Halkın önüne çıkıyorsunuz.
‘AK partililere AK Parti propagandası yapmak’ gibi seçim çalışması çok basit bir çalışma olur.
Bu süre içinde kızgın ve kırgın olan bir yapı var onları gözlemlemek, onlarla hasbi hal etmek lazım.
Ortada olan ve şu an oyunu kullanmada belirsiz olan kararsızları görmek lazım.
Ama bugün sahaya inen arkadaşlar ne kadar marifetliler o bilinmiyor.
Hiç kimse adayları tanımıyor. Aslında AK parti kendi içinde ittifak kurması lazım.
Yılda bir kez iftar yemeğinde hatırlanmış bir sürü mahalle temsilcileri, köy temsilcileri, eski il ilçe yönetim kurulu üyeleri, belediye meclis üyeleri, eski il genel meclis üyeleri var.
Yine yılda bir kez iftar yemeğinde hatırlanmış binlerce insanımız var kendi yapı içerisinde görev almış olanlar. Önce bu arkadaşlarımızı hareketlendirmek gerekiyor.
Bu da çağırıp hadi aslansınız kaplansınız diyerekle olmuyor.
Önce özgüveni yeniden sağlamanız, aşılamanız gerekiyor.
Kişi bir yeri temsil ediyorum demekle o yeri temsil ediyor olmaz.
Mesela dört aday var İnegöl den. Dördünün de ne kadar karşılığı var onu görmek lazım.
Sen temsil ediyorum diyebilirsin ama o seni temsilci olarak görmüyor.
Biri derse ki ben Artvinliyim ama Artvinliler temsilci olarak seni görmüyor.
Erzurumluyum derse Erzurumlu seni ne katar temsilci olarak görüyor.
Muşluyum diyene Muşlular seni ne kadar kendilerinden görüyor?
İşte sorun burada yatıyor. Yani kişinin ben şuralıyım demesi hem oralı olmuyor, olsa bile temsil ediyor olmuyor.
Mesela Emine Yavuz Gözgeç batı Trakyalı olduğunu her daim söyler. Şimdi de ben Bulgaristan göçmeniyim diyormuş. Böyle demesiyle Bulgaristan göçmeni mi oluyor? Olsa bile Bulgaristan göçmenleri onu temsilci olarak görüyor mu?
İşte aslolan budur.
Bununla beraber Temsilde liyakat esası önemli olduğu için her seçim de şuralı olduğunu söylemesi kişinin bu özellikten çok uzak olduğunu gösterir. Öyle bir hayal kırıklığı sonucunda kızacağımız kişileri vazgeçtik başımızı ellerimiz arasına alıp eyvah dememek için neler yapmalıyızın arayışı içine girmek lazım.
Sonuç çıktığında eyvah, keşke dememek için bu seçimde en azami ne yapılması gerekiyorsa adaylar onu yapmalıdır.
İstenmeyen sonuç çıkarsa erken seçim olur deniliyor. Hangi erken hangi seçim?
Bunun için Reis parlamentoyu fesih etmesi gerekir dahası kendini de fesih etmesi gerekir.
Bu riske kimse girmez. Kimse kusura bakmasın yeni bir seçim umuduna bağlayarak kimse hülyalarda gezmeye kalkmasın. Şu an ne yapılacaksa o. Tamam liste memnuniyetsizliği var.
En azından bu 25 günde düzgün bir seçim çalışması yapmanın derdine düşülmelidir.
Hatalı olduğunu hisseden kişi daha fazla performans göstermelidir. En azından partiyi düşünmeseler bile kendi açıkların kapatılması adına…
Sadece bir kaç adaydan biri kim varsa, mesela liyakat sahibi adaylardan Mustafa Esgin, Bulgaristan göçmenlerine diyalog kurabilir onların gönlünü alabilir. Refik Özen, Arnavutların dışında değer yargıları benzer olan kesimlere yönelik çalışma yapabilir. Ahmet Kılıç, Trabzonlu olabilir ama Artvinlilere yönelik çalışma yapabilir. Diğerleri elinden gelen arayışları en üst düzey performansı ortaya koymalıdırlar.
Yoksa parti marşıyla gelişi güzel tokalaşmalarla geyik muhabbetiyle kimseye dokunulmazsınız. Dokunsanız bile puan getirici sonuç elde edemezsiniz. En azından aklı başıyla hareket edilse belki toparlanma süreci hızlandırılabilir. Önceki dönem eski yöneticileri sahaya davet edin. