Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Nevin Canbaz, devletin bu konuda eğitim çalışmaları ve kanuni düzenlemeleri yapması gerektiğini söyledi. Devletin kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa son vermek için her türlü eylemi açıkça kınaması gerektiğini kaydeden Canbaz, “Aile içi şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kampanyalar, ana baba eğitim programları başlatılmalıdır. Evde, sokakta, işyerinde yaşanan kadına yönelik şiddetin sorumluluklarının yargılanmasını ve caydırıcı yasal tedbirler alınmalıdır. Toplumun en savunmasız kesimi olan kadın ve çocukların yaşam hakkına yönelen suçlarda ceza indirimi uygulanmamasını istiyoruz” dedi.
Avukat Canbaz, yargılama sürecinde davaya müdahil olacaklarını, sanıkların en ağır cezaya çarptırılması için ellerinden geleni yapacaklarını sözlerine ekledi.
Bursa Barosu Başkanı Ekrem Demiröz ise, Özgecan’ın başına gelen hadisenin herkesin başına gelebileceğini ileri sürerek, “Bu, çok kirli ve insanlık bilincine aykırı bir zihniyetin ürünüdür. Kadını yok etmeyi kendine hak sayan bir zihniyetin ürünüdür. Buna karşı toplumsal olarak mücadele öngörüyoruz. Bu sadece polisiye tedbirler ve cezalarla çözülebilecek bir şey değildir. Öncelikle ailelere büyük görev düşüyor. Çocuklarına insanlaşmayı, kadına insan olarak bakmayı anlatmasıyla başlamalıdır. Cezai anlamda da, sadece Özgecan’a yapıldığı için değil, bundan sonra diğer kızlarımıza da yapılmaması için doğal olarak en ağır cezanın verilmesini istiyoruz” dedi.
Başkan Demiröz, idam tartışmalarıyla ilgili ise şunları söyledi.
“Acılarımız, öfkelerimiz, tepkilerimiz ne olursa olsun, idam cezasına biz karşıyız. Çünkü idam, telafisi mümkün olmayan, geri dönüşü olmayan bir cezadır. Ama toplumsal hayata bir daha katılmamak, yeniden onlarla bir arada yaşamamak şartıyla, ki bunun karşılığı müebbet cezadır, biz bunun yeterli bir ceza olduğunu düşünüyoruz. İdam savunulabilir bir ceza değil”. Güncelleme Tarihi: 16 Şubat 2015, 14:58
