BURSA (AA) - Türk Metal Sendikası Genel Başkanı ve Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, "Salgın dönemini en başarılı geçiren sendikayız. İmzaladığımız protokol, bizi çok rahatlattı. Daha devletimiz herhangi bir karar almamışken biz, bu süreçte işçi çıkartılmayacağına ilişkin maddeyi anlaşmaya koyarak, elimizi güçlendirdik. Tek bir arkadaşımız bile işten çıkarılmadı" dedi.
Kavlak, bir davet salonunda gerçekleştirilen Türk Metal Sendikası Bursa Emek Şubesi 2. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde gösterdikleri fedakarlıktan dolayı tüm emekçilerle gurur duyduğunu söyledi.
İş yerlerine sahip çıkan, üreten, kazandıran, çarkları döndürenler sayesinde sanayi üretiminde kimsenin salgının etkisini hissetmediğini anlatan Kavlak, "Üretime güç verdiniz, ekonominin bütün yükünü omuzladınız. Bir an durup dinlenmediniz. İhracat şampiyonu yine siz oldunuz. O da yetmedi, yoğun bakımda şifa bekleyen hastalar için ürettiniz. Solunum cihazı, sağlık kabini, test kiti yaptınız." diye konuştu.
Türk Metal olarak, salgın sürecinde verdikleri sınavdan başarıyla çıktıklarını aktaran Kavlak, şunları kaydetti:
"Salgın dönemini en başarılı geçiren sendikayız. İmzaladığımız protokol, bizi çok rahatlattı. Daha devletimiz herhangi bir karar almamışken biz, bu süreçte işçi çıkartılmayacağına ilişkin maddeyi anlaşmaya koyarak, elimizi güçlendirdik. Tek bir arkadaşımız bile işten çıkarılmadı. Yaptığımız anlaşma gereğince arkadaşlarımızın ekonomik bir kaybı olmadı. Herkes ücretlerinin tamamını aldı. Rahatsızlıklar başlar başlamaz harekete geçtik ve tamamlayıcı sağlık sigortası uygulamasına ek madde koyarak Kovid-19 tedavisi görenlerin tek kuruş ödemeden hastanelerden yararlanmalarını sağladık."
Kavlak, salgın döneminde 52 yeni iş yerinde örgütlendiklerini, yaklaşık 11 bin kişiyi sendikaya kattıklarını ifade etti.
- "Kıdem tazminatı, bizim son kalemizdir"
Sendikanın kıdem tazminatına ilişkin çalışmalarına değinen Kavlak, "Kıdem tazminatı hakkımıza yönelik saldırılar karşısında birlik olduk ve mücadele ettik. Bu saldırıyı şimdilik de olsa geri püskürttük. Bundan sonra da aynı kararlılığı sürdürmemiz gerekiyor. Kıdem tazminatı, bizim son kalemizdir ve işçi sınıfının elindeki son tapudur." dedi.
Kavlak, son dönemde yeni reform paketi, yeni anayasa çalışmaları ve insan hakları alanında yapılacak kapsamlı düzenlemelerden söz edildiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Özellikle yapılmak istenen Anayasal değişiklikler ve reformlarla ilgili bizim de görüşlerimiz soruluyor. Sayın Cumhurbaşkanımız da 'Bu konularda herkes düşüncelerini söylemeli.' demişti. Biz de Türk-İş olarak, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı, Adalet Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı ile toplantılar yaptık. Ben, görüşlerimi sayın bakanlarımıza anlattım. Özellikle birkaç konu üzerinde durdum. Örnekler vererek, konuları ayrıntılarıyla ele aldım. Onlara sadece sorunları değil, çözüm önerilerimi de söyledim."
Herhangi bir hakkın Anayasa'da, yasalarda var olmasının o hakkın kullanılması anlamına gelmediğini vurgulayan Kavlak, şöyle devam etti:
"O haklar kağıt üstünde kalıyorsa bizim için bir anlam ifade etmiyor. Bu ülkede sendikalaşma, anayasal bir hak. Biz, bu hakkımızı özgürce kullanamıyoruz. Bir süredir Bursa'daki bir işyerinde, eylemlerimize, mücadelemize rağmen işçilerin işten atılmasını önleyemiyoruz. Son olarak, Bursa'da 70 arkadaşımız işten atıldı. Tek suçları, Türk Metal'e üye olmaktı. Biz, hakların kağıt üstünde kaldığı bir düzen istemiyoruz. Anayasalar, yasalar değişebilir ama biz asıl olarak zihniyetlerin değişmesini talep ediyoruz. Kağıt üzerindeki yasaların değil, kafalardaki yasakların kalkmasını istiyoruz. Hiç kimse, insan haklarından söz ederken emekçilerin haklarını görmezden gelmesin. İşçi hak ve özgürlüklerinden söz etmeden insan haklarından da demokrasiden de söz edilemez."
- "Tüm işçilere arabulucu görüşmesine giderken destek olacağız"
Kavlak, sorgusuz sualsiz işten atılan işçilerin tazminatını, hakkını alamadığını, arabulucuların devreye girip işçiyi üç kuruşa razı etmeye çalıştığını öne sürerek, "Her şubede kadrolu bir avukat bulunduracağız. Tüm işçilere arabulucu görüşmesine giderken destek olacağız." ifadesini kullandı.
Hazine ve Maliye Bakanı ile yapılan uzun toplantıda, ücretler üzerindeki ağır vergi yükü konusuna vurgu yaptığını anlatan Kavlak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üzerimizdeki vergi yükü, her geçen gün ağırlaşıyor ve belimizi büküyor. Verginin birinci dilimi, 2002'de 16 asgari ücretti. Bu, 2008'de 27 asgari ücrete çıktı. Bu, bugün ne yazık ki yalnızca 7 asgari ücret oranında. Asgari ücretle çalışanlar bile 8. aydan sonra yüzde 20 vergi dilimine takılıyor. 2018'de tahsil edilen yaklaşık 139 milyarlık gelir vergisi tutarının 129 milyarı, yani yüzde 93'ü gelir vergisi kesintilerinden oluşuyor. Bu yolla alınan gelir vergilerinin çok büyük bir kısmı da ücretler üzerinden kesilen vergilerden oluşuyor. Türkiye'de çalışanların ücretleri, daha ellerine geçmeden gelir vergisi kesintisi uygulanıyor. Örneğin 2021 yılı için brüt 3 bin 577 lira olarak belirlenen asgari ücret, gelir vergisi, SSK primi, işsizlik sigortası ve damga vergisi gibi kesintiler sonunda net 2 bin 826 lira olarak ödeniyor. Dolayısıyla asgari ücretle çalışanların aylık gelirlerinin yüzde 21'i henüz ellerine geçmeden kesintiye uğruyor. Bu oran, 8. aydan sonra yüzde 26'yı buluyor. Bu, yüksek ücretlilerde çok daha fazla oluyor. Bizim ortalamamıza göre yüzde 45'i buluyor. Buna bir de yüzde 64'ü bulan dolaylı vergileri de eklediğimizde ücretlilerin ödediği vergi katlanmış oluyor."
Kavlak, "Özgür toplu pazarlık düzeninde hakkımızı sonuna kadar almak, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz. Biz, bu ülkede çalışmak, üretmek, ürettiğimizi hakça paylaşmak istiyoruz." dedi.