Biz BTP olarak idealleri olan bir partiyiz. Biz Türkiye'nin bağımsızlığını konuşuyoruz. Biz Türkiye'de Alevi ile Sünni’nin bir arada olması gerektiğini konuşuyoruz” diyen Hüseyin Baş şöyle devam etti; “Muhafazakâr bir yapı içinden çıktığımız halde herkesin dillendirmeye korktuğu şeyleri söyleyen, 'Deniz Gezmiş gibi olmak istiyorum, bunun için yoldayım' diyen bir siyasi parti genel başkanıyım ben. Muhafazakârların Atatürk'ün adını anmaktan korktuğu bir ortamda benim babam Atatürk'ün kitabını yazdı ve ben de her ortamda Atatürkçü olduğumu ortaya koyuyorum. Türkiye'nin geleceğinde Atatürk yoksa, bu ülke için çok büyük felaketlerin kapıda olduğunu anlatan bir partiyiz biz.”
Hz. İbrahim’in atılacağı ateşi söndürmeye giden karınca misali
Programda, “Biz bağımsızlık istiyoruz, tarihimizle barışmak istiyoruz, ekonomi modelimiz var, biz elimizdeki ekonomik çözümlerle bu ülkeyi düzeltiriz diyoruz” ifadelerini kullanan Hüseyin Baş, “Bunu şu manada söylüyorum; biz çok büyük bir partiyiz, çünkü fikri olan bir partiyiz. Biz Türkiye'de hiçbir parti kalmasa bile çalışmalarına devam edecek teşkilata sahip bir partiyiz, ama biz yarın yüzde 7 seçim barajını geçemeyebiliriz. Bu benim için önemli değil, çünkü ben ondan sonraki seçimde yine olacağım ve ben yine Türk milletine bu düşünceleri, bu çıkış yollarını anlatmaya devam edeceğim. Şu da bizim çok büyük bir parti olduğumuzun ispatıdır; Güneydoğu'da il kongrelerini yaptığımızda oradan 'siz bizim ikinci partimizsiniz' sözünü çok duydum, solcularla görüşüyoruz, herkes, ‘siz bizim ikinci partimizsin' diyor, muhafazakâr bir tabanla görüşüyoruz, onlar da 'siz bizim ikinci partimizsiniz' diyor. Yarın seçim olduğunda biz 1 adet oy alırsak Türkiye'de çok insan üzülecek, eğer biz yüzde 7 barajını geçersek bize oy vermeyen çok sayıda vatandaş çok mutlu olacak. O yüzden bu, barajla veya seçim atmosferiyle sınanacak bir durum değil. Benim ‘baraj sorunumuz yoktan’ kastım buydu. Yoksa ‘biz yüzde 15 - 20'deyiz’ gibi siyasal ayak oyunları yapmıyorum, yapmayı da doğru bulmuyorum. Şöyle bir örnek vereyim; Nemrut Hz. İbrahim'i ateşe atacak, ateş harlanmış, karınca ağzında su ile oraya doğru gidiyor. Biri geliyor, 'sen ne yapıyorsun' diyor. O da, 'ateşi söndürmeye gidiyorum' cevabını verince, 'senin suyunla bu ateş söner mi' cevabını alıyor. Karınca da 'sönmesin, en azından safım belli olsun' diyor. Biz buyuz aslında, böyle yürüyen insanlarız! Yarın yüzde 1 oy aldık diyelim, hiç önemli değil. Yüzde 1 oy aldığınızda 500 binden fazla insan, 500 binden fazla paydaş, 500 binden fazla bu ülkenin bağımsızlığını isteyen insan anlamına gelir. Allah korusun yarın bir kurtuluş savaşı vermek zorunda kalırsak 500 bin insan burada bu vatan için canını vermeye hazır demektir. Bu asında Türkiye'nin garantörü olan bir 500 bin insan anlamına geliyor. O yüzden ben fikrimi anlatırım, inandığımı söylerim, arkasında neyle karşılaşırsak takdirdir, milletimizin takdiridir” dedi.
“Gençlere liderlik yapmaya çalışan değil onların içinden çıkan bir siyasi liderim”
Türkiye’nin en genç genel başkanı olmasıyla ilgili gelen bir soruya da cevap veren Hüseyin Baş, “Gençlerin taleplerinin farkında olan biriyim. Bu talepleri kendi talepleri olarak yaşayan biriyim. Mesela yaşça küçük biri size gelip, 'abi ben şöyle istiyorum' dediğinde siz bir şefkatle onu yapabilirsiniz, bu normaldir. Ama bana geldiğinde ben onu, ‘evet böyle olması lazım, çünkü ben de böyle düşünüyorum’ şeklinde yapan biriyim. Gençlerin siyasi lideri değilim ben, gençlerin içinden çıkmış bir siyasi liderim. Gençlerin amcası, abisi, dedesi veya başka bir şeyi olmaya çalışan biri değil, gençlerin tam içinden çıkmış, siyasete önderlik yapmaya çalışan biri olarak diğer bütün siyasi liderlerden kendimi farklı konumlandırıyorum” dedi.