Granada’nın fethi İstanbul’un rövanşı
Avrupa’nın bugün dahi Endülüs’e gıpta ile baktığını ifade eden Uğurluel, Endülüs’ün son Müslüman kenti Granada’nın düşmesiyle bu kadim medeniyetin izlerinin topyekûn silinmek istendiğini kaydetti. Uğurluel, 1492’teki Granada fethi ile haçlının kazandığı zaferin, 1453’teki İstanbul’un fethinin rövanşı olarak değerlendirildiğine dikkat çekti. Uğurluel, “Avrupa’da radyolojinin kurucusu olan Madam Curie, “Müslüman Endülüs’ten bize 30 kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Şayet yakılan bir milyon kitabın yarısı kalsaydı, çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık. Orada bilim sıfırlanınca, biz yeniden onların yüzyıllar önce keşfettiği şeyleri bulmaya çalıştık.” diyor. Bu gerçeği kendileri itiraf ediyor” diye konuştu. Avrupa tarihini bilmezsek kendi tarihimizi de tam olarak anlayamayız. Avrupa tarihini iyi anlamak için de Kirli İzabel dönemini iyi bilmek lazım diyen Uğurluel, “Kadın evlendiği gece kocasına; “İspanya üzerindeki bütün Müslümanlar öldürülünceye kadar ben bir daha yıkanmayacağım” diye yemin ediyor. Düğün gecesi kocasına ettiği yemin bu! Bu kadın uzun yıllar hiç yıkanmadığı için tarihte Kirli İzabel olarak anılıyor.” ifadelerini kullandı.
Hayran bırakan mimari
Endülüs İslam Medeniyeti’nin dünya üzerinde eşi benzeri olmayan mimari özelliği ile düşmanlarını kıskandıracak kadar güzel örnekleri bulunduğunu ifade eden Uğurluel, sözlerine şöyle devam etti: “Sevilla’da bulunan Haçlı Kralı, o günlerde Nasrî hükümdarının El-Hamra Sarayını geziyor. Deliriyor adam! Rüyasına bile giremeyecek kadar güzellikte bir saray. “Aynısından ben de istiyorum. Sizin mimarlarınız gelip bana da aynısından yapar mı? Yapacağınız sarayda bu duvardaki yazıları da istiyorum” diyor. “Fakat o yazılar Âyet-i kerîme “Tek galip Allah’tır” ifadeleri var. Bu adam Hıristiyan...“O zaman içinde ayet geçmeyen bize ait ifadeler olsun, fakat sizin harfleriniz ile yazılsın” diyor. Bizim harflerimize bile hayranlar...”
Flâmenko’nun ortaya çıkışı
Endülüs’ün İslam’dan koparılması ile Müslümanlara yönelik zulmün, korkunç boyutlara ulaştığına işaret eden Uğurluel, Endülüs’e özgü Flâmenko dansının Müslümanlara yönelik zulme duyulan nefretin bir ifadesi olarak ortaya çıktığını iddia etti. Uğurluel, “İspanya’da Sacramento mağaralarında yaşayan Çingeneler tarafından bulunan dansın içinde barındırdığı hüzün işte tam da bu nedendendir. Flâmenko, Endülüs’te İslam medeniyetinin izlerini silmek isteyen zihniyetin vahşet boyutlarına ulaşan zulmüne tepki olarak ortaya çıkmıştır” diye konuştu.
BTM model alınmalı
Söyleşinin ardından Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi’ni de gezen Uğurluel, Bilim toplumu adına, BTM’nin model alınması gerektiğini söyledi. Uğurluel, “İslam medeniyetinin ne kadar zirvede olduğunu burayı ziyaret edenler dokunarak, görerek, yaşayarak öğreniyorlar. Bu tür merkezlerin Türkiye genelinde artarak devam etmesi ve desteklenmesi lazım. Şu ana kadar Türkiye’de gezdiğim en heyecan verici merkez burası diyebilirim. Burada sanat var, teknoloji var ecdadın izleri var” diye konuştu. Altın Çağ’da bilim sergisinde de incelemelerde bulunan ünlü tarihçi, “Uluğbey’in yıldız haritası çıkarmaya çalıştığını, Osmanlı İmparatorluğu’nda bir astronom, matematikçi ve dil bilimci olan Ali Kuşçu’yu, Kadızade Rumi’nin Bursa doğumlu bir astronom olduğunu ne kadarımız biliyor? Bilimin doğru bilinen yanlışlarının aydınlatılması bakımından “Altınçağ’da Bilim Sergisi” çok kıymetli ve mutlaka görülmeli” ifadelerini kullandı. Programın ardından BTM Genel Koordinatörü Rıfat Bakan, Uğurluel’e teşekkür ederken, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanvekili Abdülkadir Karlık, Bursa bilim ve kültür hayatına verdiği katkından dolayı adına dikilen çınar sertifikasını Uğurluel’e takdim etti.