Nilüfer Belediyesi, yazarları ünlü şairleri okurlarıyla buluşturmaya devam ediyor. Şiirleri bestelenen, 1975-200 yıllarını kapsayan Son Çeyrek Yüzyıl Şiir Antolojisi’ni derleyen ve şiirleri çok sayıda ödüle değer görülen Yılmaz Odabaşı, “Şairin Şiir Evreni” etkinliğinde okurlarıyla bir araya geldi. Nâzım Hikmet Kültürevi’ndeki Şiir Kütüphanesi’nde düzenlenen etkinlikte Odabaşı, hem şairlik serüvenini paylaştı hem de Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü tarafından katılımcılara armağan edilen “Her Ömür Kendi Gençliğinden Vurulur” kitabı üzerine söyleşi gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü Nahit Kayabaşı’nın yaptığı etkinlikte Yılmaz Odabaşı, merak edilen soruları da yanıtladı.
Keyifli geçen söyleşide şiirin, Odabaşı, şairin dizeleriyle okur arasında özel bir ilişki olduğunu ifade etti.
“Anlaşılmak için yazdım”
Şairliği birçok insanın, marjinalliğin ipotek alanı gibi algıladığını belirten Odabaşı, bunun aksine şiirin bir dervişlik işi olduğunu vurguladı. Odabaşı şöyle devam etti: “İki şiir yazan kokteyllere koştu. Şiiri kirleten bir yaşam pratiği ortaya koydular. Şiir bir dervişlik işidir. Ün için yazdılar. Şair, ünü reddetmesi gereken kişidir. Bir şair, öykünerek değil, özgünleşerek var olur. Ben, anlaşılmak için yazdım. Bizim derdimiz anlaşılmaktır. Çünkü hayata fırlatmak istediğimiz ünlemlerimiz var. Yaşam içinde hem bir itiraz hem varoluş hem de insanlaşma serüveniyse şiir, biz o serüveni önce kendi yaşam pratiğimizde yaşatmak zorundaydık.”
İmgesel özerklik vurgusunun önemine değinen Yılmaz Odabaşı, coşkunun, estetiğin ve imgenin, sözlüklerde kelimelerin anlamsız duran çıplaklığını giydiren önemli elbiseler olduğunu belirtti.
“Şiir, şairin dizeleriyle okur arasında özel ilişki”
Şairin işinin sahne olmadığını ifade eden Odabaşı, “Aktivistler, müzisyenler, tiyatrocular, aktörler sahneye yakışır ama şairin işi sahne değil. Okurla iletişim kurmanın hatrı olmasa, sahne sevdiğim söylenemez. Bu anlamda yorumcu olduğumu da düşünmüyorum. Bireysel bir üretim olan şiir, şairin dizeleriyle okur arasında özel bir ilişkidir. O dizeler, okurun yüreğine akabiliyorsa problem yoktur. Aslında biz, iyi şiir yazmak zorundayız ama iyi yorumcu olmak gibi yükümlülüğümüzün olmadığını düşünüyorum. Memleket yorumcudan geçilmiyor zaten” şeklinde konuştu.
“İnsanların acılarına ses oldum”
Şiirleriyle insanların acılarına ses olduğunu belirten Odabaşı, “12 Eylül benim kuşağımın rüyalarını boğdurdu. Acının ve yalnızlığın terbiyesinden geçtik. İnsan olmak vicdana dönüşmektir. Ben, şiirimi vicdana dönüştürmeye çabaladım. Bu yaralar, bir işe yaramalıydı. Ben de şiir yazdım. Bu dünyada insanların acılarına ses oldum” dedi.
“Her Ömür Kendi Gençliğinden Vurulur” kitabından kesitler de okuyan Yılmaz Odabaşı, “Şiir, insanın giderek irileşen yalnızlığına bir panzehir sayılıyor. Bir gereksinimi ancak nesnel karşılığı içeren yapıtlar karşılayabilir. Nesnel karşılık olgusu benim şiirimin omurgası sayılır. Senin şiirin hayatın kenarından geçmiyorsa, Türk Dil Kurumu yazım klavuzuna benzeyen ruhsuz sözcük yığınlarıyla sen nasıl bir avuntudasın. Şiir hayata dokunacaktır” ifadelerini kullandı.
Etkiliğin sonunda Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürü Şafak Pala, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey adına şair Yılmaz Odabaşı’na teşekkür etti.
Güncelleme Tarihi: 24 Ocak 2018, 21:35