İSTANBUL (AA) - BEKİR GÜRDAMAR - İran yaptırımlarının başlamasına karşın petrol fiyatlarındaki zayıf seyrin devam etmesinin, Türkiye'nin makroekonomik göstergelerindeki dengelenme ve iyileşme sürecini desteklemesi bekleniyor.
İran'ın petrol ihracına ilişkin yaptırımların başlamasına karşın piyasalarda petrol fiyatlarına ilişkin korkuların gerçekleşmediği ve fiyatların düşüş trendi içindeki hareketini devam ettirdiği görülüyor.
ABD, 2015 yılında nükleer anlaşma çerçevesinde kaldırdığı İran yaptırımlarının deniz taşımacılığı, finans ve enerji alanlarını kapsayan ikinci bölümünü 5 Kasım itibarıyla uygulamaya başladı. Bu durum, İran ile ticaret yapan ülkeleri de doğrudan etkilerken, Türkiye, yaptırımlardan geçici muaf tutulan 8 ülke arasında yer aldı.
Geçen ay yaklaşık yüzde 10 değer kaybeden Brent petrolün varil fiyatının yaptırımların başlamasıyla hızlı bir şekilde yükselebileceğine ilişkin korkular bugüne kadar gerçekleşmedi. Ekim ayını 74,60 dolardan tamamlayan Brent petrolün varil fiyatı, başlayan İran yaptırımlarına karşın kasımın ilk haftasında 71 dolar sınırına kadar geriledi.
Analistler, enerjide dışa bağımlı olan Türkiye ekonomisine ilişkin makroekonomik verilerin petrol fiyatlarının seyrinden etkilendiğini belirterek, en önemli etkinin bütçe gelir ve gider kalemleri ile ödemeler dengesi tarafında görüleceğini vurguladı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın yükseliş eğilimindeki enflasyonu sınırlamak, böylece ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz artırımlarının daha yavaş olmasını sağlayabilmek adına petrol fiyatlarını sınırlayıcı açıklama ve adımlar attığına dikkati çeken analistler, bu adımların gelecek dönemde de devam etmesinin beklenebileceğini kaydetti.
Analistler, ABD ile normalleşen ilişkilerle döviz kurlarındaki gerileme ve Trump'ın adımlarıyla da petrol fiyatlarındaki düşüş eğiliminin sürmesi durumunda Türkiye'nin makroekonomik verilerinin pozitif etkileneceğini ifade etti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) son Enflasyon Raporu'nda petrol fiyatı varsayımının 2018 için 75 dolar, 2019 için ise 80 dolar seviyesinde olduğu dikkate alındığında, fiyatlardaki düşüş eğiliminin sürmesi ya da 70-75 dolar bandında yatay seyretmesinin geleceğe dönük beklentileri de olumlu yönde etkilemesi bekleniyor.
"Trump petrol fiyatlarının yükselmesini engellemeye çalışıyor"İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Trump'ın, 20 Eylül'de, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyesi ülkelere "petrol fiyatlarına dair sert tepki göstermesi ve Suudi Arabistan'dan petrol üretimini arttırarak fiyatı düşürmesini" talep etmesinden bu yana petrol fiyatlarının gerilediğini söyledi.
Sadece ekim ayında petrol fiyatlarının neredeyse yüzde 10 düştüğüne dikkati çeken Alkin, "Trump, son bir yıldır tırmandırdığı küresel ticaret savaşı ve bu savaşın bir sonucu olarak, ek vergiler nedeniyle küresel enflasyonun yükseleceğinin farkında. Bu nedenle ABD'nin ithalatına getirilen ek vergiler doğal olarak bir enflasyon baskısı oluşturacak. Anlaşılan o ki, Trump, olası enflasyon baskısını, küresel petrol fiyatlarını gevşeterek ve Amerikan halkına makul fiyattan akaryakıt satılmasının imkanlarını oluşturarak dengelemeye çalışıyor." şeklinde konuştu.
Alkin, ABD'nin, 8 ülkenin İran yaptırımlarından belirli bir süre için muaf tutulacağı kararının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini, bu sayede Trump'ın, devreye giren İran ambargosuyla küresel petrol fiyatlarının yükselmesini engellemeyi hedeflemiş olabileceğini kaydetti.
