SP Bursa İl Başkanı Mehmet ATMACA: Borç Batağına Saplandık!

 SP Bursa İl Başkanı Mehmet Atmaca, toplumun süratle uçuruma sürüklendiğini iddia etti.

KÜLTÜREL YOZLAŞMA İÇİNDEYİZ!

Gazeteci Necmi ince tarafından hazırlanıp sunulan İnce Bakış programına konuk olan Saadet Partisi (SP) Bursa İl Başkanı Mehmet Atmaca, Türkiye'de kültürel bir yozlaşmanın önünün açıldığını ileri sürdü. 
ÇAY TV'de Gazeteci Necmi İnce tarafından yayınlanan İnce Bakış programına konuk olan Saadet Partisi Bursa il Başkanı Mehmet Atmaca gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Dokunulmazlıkların kaldırılmasından Başkanlık Sistemine, terör olaylarından toplumdaki yozlaşmaya kadar birçok konuda görüşlerini bildiren SP İl Başkanı Atmaca, özellikle yerel yönetimlerin yanlış uygulamalarına dem vurdu. 
Necmi İnce: Dokunulmazlıkların kaldırılması hakkında neler söyleyeceksiniz?
Mehmet Atmaca: Öncelikle son 9 aydır her gün şehit haberleriyle uyanmaktan dolayı duyduğumu üzüntüyü ifade etmek istiyorum. Yaşananlar önemlidir şehit olduktan sonra gerisi teferruattır. Mesele bir an bu şehitlerin her gün meydana gelişini engellemek en önemli sorunumuz budur. Dokunulmazlık konusu dünyada bütün ülkelerde bütün siyasi sistemlerde uygulanan bir metodudur. Bunun temel gayesi halkı temsil eden insanların faaliyet ve etki alanlarını artırmaktır veya hizmetlerini engelleyecek oluşumları ortadan kaldırmaktır. Ama halkımızla dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet derken neye evet dediğini iyi bilmek durumundadır. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet ama bunun kapsamı nedir neyi kapsıyor biz bunu bilmiyoruz. Eğer tamamen dokunulmazlıklar kaldırılmış olsa ve milletvekilleri sıradan bir vatandaş statüsünde gibi değerlendirilse hepsi kalkarsa hiç birinin hiçbir hizmet verme imkanı kalmaz. Neden savcı ufacık bir hareketi için iddianame hazırlar ve onu engelleyebilir. Biz bu anlamda kürsü dokunulmazlığını esas ele alırız ama suç dokunulmazlıklarla örtülemez.   Suçlar kamu suçudur bu suçlara bulaşanlar dokunulmazlık zırhına saklanmamalıdır. Bu şekil uygulanmalıdır. 

N.İ.: Dokunulmazlıkların kalkmasının ne gibi getirileri olacak?

M.A.:
Tabi ki önemli bir konu. Ama işin özüne kimse inmiyor. İşin özü yine dokunulmazlıklar devam ediyor yine bugün Ak partinin milletvekillerinin yapmış oldukları yolsuzluklarla ilgili hiç soruşturma başlatamaz. Hırsızlıklarla ilgili hiç kimse bir suç duyurusunda bulunamaz yani bizim esas meselemiz bunlar hani tabii ki değerleri vatan bütünlüğüne terör örgütüne yardım konusunda zaten dokunulmazlık zorunluluğu yoktur. O yüzden bu işi çok fazla sulandırıldığını halkın kafasının karıştırıldığını ve bilmeden taraf edindiğini düşünüyoruz. Ama yinede hiç çıkmamasındansa bu çıkan kanunda bir kısım bugüne kadar suç işlemiş milletvekillerinin kaldırılmasına katkı sağlayacaksa biz taktirle karşılıyoruz ve umuyoruz ki bundan sonraki süreçlerde bu dokunulmazlık devam eder ve 21 mayısla sınırlandırılmaz diye umut ediyorum.  Terör örgütüyle iş birliğine girenler hırsızlık edenler bunların mutlaka ebediyen dokunulmazlıktan muaf olmaları lazım.

N.İ: Peki gelinen noktada çözüm süreci ve sonrasında yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?

