Küçük yaştan beri büyüttüğünü torunun velayetinin kendisinde olduğunu ifade eden H.A., “Torunumla bir ay önce eve geç geldiği için münakaşa ettik. Bu tartışmadan sonra davranışları değişti. ‘Annemde kalacağım’ diyerek evden ayrıldı. Ardından annesini aradığımda eve gitmediğini öğrendim. Polise başvurarak torumun bulunmasını istedim. 15 gün sonra torunum bulundu. Bize teslim ettiler. Torunumun, maktul A.G. ile kaçtığını öğrendik. Torunum evden kaçmadan önce kendisinin geleceği için yaptığım birikimleri de alıp gitmişti” diye konuştu. H.A., olay gününü şöyle anlattı:
“Daha sonra, torunumun 11 gün devamsızlığı sebebiyle okulda kaldığını öğrendim. Takdir belgesi olan bir öğrenciydi. Bu durumu beni çok üzdü. Olay günü namazımı kıldıktan sonra, kızım ve torunumla birlikte yemek yedik. Çay içerken torum uyuyakaldı. Uyumadan önce bana, ‘Ben kirlendim. Arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım’ gibi sözler söyledi. Balkonda otururken kapı çaldı. Kapıyı açan kızım, eve gelen torunumun erkek arkadaşı olan maktul ile tartışmaya başladı. Ne hakla buraya geldiğini soruyordu. Ben onun geldiğini görünce masada bulunan bıçağı aldım. Ve korkutmak için salladım. Geri çekildi, bıçağın ona değip değmediğini bilmiyorum. Merdivenlerden inerken ‘Sen hala torunumu ne yapacaksın’ diye sordum. Onun hakkında ağza alınmayacak bir küfür etti. Peşinden giderek onu apartmandan dışarı çıkartmak istedim. Apartman girişindeki kapıya ayağını koydu. Bir şey çıkartacakmış gibi elini beline götürdü. Diğer elini kaldırıp, ‘Vur teyze’ diyerek küfredince bıçağı bir kez daha salladım. İsabet edip etmediğini de bilmiyorum. Ben düştüğünü görmedim. 20-30 adım sonra düşmüş. Ben onu görmedim. Çok pişmanım”.
“EVLENMELERİ KONUSUNDA AİLELER ARASINDA ANLAŞMIŞTIK”
Duruşmada müşteki olarak dinlenen maktulün annesi N.G. (49) ise, “Benim oğlum kuaförde çalışırken, müşteri olarak işyerine gelen sanığın torunu N.K. ile tanışmışlar. Arkadaşlıkları bir ay kadar sürdükten sonra ikisi birlikte kaçmaya karar vermişler. İki gün İstanbul’da, geri kalan günleri Erdek’te olmak üzere 15 gün Bursa dışındaydılar. Olaydan 3 gün önce kaçtıkları yerden bizim eve geldiler. Akabinde N.K.’nin annesi F.Ö. da gelerek, evlenmeleri hususunda aileler arasında anlaştık. Çocuk Şube Müdürlüğü’ne gittiğimizde, kızın yaşının küçük olduğunu, annesinin izni ile evlenebileceği söylediler. Annesi de buna izin vereceğini ve evleneceklerini söyleyince N.K.’yı ailesine teslim ettiler” dedi.
Olay günü oğlunun N.K. ile görüşmek istediğini, fakat kızın ailesinin buna izin vermediğini söyleyerek evden ayrıldığını kaydeden müşteki N.G., ifadesini şöyle sürdürdü:
“Akşam saatlerinde bir telefon geldi. Oğlumuzun yerde yattığını söylediler. Ben olayı görmedim. Oğlum onların kapısına dayandıysa neden polis çağırmamışlar? Ayrıca bıçaklanmasına rağmen neden sağlık ekiplerine haber vermemişler? Şikayetçiyim. Sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Benim 23 yaşındaki oğlum şu an toprak altında”.
MAHKEME GENÇ KIZI ŞAHİT OLARAK DİNLERİ
Mahkeme, uğruna cinayet işlenen 17 yaşındaki N.K.’yi de şahit olarak dinledi. Maktul ile kendi arzusuyla kaçtığını, evlenmelerine annesinin karşı çıktığını anlatan N.K., “Olay günü maktul evimize geldi. Anneme benimle görüşmek istediğini, aksi takdirde evi başımıza yıkacağını söyledi. Annem buna karşı çıktı. Bunu duyan anneannem eline bıçak alarak daire kapısına çıktı. 'Kızınızla ilişkiye girdiğim gibi sizinle de girerim’ diyerek bağırıyordu. Ardından anneannem bıçağı salladı. Maktul bir iki adım attıktan sonra yere düştü” dedi.
Mahkeme, duruşmaya şahit olarak çağrılmasına rağmen gelmeyen sanığın kızı F.Ö. ile birlikte bir kişinin daha zorla getirilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.
Güncelleme Tarihi: 10 Nisan 2014, 10:42
