Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yunanistan'dan beklentimiz FETÖ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütü mensuplarının sığındığı güvenli bir ülke haline gelmemesidir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, heyetler arası görüşmelerinin ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ortak basın toplantısı düzenledi.
Konuşmasına Başbakan Çipras ve heyetini Türkiye'de görmekten duyduğu memnuniyeti ifade ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başkentimize, ülkemize hoşgeldiniz." dedi.
Yunanistan'a 2017 yılı sonunda başarılı bir ziyaret gerçekleştirdiklerini ve Çipras ile ziyaret sonrasında da çeşitli vesilelerle bir araya gelme fırsatı bulduklarını dile getiren Erdoğan, bugün yaptıkları görüşmelerde iki ülkenin mevcut ilişkilerini, uluslararası ve bölgesel konuları ele aldıklarını kaydetti.
Yunanistan'ın, Türkiye'nin siyasi, ekonomik, ticari, tarihi, kültürel ve sosyal ilişkilerinin bulunduğu bir komşusu olduğunu dile getiren Erdoğan, "Türkiye olarak komşumuz Yunanistan'la ikili ilişkilerimizi her alanda geliştirmeyi arzu ediyoruz. Türkiye olarak komşumuz Yunanistan'la bu ikili ilişkilerimizde zaman zaman arzu edilmeyen bazı durumlar hasıl olsa da bunları süratle telafi etme imkanlarını bulduk." diye konuştu.
İki ülke arasındaki ticari ve ekonomik münasebetlerde gelinen noktanın hedeflerin çok altında olduğunu aktaran Erdoğan, "Ticaret hacmimizi bugün bulunduğu nokta itibarıyla 3,5 milyar avro düzeyinde tutuyoruz ki bu, Türkiye-Yunanistan arasında arzu edilen bir seviye değil. Bunu çok daha yüksek bir seviyeye çıkarmamız gerekir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İzmir ve Selanik arasında yolcu ve yük taşıma imkanı sağlayacak deniz seferlerinin başlatılması, İstanbul ve Selanik arasında hızlı demiryolu hattı kurulması ve İpsala-Kipi Gümrük Kapısı'nda ikinci köprünün tamamlanmasına dair projeleri görüştük. Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyinin beşinci toplantısını da mümkün olan en kısa zamanda gerçekleştirmeyi de hedef olarak belirledik. İnanıyorum ki bu adımların atılmasıyla ticaret hacmimiz kısa sürede daha da artacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye olarak Yunanistan ile aramızdaki tüm meselelerin hakkaniyet temelinde, barışçıl şekilde çözülebileceğine inanıyorum." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, Başbakanlık döneminden bu yana Yunanistan'la ilişkilerde samimi adımlar atılmasını savunduğunu dile getirdi.
Bu anlayışın sürdürülebilir kılınması için ülkeler arasındaki diyalog kanallarının açık tutulması gerektiğine vurgu yapan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz dostlarımızla aramızdaki her türlü meselenin konuşmak suretiyle hal yoluna konulabileceğine inanıyoruz. Yunanistan'da yaşayan soydaşlarımız ve Türkiye'deki Rum kökenli vatandaşlarımız bize göre birer ayrışma değil, aslında iş birliği vesilesidir. Azınlıklarımız bizler için sağlam birer köprüdür. Bu anlayışla görüşmelerimizde karşılıklı vatandaşlarımızın sorunlarını da değerlendirdik. Rum kökenli vatandaşlarımızın durumlarını daha da iyileştirmek için her türlü gayreti gösteriyoruz. Aynı yaklaşım ve zihniyeti Yunanistan'ın da benimsemesini bekliyoruz. Bu noktada Yunanistan'daki kardeşlerimizin yüzleştiği sıkıntıları tüm yönleriyle Sayın Başbakan'a aktardım."
