HEPSİNİ DIŞARI ATIN' TEHDİDİ
“Sendikamız işletmede teşkilatlanma çalışmalarını hızlandırarak toplu sözleşme imzalamak için
gerekli olan çoğunluğu kısa sürede sağlayıp Çalışma Bakanlığı’na 26 Nisan'da yetki başvurusunda
bulundu. Ancak bu süreçte işveren ve işveren vekilleri, sokağa çıkma yasağı nedeniyle çalışma izin
belgesi çıkaracaklarını söyleyerek işçilerin e-Devlet şifrelerini toplamıştır. Bir süre sonra işverenin
asıl amacının başka olduğu ortaya çıkmıştır. Toplanan e-Devlet şifreleri esasında, hangi işçilerin
sendikamıza üye olup olmadığının tespit edilmesi için kullanılmıştır. İşçilere sendikamızdan istifa
etmeleri yönünde baskı yapılırken öncü kadın üyelerimizden Serap Yumuşak da 7 Mayıs'ta işbaşı
yaptırılmamıştır. Aynı vardiyada çalışacak olan üyelerimiz önce işyerine girmiş daha sonra da
arkadaşlarının işbaşı yaptırılmadığını görünce dışarı çıkıp ona sahip çıkmıştır. Fabrika sahibi ise
işçilerin yanına gelerek 'Kapatın kapıları, hepsini dışarı atın. İçeri almıyorum' şeklinde tehditvari
konuşmalar yapmıştır. Zaten sendikalı oldukları için içeride çeşitli baskılara maruz kalan işçi
arkadaşlarımız, işverenin böyle bir cümle kurması karşısında rencide olmuş, salgına rağmen bu
koşullarda ölümüne çalışmalarının karşılığında bu tutum onurlarını zedelemiş ve içeri girmekten
imtina etmişlerdir. Daha sonra 23 arkadaşımız daha ahlak ve iyi niyet kurallarına uymadıkları
gerekçesiyle işten çıkarılmıştır.”
TEL ÖRGÜLERE SİYAH PERDE ÇEKTİLER
17 Mayıs'ta fabrika önüne işyeri önüne “direniş ve mücadele çadırı” kurarak işe geri dönme
mücadelesi başlattıklarını belirten Nihat Şeker, “TEKSİF Sendikası olarak her çay ve öğle yemeği
saatinde direnişteki işçilerle birlikte fabrika çevresini dolanarak molaya çıkan işçilere sendikalı
olmanın önemini anlatıyoruz. İşyeri yönetimi ise direnişteki işçilerle vardiyadaki işçilerin
birbirleriyle temas kurmasını engellemek için fabrika çevresinde bulunan tel örgülere siyah perde
çekiyor, yetmiyor fabrika bitişiğindeki geniş alanı tel örgülerle kapatıyor. Maalesef Emniyet
birimleri de sendikal faaliyet amacıyla kullandığımız ses sistemimizi kullanmamızı engelliyor. Biz
anayasanın vermiş olduğu bir hakkı savunurken, işçinin sofrasına girecek ekmeği artırmaya
çalışırken, daha iyi koşullarda çalışması için çabalarken polis teşkilatının bu davranışları bizi
üzüyor, bizi rencide ediyor. Ama herkes şunu bilsin. Hiçbir baskı, hiçbir engelleme bizi
mücadeleden alıkoyamayacaktır. Atılım Tekstil'de toplu sözleşme imzalayana kadar mücadelemizi
sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
'MÜCADELEMİZ 45 BİN EMEKÇİ ADINADIR'
TEKSİF Sendikası'nın Çalışma Bakanlığı'na yaptığı yetki tespiti başvurusunun 20 Mayıs'ta
sonuçlandığını da hatırlatan Şeker, şöyle konuştu: “Bakanlık, işletmede TEKSİF Sendikası'nın
çoğunluk sağladığını tespit ederek toplu sözleşme yetkisine sahip olduğunu taraflara bildirmiştir.