M.A:
Ben konuya biraz farklı bir bakış getirmek istiyorum. Halkımız zaten terörle ilgili her gün bir sürü şeyler dinliyor. Ama biz farklı bir bakış belki anlamayı kolaylaştırmayı fayda sağlar. Bir kere biz terör kökenine farklı bakıyoruz terör bir Kürt meselesi değildir. Siz güneydoğudaki bütün PKK’lıları öldürseniz dahi terör asla bitmez çünkü terörün kaynağı batıdır ve Siyonistlerdir. Yoksa Kürt halkının oluşturduğu bir oluşum değildir. Öyle gösteriliyor ama asla böyle değildir. Siz Avrupa birliği ile siz Amerika ve İsrail ile dostluğunuzu devam ettirdiğiniz sürece terörle asla mücadele edemezsiniz. Genel Başkanımızın ifadesiyle incirliyi kapatmadan terör bitmez. Kimse kimseyi aldatmasın biz bunları yılladır biliyoruz ve değişen hiç bir şey yok. Cumhurbaşkanımızın zaman zaman Başbakanlarımızın Amerika ile ilgili bir kısım olumsuz söylemlerini dikkate almayınız hala o bizim müttefikimizdir. Hala müttefik ortağımızdır ve hala dış politikalarımız yüzde yüz Amerika’nın emri ve direktiflerine bağlıdır. Maalesef son bir haftada yaşadığımız ve şahit olduğumuz bize sürpriz gelmeyen ama halkın birçoğuna sürpriz gelen Amerika askerlerinin PYD kıyafetleri ile IŞİDE karşı savaşması bakın bunların hepsi birer oyundur. PYD’de, PKK’da aynı güç tarafından kurulmuş örgütlerdir. Sonuç ne oluyor. Tek bir tane sonuç var. Müslümanlar ölüyor o onu demiş o bunu yapmış. Bunların hepsi hikaye sonuç Müslümanlar ölüyor, sonuç İslam ülkeleri parçalanıyor, sonuç İslam coğrafyasında kaos, kavga eziyet ve zulüm var. Bu yapılan hareketlerin hiçbirinin buna katkısı yoktur. Bugün Dünyayı kullanan ülkeler üstü, devletler üstü Siyonist dediğimiz bir güç var. Hatta çok büyük iddialara göre 1. ve 2. Dünya savaşını çıkaranlarda onlardır. Bugün iki kuleleri onların yaptığı artık herkes tarafından biliniyor ve kabul ediliyor. Bütün bu yapıyı görmeden yani dünyayı idare eden bu gücü görmeden yok Amerika, yok Avrupa, yok İran bunların hepsi hikaye bunlar Siyonistlerdir, siyonistlerin amacı büyük İsrail devletini kurmak Amerika’yı da kullanıyor, Avrupa'yı da kullanıyor, İngiltere'yi de kullanıyor. Bizim görüşümüz budur. 

N.İ: Yapılan operasyonlarla ilgili olarak halkında büyük bir desteğini görüyoruz. MHP liderinin de taş üstünden taş kalmasın! yönünde açıklaması vardı. Siz neler söyleyeceksiniz?

M.A:
Öncelikle bu sürece nasıl gelindiğini mutlaka konuşmak lazım yani bunu konuşmamak yanlıştır. Çünkü biz bu konuları hükümeti ve bugünün Cumhurbaşkanını defalarca uyardık Saadet Partisi olarak. PKK ve KCK güneydoğuda bu hazırlıkları gizli yapmadı herkesin gözü önünde yaptı. PKK mahkemeler kurdu, PKK makbuzla vergi topladı, PKK güvenlik kontrolü yaptı yolları kesti ve kimlik kontrolü yaptı bunu yaşayanlardan biride benim Silopi ve Mardin arasında seyahat ederken PKK durdurup kimlik kontrolü yapmıştı. Bizi asker önce uyardı önümüzü kesti Silopi çıkışında ilerde PKK’lılar önünüzü kestiler yani kimlik kontrolü oluyor bu endişe etmeyin sorduğu sorulara cevap verin geçin. Gittik durdurdular kimlik gösterdik nerden geliyorsunuz nereye gidiyorsunuz cevap verdik ve geçtik. Yani bu çözüm süreci hiç kimse şunu zannetmesin hükümetin bir programı değildir. Yine bahsettiğimiz Siyonist güçlerin organize ettiği bir projedir. Proje büyük Ortadoğu projesi , çözüm süreci hepsi büyük İsrail'e hazırlıktır. Şimdi bunlar yapıldı. Türkiye de ki maşalarıyla uğraşıyor evet bence de bütün teröristler temizlensin ama bir yönden de dağa çıkış engellensin bugün hala dağa çıkışlar var. Bu gidenler bizim vatandaşlarımız bizim insanımız bakın oyunun senaryosunu kuranlar başkaları ama ölenler bizden o yüzden bunun bir çözüm olacağını asla inanmıyoruz. 

