Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (IKBY), 8 Haziran itibarıyla 25 Eylül’de referanduma gitme kararı aldı. Bu kararın dünya kamuoyuna açıklanmasından itibaren Türkiye olarak bunun çok yanlış bir karar olacağını defalarca ifade ettik. Bu yanlış karardan vazgeçmelerini defalarca telkin ettik. Bu karara uluslararası alanda hiçbir destek yok. Ayrıca Türkiye, Irak, İran komşu üç devlet de bu konuda doğabilecek, telafisi imkânsız sonuçların olacağını yine Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ne defaatle anlattık ancak şu ana kadar burada herhangi bir değişiklik yok. Aslında meselenin kaynağı olan Irak Merkezi Yönetimi ile Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi arasında anayasadan kaynaklanan hakların tam anlamıyla uygulanmadığı ve burada merkezi hükûmetin, bölgenin beklentilerine karşılık vermediği yönünde şikayet var. ‘Biz bu konuda da gerekli desteği, katkıyı yaparız, aranızdaki anlaşmazlığı da giderebiliriz’ diye teklif de götürdük. Fakat şu ana kadar beklediğimiz olumlu adımı görmedik.
Referandum kararı ve referandumun gerçekleşmesi, Türkiye’nin ulusal güvenlik meselesidir. Türkiye, ulusal güvenlik meselesi konusunda, uluslararası ulusal anlaşmalardan, ikili anlaşmalardan doğan haklarını kullanmakta kararlıdır, tereddüt göstermez. Nedir bu anlaşmalar? Lozan Anlaşması, Madde 3, Madde 16. 1926 Ankara Anlaşması, 1946 Türkiye ile Irak Arasında Dostluk, İyi Komşuluk Anlaşması ve 1983 Türkiye-Irak Sınır Güvenliği ve İş Birliği Anlaşması. Kısacası işin özü şudur: Gerek Suriye’de gerekse Irak’ta mevcut statülerde, bu devletlerin statülerinde değişikliğe gidecek herhangi bir girişim, anlaşmalardan doğan haklarımız çerçevesinde Türkiye’nin hiçbir zaman kabul etmeyeceği bir sonuçtur. Bunun gereği de yapılacaktır. İhtilaflı bölgelerin, Kerkük’ün meseleye dâhil edilmesi apayrı bir fecaat. Kerkük demografik yapısı oldubittilerle değiştirilmeye çalışılmış bir şehirdir. Orijinal nüfusuna göre Kerkük’ün yüzde 70’i Türkmen. Orada yapılabilecek bir referandum aslında yanlış kişilere sorularak yapılmış referandum olacaktır. Bu, tamamen hukuksuz bir durumdur. Adı üstünde ihtilaflı bölge. O bakımdan neresinden bakarsak bakalım, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin giriştiği bu maceradan, bu sevdadan vazgeçmesi gerekir.