İSTANBUL (AA) - Unilever'in Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırması'na göre, toplumun yüzde 75’i kadın ve erkeğin her alanda eşitliğini savunurken, kadınların yüzde 58'i gündelik yaşamlarında eşitliği hissetmiyor.
Unilever tarafından toplumun cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık seviyesini ve cinsiyetçi kalıp yargılara karşı tavrını ortaya koymak için yapılan Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırması'nın sonuçları, Zorlu PSM'de gerçekleştirilen Brand Week İstanbul kapsamında "Cinsiyetçi Kalıp Yargılar: Böyle Gelmiş Böyle Gitmeyecek" başlıklı oturumda paylaşıldı.
Türkiye'de temsili bin 374 kişiyle gerçekleştirilen araştırmaya göre, gençler 35 yaş üzerindeki nesile kıyasla kadınların gücüne ve liderliğine daha çok inanıyor.
- Kadınlar eşitliği hissetmiyor
Araştırmaya göre, toplumsal cinsiyet eşitliğinin geleceğinden erkekler kadınlara göre daha umutlu. Her 4 kişiden 3'ü (yüzde 75'i) kadın ve erkeğin hayatın her alanında eşit olması gerektiğini savunuyor ancak kadınların yüzde 58’i toplumsal hayatta eşitliği hissetmediğini ifade ediyor.
Toplumun yüzde 42’si ve erkeklerin yüzde 55’i kadınların çalışmak için önce eşlerinden izin alması gerektiğini savunuyor. Kadınların ise yüzde 72’si bu fikre katılmıyor. Ayrıca, erkeklerin yüzde 43'ü erkeğin iyi kazanması durumunda kadının çalışmasına gerek olmadığını düşünürken, kadınların yüzde 79’u bu bakış açısına karşı çıkıyor. Kadının iyi kazanması durumunda erkeğin çalışmasına gerek olmadığını söyleyen erkeklerin oranının sadece yüzde 11’de kalması ise erkeklerin zihinlerinde kadınların iş hayatında yer almasını ekonomik refah ile ilişkilendirmediğini gösteriyor.
- Erkekler, reklamlarda alışılagelmiş rollerinin korunmasından yana
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin reklamlardaki yansımasını ve toplumun reklamlara bu paralelde bakış açısını da değerlendiren araştırmaya göre, insanlar reklamlardaki karakterlerin gerçeği yansıtmadığı görüşünde.
Her 5 kişiden 4’ü reklamda gördüğü karakterlerin gerçekçi olmadığını düşünürken, kadınların yüzde 88’i, erkeklerin ise yüzde 87’si reklamlarda gerçek hayatı daha çok yansıtan tiplemeler görmek istiyor. Reklamlarda gördükleri insanlara fiziksel olarak benzemek isteyip istemedikleri sorulduğunda ise yüzde 59 "Hayır" yanıtını veriyor.
Konu kalıp yargılara meydan okumak olduğunda erkekler, kendilerine atfedilen roller konusunda daha çekimser bir tavır sergiliyor. Reklamda kadın otobüs şoförü olabileceğini söyleyen kadınlar yüzde 75 ve erkekler yüzde 60 oranındayken "Reklamlarda yerleri silen erkek olabilir" diyen kadınların oranı yüzde 65 ve erkeklerde ise yüzde 37 seviyesinde kalıyor. Yani erkekler, alışılagelmiş rollerde resmedilmeye devam etmeyi tercih ediyor.
Katılımcılara kurumsal toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmaları hakkında görüşleri sorulduğunda yüzde 56'sı çalışmaları "samimi" bulduğunu belirtiyor.
- "Cinsiyet eşitliğini gözeten pazarlama, markaların tüketiciyle kurduğu bağı artırıyor"
Unilever Türkiye Dondurma İçecek ve Gıda Kategorilerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Seçkin, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Unilever olarak, reklamlarını toplumsal cinsiyet eşitliğine uymayan kalıp yargılardan uzak tutmak için bir dönüşüm süreci başlattıklarını bildirdi.
Pazarlama süreçlerinde zamanın ruhunu yakalamanın ve içgörülere göre hareket etmenin önemine işaret eden Seçkin, "Günümüzün ve geleceğin tüketicileri, daha eşitlikçi yaklaşımlar bekliyor, kendi gerçekliğini yakalayamayan ürünleri satın almıyor. Diğer taraftan, toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten bir pazarlama anlayışı, markaların tüketici ile kurduğu bağın etkisini yüzde 25 artırıyor. Ancak tabii ki bu bir süreç, bir anda gerçekleşmesi mümkün değil. 2016 yılında pek çok markamızın başladığı bu dönüşüme, 2019 yılında daha net bir şekilde tanık olacaksınız." şeklinde konuştu.
Unilever Türkiye Ev ve Kişisel Bakım Kategorileri Başkan Yardımcısı ve Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Kamuran Uçar da toplumsal cinsiyet eşitliğinde toplum algısını öğrenmek için araştırmayı yaptırdıklarını söyledi.
Uçar, kadınların çoğunluğunun reklamlarda kendileriyle ilintili karakterler görmek istediğini, araştırmaya göre, kadınların yüzde 65'inin, reklamlarda yer silen bir erkeğin gösterilmesini olumlu karşıladığını ifade etti.
Şirket olarak kampanyalarında ön yargılardan ve genel kalıplardan uzak olacaklarını, eşitlik ve dengeyi yansıtmayı hedeflediklerini belirten Uçar, eşitlik beklentisi olan tüketicileri görmezden gelmenin artık mümkün olmadığını vurguladı.
2016’da Unilever olarak bir söz verdiklerini ifade eden Uçar, bu dönüşümün ajans seçiminden hedef kitle tanımlamaya, oyuncu seçiminden reklamların test aşamasına kadar pazarlama çalışmalarının her adımına yayıldığını bildirdi.
Uçar, "Dove, Cif, Elidor, Axe, Lipton, UFS gibi markalarımızın öncülük ettiği bu yolculukta tüm kategori ve markalarımızla kararlılıkla ilerliyoruz. Ayrıca, fikir aşamasından başlayarak içinde yer aldığımız Reklamverenler Derneği’nin Reklamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Platformu’nu da destekleyerek sektörün de bu dönüşüme katılması için çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.