Borç Para Vermenin Hikmeti

Kuran-ı Kerim'e göre bir kimseye karşılık beklemeden borç vermek,Cenabı Hakka borç vermektir.

Buna karzı hasen denir.

Hadisi Şerifte ; Sadaka vermek 10 misli sevaptır,borç vermek ise 18 misli sevaptır.Peygamber Efendimiz (S.A.V) Miraçta böyle görmüştür.Çünkü, borçlanan kimse büyük bir sıkıntı içindedir borçlanırken senetleşilir, şahitler huzurunda imzalanır, gün tayin edilmez, borçluda ne zaman eline para geçerse acele borcunu ödemelidir.Böyle yapmazsa din kardeşine zulm etmiş olur.

Borçlu ne yaptıysa ödeme güçlüğüne sahip olamadı diyelim o  zamanda alacaklı kimse alacağını hibe ederse Cenabı Hakk'a  borç vermiş olur.

İmkanı olduğu halde ödemeyen kimseler ise topluma en büyük yaparlar.

Bu anlamda da insanlar arasında güvensizlik algısı oluşur.

Peygamberimiz (S.A.V) dualarında borçtan Cenabı Hakka sığınırdı.

Borçlu olmak kişiyi üzüntü verir, sağlığını bozar, lüks yaşamak için borçlanmak caiz değildir.

Ancak savaşlar, depremler, felaketler gibi geçim şartları zorlaşırsa borçlanmak gerekli olabilir.

      Günümüz hastalıklarından biriside gerekli gereksiz alışveriş yapmak ve borçlanmaktır.

Bir darbı misal vardır.

Oğlan gelmiş ve babasına ''Baba 100kuruşa deve satılıyor,''diyor.

Babası ise ''iyi ama oğlum paramız yok''oğul ama ısrarla ''100kuruş ama der''.

Babası aynı cevabı verir.Gün geçer oğlan babasına 1000 kuruşa deve satılıyor der.

Babası da paramız var deveyi satın al gel der.

Sahabe arasında da o kadar güzel kardeşlik itimat ve güven vardı ki, kardeşinin evine gelir,evdeki kimse yoksa eğer, paranın yerini biliyordur alır, ihtiyacını karşıladıktan sonra yerine koyardı.

Hz. Ali'nin bir komşusu ona gelerek ondan borç para ister.Hz. Ali yazık bana ki senin durumunu bilmeliydim seni kapıma kadar yormamalıydım der ve özür diler.İhtiyacı olan parayı komşusuna verir.

      Bir gün bir yahudi Hz. Ebubekir'den borç ister.

O an yanında olmadığını söyler.

Sonrada başkasından zengin bir yahudiden para alıp adamın ihtiyacını karşıladı.

O borç ödeninceye kadar her gün alacaklıya sadaka sevabı yazılır.

      Mezhep imamımız Ebu Hanife Hz. zengindi.

İnsanlara yardım etmeyi severdi.

Öğrencilerinin iaşesini kendisi karşılardı.

Bir kimseye 12bin altını borç vermişti.

Adam uğraştı bir türlü borcunu ödeyemedi.

Durumu anlayan Ebu Hanife Hz. adamın yanına giderek mahçup olmamasını söyledikten sonra bu verdiğim altınları hibe ediyorum ve sadaka olarak bağışlıyorum buyurdu.

      İşte Cenab-ı Hakk'a borç vermişti.

Bu durum Kuran'da Karzı Hasen ''Güzel Borç''olarak geçmektedir.

      Selam ve dua ile

YORUM EKLE

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0