Türkiye ve ABD'nin, gecikmiş bir karar olsa da karşılıklı yaptırımları kaldırma kararı ve İran ambargosundan muaf tutulan 8 ülke arasında Türkiye'nin yer almasıyla iki ülke arasında pozitif bir havanın oluştuğunu ifade eden Alkin, Türkiye ve ABD'nin birbirlerinin ürünlerine koydukları ek vergileri kaldırmaları, Halk Bankası meselesinde dosyanın kapatılması ve Hakan Atilla'nın erken tahliyesi gibi adımların gelmesi durumunda daha da anlamlı bir hal alacak bu sürecin Türkiye ile ABD arasında aklın tekrar ağırlığını hissettirdiği bir "normalleşme" döneminin aşamaları olarak kabul edilebileceğini söyledi.
Alkin, ABD Enerji Bakanlığı'nın, 2018 için ortalama küresel petrol fiyatını 74 dolar, 2019 için ise 75 dolar olarak öngördüğünü belirterek, emtia uzmanlarının ise 2019'da petrol fiyatının 56 dolara kadar düşebileceği ile 85 doları yeniden görebileceği noktasında ikiye bölündüğünü bildirdi.
"Petrol fiyatlarının seyri, bütçe ve cari işlemler dengesi üzerinde etkili"Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Ekonomi Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Halis Kıral da 2017 yılı itibarıyla Türkiye’nin enerji ithalatının 37,2 milyar dolar olarak gerçekleştiğini, bunun toplam ithalat içerisindeki payının yüzde 15,9 olduğunu kaydetti.
Enerji ithalatının 10,4 milyar dolarının petrol ve petrolden elde edilen ürünler olduğunu belirten Kıral, bu yılın ocak-eylül dönemi itibarıyla enerji ithalatının 31,9 milyar dolara ulaştığını, toplam ithalat içerisindeki payının da yüzde 18,3’e çıktığını aktardı.
Kıral, petrol fiyatlarındaki düşüş eğiliminin sürmesi durumunda merkezi yönetim bütçesi üzerinde öncelikle gelir tarafında, sonrasında ise mal ve hizmet alımları giderleri ile sermaye giderleri kalemlerinde olumlu etkilerinin olacağını ifade ederek, "Gelir yönlü etki ise ÖTV ile enerji ithalatından alınan KDV üzerinden olacaktır." dedi.
Akaryakıttan alınan ÖTV'nin, petrol fiyatlarındaki dalgalanmanın kamu maliyesini olumsuz etkilememesi için litre başına maktu olarak belirlendiğini kaydeden Kıral, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu yüzden petrol fiyatlarındaki düşüş sonucunda akaryakıt tüketim miktarında artış olması durumunda ÖTV gelirleri de artacaktır. İthalde alınan KDV açısından ise gerek petrol fiyatlarındaki düşüş gerekse kurdaki gerileme sonucunda vergi gelirlerinde azalma söz konusu olabilecektir. Bu iki farklı yönde işleyen vergi kalemlerinden hangisinin net etkisinin fazla olacağını ise akaryakıt tüketimindeki artış miktarı, fiyatlardaki oransal değişim ve kur seviyesi belirleyecektir."
Kıral, petrolün rafineri çıkış fiyatının, pompada ödenen fiyatın yaklaşık yüzde 40’ını oluşturduğunu belirterek, akaryakıt ürünlerinin tüketici sepetindeki payı da dikkate alındığında, petrol fiyatlarındaki düşüşün enflasyon üzerindeki etkisinin sınırlı düzeyde kalacağını söyledi.
Ödemeler dengesi açısından bakıldığında 2017 yılındaki 47,5 milyar dolarlık cari işlemler açığının, net enerji dengesi dışlandığında, 14,6 milyar dolara düştüğünü bildiren Kıral, "Türkiye’nin, cari açığının sürdürülebilir hale gelebilmesi ve dış kırılganlıklarını azaltması için enerjide yerli kaynaklara yönelmesi bir zorunluluktur. Enerjide dışa bağımlılığın azaltılması için Yeni Ekonomi Programı’nda belirlenen tedbirlerin uygulanması oldukça önemlidir." diye konuştu.