N.İ:son günlerin en çok konuşulan konularından biri de Başkanlık Sistemi... Siz SP olarak Başkanlık Sistemine bakışınız nasıl?

M.A:
Biz başkanlık sistemine özünde karşı değiliz,bizim karşı olduğumuz şey bir tarım kargaşası var, bugün ifade edilen başkanlık sistemi ile ne olduğuyla ilgili net bilgiler yok, sızan bir kısım bilgilerde bizi rahatsız ediyor.Türkiye'de Türk tipi başkanlık sistemi olarak ifade edildi bu hükümet  ve Cumhurbaşkanımız tarafından yapılan tariflerde tamamen bir diktatörlük tarifi vardır.Yani Cumhurbaşkanımız meclisi feshetme yetkisine sahip olacak, ama meclis Cumhurbaşkanını feshedemeyecek, yani bunun anlamı tek güç demektir.Yanlış yapma ihtimali olmayan biriymiş gibi kabul ediliyor,peki yanlış yapması durumunda nasıl müdahale yapılıyor, Cumhurbaşkanına müdahale yapılmıyor. Şuan ki parlamenter sistemde en büyük güç millet meclisidir. Çünkü millet meclisi anayasa değişikli yapma hakkına sahiptir, anayasayı değiştirdiği an Cumhurbaşkanının yetkilerini sınırlandırabilir.İşte bu yüzden elinden alınıyor. biz olayın bu yönüne karşıyız, ikinci olayı da bugün ki parlamenter sistem, Ak parti ve sayın Cumhurbaşkanının hangi hizmetini yapmasına engel oldu ki, başkanlık sistemi ile bunu rahat bir halde bunu yapabilecek hale gelecek . Biz bunun anlatılmasına arzu ediyoruz. Halkımızın buna biraz destek vermesini anlayamıyorum.Yani Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sevebilirsiniz, taraftarı olabilirisiniz ama onunda size saygı duyarak atmış olduğu  adımlarla ilgili yine açıklama yapmasını istemeniz lazım,istenmiyor işte Recep Tayyip Erdoğan ne derse doğru deniliyor. Bu ne demokratik anlayışa sığar, ne çağdaş insan profiline uyar, ne bilime uyar, ne inancımıza uyar biz sadece dediğimden şüphe etmediğimiz bir kavram vardır, peygamberliktir.Peygamber efendimiz ne derse o doğru olur,bir tek biz peygamberlere atfettik. Halifelerin hiçbiri böyle değildir,o sıraya giremez şimdi buna nerden geldik bizde tek adamın inisiyatifine bakılmış bir ülke olmaktan korkuyoruz. Türkiye çok büyük bir devlettir,tarihiyle,geçmişiyle .vizyonuyla, misyonuyla, potansiyeliyle ve stratejik konumu ile dünyanın en önemli ülkesidir. Tek insan anlayışına kabiliyetine ve yetkilerine sınırlandırılacak bir ülke olmadığını düşünüyorum. Bu bizi korkutuyor.

N.İ:  Şimdi söz konusu Erdoğan diye karşı çıkanların olduğunu görüyoruz. Önemli olan sistem değişikliği değil midir? Yani Erdoğan bugün var yarın bir başkası mesela Sayın Kamalak ya da Bahçe veya Kılıçdaroğlu'da bu görevlere gelebilir... 