"Kıbrıs Türkleri'nin siyasi eşitliği temel parametredir"
Kıbrıs konusunun da ana başlıkları arasında yer aldığını ifade eden Erdoğan, "İçinde bulunduğumuz istişare sürecinin iyi değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Taraflar yeni bir müzakere sürecine başlamadan ortak bir vizyon, yol haritası belirlemelidir. Neyin nasıl müzakere edileceği, önceden net olmalıdır. Türkiye için Kıbrıs Türkleri'nin siyasi eşitliği temel parametredir. Hangi çözüm modeli olursa olsun bu zaruret gözetilmelidir." dedi.
Düzensiz göçle mücadelenin iki ülke ilişkilerindeki bir diğer önemli kalem olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye olarak bu konuda imkanlarımızın üstünde bir yükü taşıyoruz. Malum, Suriye ve Irak olmak üzere yaklaşık 4 milyon şu anda mülteci ülkemizdedir. Bunları konteyner kentlerde, çadır kentlerde misafir etmekteyiz ve şu ana kadar yaptığımız harcamalar 35 milyar doları aşmış vaziyette. Bunun yanında Ege'den ölümlerin önüne geçmek için çok yoğun gayret sarfediyoruz. Sahil güvenlik birimlerimiz her türlü, gece gündüz demeden çalışıyor, yeni acılar, yeni ölümler yaşanmaması için mücadele ediyor."
Avrupa Birliği ile imzalanan 18 Mart Mutabakatı'nın da yeni göç akımları bakımından caydırıcı bir rol oynadığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye geri kabul de dahil olmak üzere tüm yükümlülüklerini yerine getirdi, getirmeye de devam ediyor ancak geri kabul mekanizmasının Avrupa Birliği tarafında sağlıklı bir şekilde uygulanamadığını da görüyoruz. Avrupa Birliği başta vize serbestisi olmak üzere 18 Mart Mutabakatı'ndan doğan sorumluluklarını hayata geçirmemiştir. Biz nasıl sözlerimizi tutuyorsak Avrupa Birliği tarafının da ahdine vefa göstermesini bekliyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüştükleri konular arasında terörle mücadelenin de bulunduğunu anlatarak, Türkiye ve Yunanistan'ın terörün kanlı yüzünü iyi bilen iki ülke olduğunu, bu meselenin komşuluk ve müttefiklik hukuku bağlamında ele alınmasının son derece önem taşıdığını belirtti.
Terörün her türlüsüne karşı kararlı bir şekilde ortak bir tutum sergilemek zorunda olduklarını vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu çerçevede Yunanistan'dan beklentimiz FETÖ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütü mensuplarının sığındığı güvenli bir ülke haline gelmemesidir. Yaptığımız görüşmelerde FETÖ'cü darbecilerin ülkemize iadesine yönelik beklentilerimizi Yunanlı dostlarımızın bir kez daha dikkatine getirmiş olduk. Bu konuda komşumuz Yunanistan'dan daha çok iş birliği bekliyoruz. Milletimizin, şehit ailelerimizin ve 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü alçaklar tarafından yaralanan 2 bin 193 gazimizin beklentisi de budur. İnşallah önümüzdeki dönem bu beklentilerin karşılandığı bir dönem olacaktır."
Türkiye ve Yunanistan için de fayda sağladığını düşündükleri bu tür temasları her düzeyde sürdürmenin faydalı olacağına inandığını dile getiren Erdoğan, "Özellikle de dini azınlıklar konusundaki açılımlarımızı demokratik anlamda değerlendirme, paylaşma noktasında da müzakerelerimizi gerçekleştirdik." ifadesini kullandı.
"Sonraki görüşmemizde imzalayacağımız anlaşmalar olacaktır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çipras'ın "Kürsüye gelirken, Sayın Cumhurbaşkanı bana bugün 'imzalayacağımız herhangi bir anlaşma yok, belki bir sonraki görüşmemizde imzalayacağımız anlaşmalar olacaktır." sözlerine karşılık, şunları söyledi:
"Önümüzde, Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı inşallah Selanik'te olacak. Büyük ihtimalle o toplantıya iş adamlarıyla da beraber gideceğimiz için orada muhakkak anlaşmalar da olacak. Dolayısıyla Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey'de imzaları atacağız."
