu sormalıdır. Biz, bu dönemde tek bir yeşil alanı bile, tek bir kamusal alanı bile, tek bir kamuya hizmet eden alanı bile imar değişikliği için Meclis’e götürmedik. Tek bir vatandaşa ait bir yerde, imar rantı yakalamak ve yaratmak adına, İBB Meclisi'ni meşgul etmedik. Ama 5 yılda, yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın İstanbul'a dair gündemi bu oldu. Onlarca örneğini size sunabiliriz. O bakımdan İstanbul, 2019 öncesine dönerse, rant uğruna çevre katliamları yeniden başlar. Hem de eskisinden daha acımasızca… İstanbul, 2019 öncesine dönerse, bu şehrin başına, her şeyden daha önemlisi Kanal İstanbul gibi, tarihin ve bu coğrafyanın en büyük belası açılır. Çok net.”
“KANAL İSTANBUL MESELESİNDE, ONLARIN SAMİMİYETSİZLİĞİNİ BİLİYORSUNUZ”
“31 Mart seçiminin anlamı budur. Siz, başlarına bela olacak diye, ağızlarına kelimesini bile alamadıkları Kanal İstanbul meselesinde, onların samimiyetsizliğini biliyorsunuz. Asla inanmayın, asla. Bu kadar olmaz. Ben bir şey yapacak olsam, çıkar bunu anlatırım. ‘Yapacağım’ derim yani. ‘Yapmayacağım’ derim. Kanal İstanbul kelimesini ağızlarına alamıyorlar. Birazcık dürüstlük, birazcık mertlik varsa, çık açıkla. Çık o zaman imza ver, de ki milletin huzurunda, ‘Ben buna gidiyorum ve dava açıyorum, yokum.’ Yapamaz. Tek kişi var baktığı… İki dudağının arasından ne çıktığının, onun için hayati bir mesele olduğu, tek kişi var. Oraya bakar; ona göre hareket eder. Oraya bakar; imza atar ya da atmaz. Biz de diyoruz ki, ‘Kardeşim, bu seçim, milletin özgürleştiği seçim olmaya devam edeceği seçimdir. İstanbul, 2019 öncesine dönmeyecek.’ 2019 öncesine dönmek istemiyor musunuz? İstiyor musunuz? Buna bakacaksınız.”
“SANDIĞA GİTMEZSENİZ, OYLARI BÖLERSENİZ, İSTANBUL, 2019 ÖNCESİNE DÖNME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA KALIR”
“Buradan çok net söylüyorum: Sandığa gitmezseniz, oyları bölerseniz, İstanbul, 2019 öncesine dönme riskiyle karşı karşıya kalır. Hem de her alanda 2019 öncesine dönme riskiyle karşı karşıya kalır. Bir avuç insan, sosyal yardımları eski seviyesine indirir. Metro yapımı yavaşlar ve hatta durur. Deprem toplanma alanları, ranta kurban gider. İmara açılmaya devam eder. Daha da kötüsü, kentsel dönüşüm mağduru yaratmaya devam ederler. Fikirtepe gibi rezil ortamlar yaratırlar. Partizanlığın, rantçılığın kirli elleri, yeniden İstanbul'un bütün kurumlarına, kreşlere, yurtlara kadar uzanmasına sebep olur. İstanbul'u tek renkli, tek sesli bir şehir yapmak için, müdahalelere başlarlar. İstanbul'un çeşitliliğini kaldıramazlar. İstanbul'un her kesimine, her grubuna, her yaşam biçimine saygıyı ortadan kaldırırlar. Onun için ben buradan herkese söylüyorum: Uyanık olun, uyanık olalım ve İstanbul'un 2019 öncesine dönmesine geçit vermeyelim. İstanbul'u çevreye duyarlı, adil, üretken, huzurlu ve mutlu bir şehir yapma hedefi doğrultusunda hep birlikte yürüyelim. Bu anlamda hızımızı düşürmeyelim. Geri dönmeden, daha büyük hedefler, daha güzel yarınlar için hep birlikte üretmeye devam edelim. Eğilmeden, bükülmeden, yalpalamadan dosdoğru yürümeyi milletimize gösterdik, hep birlikte yürümeye devam edelim. Gelin bir avuç insanın kaybetmesi, 16 milyon İstanbullunun kazanmaya devam etmesi için, hep birlikte tam yol ileri diyelim. Yolumuz, böyle bir yol olsun.
TESİSİN HİKAYESİ VE ÖZELLİKLERİ
Sanayi faaliyetlerinden kaynaklanan tehlikeli atıklar ve hastanelerden kaynaklanan tıbbi atıkların yakılarak bertaraf edilmesini sağlayacak tesisin yapımına 4 Nisan 2019 tarihinde başlanıldı. Tesisin yapımında ağırlıklı olarak yerli üretim malzeme kullanıldı. İSTAÇ’a ait Endüstriyel Atık Tesisleri’nden Ara Depolama ve Elleçleme Tesisi’ne alınan atıklar, daha önce, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne ait Termal Bertaraf Tesisi’ ne gönderilmekte ve bertarafı sağlanmaktaydı. Bu tesis sayesinde İstanbul’un atıkları, yine İstanbul’da bertaraf edilmeye başladı. Böylece, sevk nedeniyle oluşan yüksek nakliye maliyetlerinin, fosil yakıt tüketiminin ve atık taşıma araçlarından kaynaklı emisyonların önüne geçildi. Tesisin bir diğer olumlu katkısı ise, sera gazı emisyonu ve sera etkisi oluşturan fosil kaynaklı yakıtların kullanımı azaltacak olması. Bu şekilde, atıkların nakliyesi esnasında muhtemel çevre kazası riskleri de minimize edilmiş olacak. Tesiste işlem görecek atıkların, hacimsel olarak yüzde 80 oranında azaltımı sağlanacak. 77 bin metrekare alana inşa edilen tesis, yıllık 33.000 ton atık yakma kapasitesine sahip. 7/24 çalışma esası ile işletilecek olan tesis, “döner fırın yakma” prosesi sonrasında yer alan buhar türbini sayesinde elektrik üreterek, yılda yaklaşık 18.000 hanenin enerji ihtiyacını karşılayacak. Tesisin kurulu gücü 5,6 MWatt.