M.A:
Kesinlikle biz kişilere asla endekslemiyoruz. Başta kim olursa olsun bunu Mustafa Kamalak bile oraya getirse bu sistem yanlıştır. Başkanlığın tarifini edersek yani biz bugün Amerika’daki başkanlık sistemi çok daha iyidir. Bugün başkan eyalet üzerine karar alamıyor. Bugün senatonun yetkisi başkandan fazladır. Biz tek adamın çok yetkililiğine karşıyız. Yani büyük yetkiler bir kısım guruplara verilmek zorundadır. İlhan Aliyev'e özel ömür boyu başkan olma yetkisi veriliyor. Bu ne demokrasidir ne haktır ne adalet seçimde her şey değil neden çünkü bu güçler o kadar aşırı güçler olduğu vakit seçimleri istediği gibi etkileyebiliyorlar. Bugün kim izah edebilir 7 Haziran seçimleriyle 1 Kasım seçimleri arasında bu kadar ne değişti de Ak partinin oyu 10 puan arttı. Bu tamamen profesyonel toplum tarafından insanların yönlendirişleriyle elde edilen sonuçlardır. Buda güce ve ekonomiye bağlıdır. Gücü ve ekonomiyi elinize aldınız artık aşağıya indirmek çok zor. Bizim şahsıyla da derdimiz olmaz Allah uzun ömür verisin. Ama bir insan bu denli yetkilendirilmesi olmaz.

N.İ: Bursa özeline gelecek olursak, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe'nin icraatlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kentin başlıca sorunları nelerdir?

M.A:
Tabi bunlar yaşanan süreçle hükümetle yerel belediyelerin çoğunun aynı partiden olması bir kısım sorunlar doğuruyor. Biz genel politikalarına veya vizyonlarına karşıyız hangi anlamda bugün Bursa Büyükşehir Belediyesi borçlu bir belediye ciddi borçları var. Her yıl zannediyorum milyonlarca dolar faiz ödüyor şu anda rakamlar tam aklımda değil ama bunlar internetten ulaşılabilir. Bu şekilde borcu olan bir belediyenin Bursa’nın ulaşımına çözüm getirmeyecek sadece Büyükşehir Belediye Başkanı çocukluk hayaline gerçekleştirmesi adı altında milyonlarca para harcanarak bu yapılan İpekböceği projesini çok yanlış buluyoruz. Bunu dile getirmeye çalıştık ama maalesef hiç kimseye etkili olamadık. Şu an bu hafif raylı sistem daha evvelinden yapılışında tekniğine çok karşı çıktık. Benim uzmanlık alanımdır. Şehri boydan boya ikiye bölünmüştür. Nüfusun rahat ulaşabileceği yerlerden uzakta olmuştur duraklar, durakların büyüklüğü oradaki nüfusu taşıyabilecek büyüklükten daha küçük. Birde güney ve doğu istikametinde şehir tekrar ikiye bölünüyor. Üstelik taşıyabildiği yolcu sayısı bakımından son derece yetersiz yani ulaşıma hiçbir rahatlık getirmeyeceği ben öngörüyorum. Buna rağmen bu işin yapılıyor olması hem ekonomik acıdan belediyemize getireceği ek yükten dolayı hem şehri fiziken ikiye bölecek olmasından dolayı son derece yanlış diyoruz. 

N.İ.: Yapılan başka yatırımlarda var. Mesela stadyum, belediye binası vs...