Bir gazetecinin, Çipras'ın Türkiye'ye yaptığı ziyareti neden bu zaman diliminde gerçekleştirdiğini belirterek, konuya ilişkin yorumu sorulan Erdoğan, "Siyasetçilerin görevi düşman kazanmak değil, dost kazanmaktır, onun çalışması içerisinde olmaktır. Aksi takdirde siyaset yapamazsınız, sürekli olarak kan kaybedersiniz. Biz bu anlayışla siyasetimizi yürütüyoruz, yürütmeye devam edeceğiz." yanıtını verdi.
"38 bin cilt o zaman kitap vardı"
Çipras'ın, uzun bir süre sonra yapacağı Heybeliada Ruhban Okulu'nu ziyaretine ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, 1971'den bu yana okulun kapalı olduğunu belirtti.
Aslında kapalı oluşunun sebebinin de o zamanki yönetimlere ait olan bir durum olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zaten patrikhanenin, oranın işlevsiz hale geldiğini de görmesi sebebiyle adeta kapanmaya yüz tutmuştur." dedi.
Erdoğan, imam hatip okulunda okuduğu zaman, Heybeliada Ruhban Okulu'nu ziyaret ettiğini anımsatarak, sözlerine şöyle devam etti:
"Dinler tarihi hocamız bizi alıp, oraya götürmüştü ve çok da zeki bir müdürleri vardı. Felsefe öğretmenleriydi fakat çok da zengin bir kütüphanesi vardı. Aklımda kaldığı kadarıyla, az önce ikili görüşmemizde de Sayın Başbakan'a söyledim, kütüphanesinde 38 bin cilt o zaman kitap vardı. Bizim arkadaşlardan bir tanesi şöyle bir muziplik yaptı; 'Müdür Bey, bu kitapların hepsini okudunuz mu?' dedi. Müdür Bey de gayet zeki bir cevap vererek, 'son gelen dergilerden birkaç sayfa kaldı... Oğlum bu kadar kitap okunur mu? dedi.
Bütün öğrenciler ihtiyacına göre burada hangi kitabı okuması gerekiyorsa geliyor, açıyor ve onu okuyor. Şimdi o benim orta öğretimde, imam hatip'te 7. sınıfta filan olduğum dönemdi, hakikaten o günde bile çok az öğrenci sayısına sahipti. 1971'de de orası kapandı."
"15 üyesiyle Sen Sinot Meclisi çalışıyor"
Şimdi ise gelinen noktada Heybeliada Ruhban Okulu'nda eğitim-öğretimin olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Sürekli Sayın Çipras ve önceki başbakanlar hep gündeme getirdiler, ben de kendilerine sadece 'Batı Trakya'daki müftüler meselesini önlerine koydum. 'Siz de gelin şu izi çözün, biz de bu işi çözelim bizim açımızdan bir sıkıntı yok.' dedim.
Sen Sinot Meclisinde sayısal olarak bir ara 7'ye düşmüşlerdi. Ben Sayın Bartholomeos'a haber gönderdim. 'Bize bu noktada, Lozan'a göre, Sen Sinot Meclisinde görev alacak din görevlileri verin, ona göre biz bunları vatandaşlığa alalım ve Sen Sinot Meclisini çalışır hale getirelim.' Bize isimler verildi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaptık ve şu anda 15 üyesiyle Sen Sinot Meclisi çalışıyor. Dolayısıyla Lozan'a göre seçimini yapabilecek noktaya gelmiş oldu. Biz de herhangi bir çekincemiz yok, buradan böyle bir talep de gelince Sayın Çipras'ın Ruhban Okulu'nu ziyaret etmesi için 'hayırlı olsun' dedik ve yarın bu ziyareti gerçekleştirecekler. Ben yine 'hayırlı olsun' diyorum."