“Savaş esnasında bile kadınlara ve çocuklara dokunmayın” diyen bir
peygamberin ümmetiyiz diyen Davutoğlu, Bahçeli’ye “Demokratik hukuk
devletinde yaptırım polis tarafından değil, yargı tarafından uygulanır”
hatırlatmasında bulundu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın bugün bir sınavda olduğunu ifade eden Davutoğlu, sosyal
medya hesaplarından yayımladığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Geçtiğimiz Pazar günü Adana’dan, ülkemizin her bir yanına yayılan
görüntüler, kamu vicdanında derin yaralar açtı. Sokak ortasında coplanan
çocuklar, kadınlar, yükselen feryatlar ve 21. yüzyıl Türkiye’sine yakışmayan
bir tablo. Hatırlayacaksınız hemen tepki vermiş, hem bu olayları şiddetle
kınamış hem de sorumlular hakkında derhal soruşturma açılması
çağrısında bulunmuştuk. Bizim açıklamamızdan sonra İçişleri Bakanı
Süleyman Soylu da orantısız güç kullanıldığını kabul etti ve soruşturma
başlayacağı vaadinde bulundu. Dün de AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik bu
olayları kınadı ve yine “Gereken yapılacak, soruşturma açılacak” dedi.
HEM HUKUK DEVLETİNE, HEM MANEVİ DEĞERLERİMİZE AYKIRI
Ancak bugün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bütün toplumun gözünün
içine baka baka hem bu olayları doğru ve meşru gördüğünü ifade etti hem
de şerefli Türk polisinin yaptırım uygulayarak doğru yaptığını ifade etti.
Sayın Bahçeli, size hatırlatmak isterim. Demokratik hukuk devletinde
yaptırım, şerefli Türk yargısı tarafından uygulanır. Şerefli Türk polisi,
ortada bir suç varsa dahi suçluyu alır ve yargıya teslim eder. Bu en temel
demokratik hukuk ilkesidir. Eğer milli ve manevi değerler açısından
diyorsanız, biz “savaş esnasında bile kadınlara ve çocuklara dokunmayın”
diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Yani ortaya çıkan tablo, muhataplarının
görüşleri ne olursa olsun hem demokratik hukuk devletine hem
toplumumuzun derin tarihi arka plana dayanan manevi değerlerine
aykırıdır.
EĞER ŞEREFLİ TÜRK POLİSİNİN HUKUKUNU KORUYACAKSANIZ...
Furkan Vakfı yetkilileri vaktinde bizim aleyhimize de ağır ithamlarda,
eleştirilerde bulundular. Bugün onların hukukunu savunurken sadece
onların değil, benzer argümanlarla ileride baskı altına alınması muhtemel
insanların da hukukunu koruyoruz. Orada coplanan her kadın, orada
feryadı duyulan her çocuk, bizim kadınımız, bizim çocuğumuz ve şerefli
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Eğer şerefli Türk polisinin hukukunu
koruyacak iseniz, her şeyden önce İçişleri Bakanı’nın yayınladığı
yönetmelikle polislerimizin, emniyet görevlilerimizin 3-4 yılda bir yer
değiştirmesini öngören yönetmeliğe karşı çıkardınız.
SOYLU DEVLETE SADIK İSE MAFYADAN MAAŞ ALAN MİLLETVEKİLİNİ
AÇIKLAMALI
Evet Türk polisi demokratik hukuk devleti kurallarına uyan şerefli emniyet
görevlileridir. Bu tablodan onları tenzih ederiz. Aynı gün, İçişleri Bakanı
Soylu, Hakkari’de 52.5 kg patlayıcının bir polis memurunun aracında
bulunduğunu da açıkladı. Kim olursa olsun, hangi görevde bulunursa
bulunsun, bulunduğu makam ve görevin yetkileri dışında yetki kullanamaz.
Bizim devlet anlayışımız da budur, demokratik hukuk devleti anlayışımız
da budur. Ayrıca öve öve yere göğe sığdıramadığınız İçişleri Bakanı
hukuka, devlete sadık ise ve devlet ahlakının gereğini yapacak idiyse, önce
bildiğini söylediği, mafyadan, suç örgütlerinden maaş alan
milletvekillerinin adını açıklamalıdır.
BUGÜN ERDOĞAN DA, SOYLU DA BİR SINAVDADIR
Bugün İçişleri Bakanı da bir sınavdadır. Sayın Erdoğan da bir sınavdadır.
Acaba İçişleri Bakanı kabul ettiği orantısız güç kullanımının gereğini yapıp
soruşturma mı açacak, yoksa arkama Bahçeli’yi aldım diyerek pervasızca
hukuk dışı eylemleri teşvik etmeye devam mı edecek? Sayın Erdoğan ise
daha büyük bir sınavdadır, her gün başörtüsü istismarı yaparak, her gün
geniş kitlelere 28 Şubat üzerinden tehditler savurarak iktidarını koruma
çabası, artık son noktasına gelmiştir. Sayın Bahçeli’ye son bir sözüm de
budur; Din tacirlerinden bahsetmişsiniz, gerçek din tacirliği, her gün
başörtüsü savunusu yapıp coplanan başörtülü kadınlar karşısında sessiz
kalmaktır.
PERŞEMBE GÜNÜ KAMUOYUNA AÇIKLAMA VE ÇAĞRIDA BULUNACAĞIM
2 gün daha bekleyeceğim, ve Sayın Erdoğan 2 gündür sessiz. Eğer başka
bir ülkede bu yaşanmış olsaydı ya da muhalefetten bir belediyenin zabıta
memuru herhangi bir başörtülüye herhangi bir söz söylemiş olsaydı
herhalde yeri göğü inletirdi. Sayın Erdoğan, sizden Sayın Bahçeli ile aynı
minvalde düşünüp düşünmediğiniz konusunda net bir açıklama bekliyoruz.
Bu tablo doğru mudur? Bu tablo meşru mudur? Bu tablo sizin içinize sindi
mi? Yarınki grup toplantınızı sadece bu perspektifle dinleyeceğim ve ona
göre Perşembe günü kamuoyumuza önemli açıklamalarda ve çağrılarda
bulunacağım.