M.A.:
Bugün biz Bursa stadyumunu konuştuk. Bursasporlular  belki de haklı olmuştur ama biz Bursaspor’u severiz o başka bir şeydir. Ama yılda 10 milyon faiz ödeyen bir belediyenin 500 milyon liraya stadyum yapmasını doğru bulmuyorum. Ülkemiz geneline de aynı şey toplamda milyarlarca dolar para harcanarak yapılan stadyumların biz ülkemiz için lüks zaten buluyoruz. Bize şey deniyor gündeme gelmişken siz yollara karşısınız hayır efendim hiç birine karşı değiliz. Bunlar hayatın konforunu artıran şeylerdir. Bir insan kendi konforunu artırır zenginleşmeye başladığı zaman bir zenginleşmeden konforumuzun artırılmasına karşıyız. Çünkü bunun bedelini gene biz ödeyeceğiz ve çok ağır şekilde ödeyeceğiz. Bugün Osmangazi köprüsü açılıyor İzmir –İstanbul otobanı oluyor muhteşem bir şey çok büyük bir konfor üstelik diyor ki vatandaşlarımız devlet bir kuruş ödemiyor. Çok değerli vatandaşlarım bunun bedelini bu millet ödemeyecek mi? Siz bedavamı o yolda seyahat edeceksiniz 120 lira köprüden tek geçiş parası ödenecek bunu kim ödüyor sen, ben devlet sen-beniz zaten biz zenginleşirsek devlette zenginleşir bunu anlatamıyoruz ve burası toplam 25 yıllığına yap işlet ile verildi ve bu rakamlarla devletin taahhüdüyle 5 yılda kendini amorti edecek. Sonraki 20 yılda ödeyeceğimiz para kime gidecek. Emin olunki onu yapan müteahhit de gitmeyecek ya onun finansmanını sağlayan dış finans kuruluşlarına gidecek.  Yani demek istediğim olay şu biz zenginleşmeden kazandığımız konforun bedelini maalesef çok daha ağır ödeyeceğiz bu halk ödeyecek hükümetler değil biz burada uyarı görevimizi yapamaya çalışıyoruz.

N.İ: Büyükşehir Belediyesi şehit haberlerinin yoğun bir şekilde geldiği dönemde 55. Uluslararası Bursa Festivali'ni  gerçekleştirdi. Şarkılar, danslar ve niceleri... bu süreçte bu organizasyonu doğru buluyor musunuz?

M.A:
Bir kere yaşanmakta olan kültürel yozlaşmayı artık herkes görüyor, bu yaşananlar bizim kültürümüze ait şeyler değil, bizim İnancımıza ve kültürümüze, tarihimize uygun şeyler değil ama bugün en büyük savaş paralel ile yapıldığı iddia ediliyor .Paralel yapının en büyük projesi dinler arası  diyalogdur, dinler arası diyalogda temel gayesi İslam anlayışını değiştirmektir. Onunla paralel hükümetin  kurduğu bir proje vardı, neydi medeniyetler buluşmasıydı, o projenin de  temel amacı kültürel değerlerimizi yıpratmak ve değiştirmekti o proje hala devam ediyor. Ondan sonra onun kapsamı içerisinde  devlet bakanlığına Numan Kurtulmuş bey getirildi.Siz manevi kültürel değerlere sahip çıkmazsanız, yozlaşmayı engelleyemezsiniz neden yaşadığımız çağdaş dünyada Televizyonlar ve sosyal medya aracılığıyla gençlerimizin kültürü değişiyor bunun farkında değiliz. Hükümetin,devlet yetkililerinin  bu kültürel yozlaşmayla ilgili acil önlem alma mecburiyeti vardır. 

N.İ.: Parti içi çalışmalarınız nasıl gidiyor?

M.A.:
Bursa teşkilatı olarak son 2-3 yılda yaşanan 3 seçim olmasına rağmen Bursa en iyi çalışan teşkilat olduk Allaha şükür, Kapı kapı gezdik, bayrak astık,hep koştuk ama maddi gücü nispetinde, onlar tamamlandı Allaha şükürler olsun hemen seçimler sonrasında iç yapılanmaya önem verdik, teşkilatlanmaya önem verdik, bu kapsamda 6 ilçemizde kongremizi  tamamlamış olduk.Gürsu,Orhangazi  ve Harmancık ilçelerimizde başkanlarda değişiklik oldu.Kongresi yapılması gereken tek bir Mustafa Kemalpaşa ilçemiz kaldı. Ramazan münasebeti dolayısıyla, Ramazandan sonra  yapacağız.Şuan da yoğun bir şekilde teşkilatlanma ve Teşkilat mensuplarımızın eğitim faaliyetlerini  yoğun bir şekilde devam etmektedir.Ramazan programımızı tamamlamış olduk, Ramazan boyunca teşkilatımızla halkla birlikte iftar sofralarında olacağız.Biz Allah rızası için bu vatanı,milleti sevdiğimiz için gece gündüz çalışmaya son sürat devam edeceğiz.  

banner103

google.com, pub-5727224107962425, DIRECT, f08c47fec0942fa0