AKP iktidarında ortaöğretim kurumlarına ve üniversitelere giriş sınavlarında sayısız
değişiklik yapılmıştır. Getirilen yeni sistemlerle kaldırılan sistemlerin gerekçeleri aynıdır.
20 yıllık AKP iktidarında diploma odaklı eğitim planlaması, yetkinlik odaklı planlamanın
önüne geçmiş, nitelikli eğitim ve istihdam arasında bağ kurulamamıştır. Yetkinlik
geliştirmeye açık, nitelikli eğitim sadece dar bir azınlığın erişebileceği ayrıcalık haline
gelmiştir. Çocuklarımız nitelikli eğitime erişen azınlık ve bu eğitim imkanlarına
erişemeyen çoğunluk olarak ayrıştırılmıştır. Kamusal bir hizmet olan nitelikli eğitim satın
alınır olmuştur. Nitelikli ve parasız okulların oranı hızla azalırken, öğrencilerinin
yeterliklerine katkı sağlamayan okulların sayısı arttırılmıştır. Veli ve öğrencilere “kendi
çözümünü kendin bul” politikası uygulanmıştır. Eğitim, ekonomi ve demokrasi arasında
uyumlaşmayı sağlayacak bir anlayış geliştirilememiştir. Arkasında bir eğitim planlaması
bulunmaksızın kabul edilen projeler yüzünden, kaynaklar heba edilmiştir. Eğitim 21.
yüzyılın gereksinimlerine göre tasarlanamamış, öğrencilerin belli beceri alanlarında
uzmanlaşmalarını sağlayacak bir çerçeve inşa edilememiştir. Dünyaya entegre
olabilmek, nitelikli ve becerikli iş gücünün yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi ile
mümkündür. İktidarın eğitim sistemi, bu özellikleriyle böyle bir sonucu üretmekten
uzaktır.
Üniversiteler boş, mezunları ise işsiz kaldı!
Bu süreçte tüm eğitim politikaları plansız yapılmıştır. Eğitim sisteminde sürekli
değişiklikler yapılarak sistem içinden çıkılamaz bir hale sokulmuştur. Kadrolu
akademisyeni ve yeterli imkanı olmayan üniversiteler açılmıştır. AKP iktidarında
üniversite mezunlarının büyük çoğunluğuna istihdam sağlanamamıştır. Üniversiteler
boş, mezunları ise işsiz kalmıştır.
YÖK’ün dün akşam yaptığı açıklama ile üniversite giriş sınavlarındaki baraj puanları
kaldırılmıştır.
Ancak, asıl sorunun barajı kaldırmak değil erişebilir nitelikli eğitimi sağlamak ve istihdam
yaratabilmek olduğu unutulmamalıdır.
Her genç tabi ki üniversiteye girebilme imkanına sahip olmalıdır,
Ancak bu konu;
Okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar öğrenciye erişilebilir, nitelikli, doğru
planlanmış bir eğitimi sunmakla,
Doğru, objektif, bir ölçme değerlendirme sistemi de kullanılarak
gerçekleştirilebilir.
Üniversiteler bir dekan bir mekan anlayışı ile değil, akademisyeni ile, olanakları
ile, kaliteli eğitimi ile, mesleki envanter ve ihtiyaç duyulan alanlarda açılmış
bölümleri ve fakülteleri ile sağlanabilmelidir,
Mezun olan öğrencilerin istihdamı konusunda, üreten, büyüyen, istihdam
yaratan politikaları inşa ederek, kalıcı çözümler üretmek gerekir.
Baraj olmasın zaten, her öğrenci üniversiteye girsin tabi bunda sorun yok,
Ancak baraj Milli Eğitim sistemindeki yanlışları, orta öğretimin hergün daha da düşen
başarısı ve çocuklarımızın sınav sonuçlarına yansıyan bu durumu eğitim sistemini
iyilestirerek, nitelik kazandırarak değil de tartıştırmamak için baraj kaldırılıyorsa, bazı
üniversitelerin akademik kadrolarını tamamlamadan, nitelikli eğitimi orada sağlamadan,
buralar tercih edilmiyordu, şimdi boş kalmasın diye yapılıyorsa, ayrıca vakıf
üniversiteleri öğrencisiz kalmasın diye yapılıyorsa ve en önemlisi de eğitim bir siyasi
araç olarak kullanılıp seçim yatırımı için yapılıyorsa bu doğru değildir.
Kaldı ki eğer her öğrencinin üniversiteye erişebilmesi istenseydi, öncelikle sınava giriş
ücretleri kaldırılmalıydı. Sınava giren öğrencilerin büyük bir bölümü bu ücreti
ödeyemeyecek durumdadır. Sınavların ücretsiz olması gerektiğini bir kez daha dile
getiriyoruz.
Hedef her öğrenci okul öncesinden yüksek öğretime nitelikli bir eğitim alabilsin,
iyi yetiştirilebilsin, tüm üniversiteler nitelikli bir eğitim verebilsin, her genç
üniversite eğitimi alabilsin ve mezun olan gençlerin istihdam sorunu olmasın
şeklinde olmalı, politikalar bu hedefe göre oluşturulmalıdır.
Sonuç olarak;
Okul öncesinden başlayarak üniversite düzeyini kapsayacak bir eğitim reformu ile
herkese eşit, ücretsiz, bilimsel ve adaletli bir eğitim hakkı sağlanması gerekmektedir.
Eğitim alanında bireyin ihtiyacına göre fırsat ve imkan sunan bir sistem kurulmalıdır.
Bizim öncelikle kademeler arasındaki geçişi bütünlüklü olarak yeniden
değerlendirmemiz gerekir. Alt eğitim düzeylerinde çözülemeyen sorunlar hızlıca yapılan
değişikliklerin durumu daha karmaşık hale getirileceği bilinmelidir. Ve yine bilinmelidir ki,
bu tür değişikliklerle Türkiye’nin uzun yıllardır yaşadığı üniversiteye giriş sorununun
kalıcı biçimde çözülmesi mümkün olmayacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
öğrencilerimize ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda yaşam boyu nitelikli eğitime eşit
erişim imkanı sunulacaktır.