MÜSİAD Dernek Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıya MÜSİAD Bursa Şubesi Başkanı Mustafa Gürses, Önceki Dönem Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Ulcay, Yenişehir Belediye Başkanı Süleyman Çelik, Bursa Kent Konseyi Başkanı Hasan Çepni, AK Parti Nilüfer İlçe Başkanı Celil Çolak, ENVERDER Bursa Şubesi Başkanı Dr. Müh. Mustafa Uysal, STK temsilcileri ve MÜSİAD üyesi iş adamları katıldı. Toplantıda Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener, enerji politikaları alanında Şangay İşbirliği Örgütü ve Avrupa Birliği’nin (AB) artı ve eksi yönlerini kıyasladı.
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren MÜSİAD Enerji ve Çevre Sektör Kurulu Başkanı Nureddin Bezir, Üyeleri aydınlatmak için Enerji Verimliliği Derneği Bursa Şubesi’nin katkılarıyla böyle bir toplantı düzenlediklerini söyledi.
GÜRSES: ÜRETMEKTEN BAŞKA ÇAREMİZ YOK
MÜSİAD Bursa Şubesi Başkanı Mustafa Gürses de, Enerji ve Çevre Sektör Kurulu’nun MÜSİAD için önemli bir sektör kurulu olduğuna değindi. MÜSİAD’ın çeyrek asırlık tarihinde her zaman milli iradeden ve demokrasiden yana tavır aldığını söyleyen Gürses, “İş dünyası için istikrar ve güven ortamı çok önemli. İş adamları olarak ülkemizin geleceği adına üretmekten başka çaremiz yok” dedi.
ŞİÖ’NÜN ARTI VE EKSİ YÖNLERİ
Toplantının konuk konuşmacısı TESPAM Başkanı Oğuzhan Akyener de Türkiye’nin ekonomik, sosyal enerji politikaları açısından Şangay İşbirliği Örgütü ile AB’yi kıyasladı. Şangay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) ekonomik, genel büyüme, nüfus potansiyeli ve enerji alanında AB’ye oranla daha iyi durumda olduğuna dikkat çeken Akyener, toplumsal bilinç düzeyi, kurumsallık, dini ve etnik bütünlük ve teknoloji açısından kırılgan bir durumda olduğunu söyledi.
TÜRKİYE, KENDİNİ KAYBEDENİ HEZİMETE UĞRATIR
“Türkiye ve tarihi mirası, medeniyet coğrafyası ve etkinlik öz ağırlığı dikkate alındığında, Türkiye; kendisini kaybedeni hezimete uğratacak kadar önemli ve dikkate alınması gereken bir ülkedir” diyen Akyener, “Zayıflayan ve kendisini kabul etmek bir yana, iki yüzlü tavırları nedeniyle oyalayan ve arkadan vuran Batı bloğunun yanında yer almak yerine, daha dürüst ve net politikalar izleyen, etnik ve dini açından da daha çok ortak değere sahip olan ülkeleri barındıran ŞİÖ’ye dahil olmak Türkiye lehine bir durummudur bunu irdelemek lazım. Sonuç olarak bir yapıya dahil olmak, diğer yapı ile tüm çıkar ilişkilerini kesmek demek değildir. Bu sebeple ilişki düzeyini belirleyecek çok yönlü analizlerin yapılması önemlidir” dedi.
TÜRKİYE TÜM DENGELERİ DEĞİŞTİREBİLECEK POTANSİYELE SAHİP
Akyener, ŞİÖ’nün dünya elektrik üretiminin yüzde 36’sı, petrol rezervlerinin yüzde 18’i, gaz rezervlerinin yüzde 49’u ve kömür rezervlerinin yüzde 42’sinin ŞİÖ bünyesinde yer aldığına dikkat çekerek şunları sıraladı: “Bu miktarların yanı sıra dünyanın en büyük tüketicileri Çin ve Hindistan’ın da örgüt içinde yer alması küresel enerji politikaları için ŞİÖ’nün ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Örgüt, nükleer teknoloji ile birlikte uranyum kaynakları açısından da çok zengin. Türkiye’nin henüz üye olmamasına rağmen ŞİÖ Enerji Kulübü Başkanlığı’nı yürütecek. Devletlerin dostu da olmaz düşmanı da. Siyasi tarih incelendiğimizde devletlerin kurduğu birlikteliklerin hep dağıldığını görüyoruz. Türkiye sahip olduğu medeniyet coğrafyası ile hem AB hem de ŞİÖ için vazgeçilemez nitelikte bir ülke. Türkiye’nin bu durumu iyi kullanması gerekir. ŞİÖ için Türkiye, Türkiye için ŞİÖ’den daha önemli bir yere sahiptir. Türkiye’nin Batı ile ilişkilerini koparmadan mümkün olan en fazla faydayı sağlayacak şekilde politikalarını yürütmesi gerekir. Sonuç olarak Türkiye hangi tercihini yaparsa yapsın, müdahil olduğu blok için tüm dengeleri değiştirebilme potansiyeline sahip olduğu için gelecek büyük Türkiye'nindir.” Güncelleme Tarihi: 20 Nisan 2017, 18:34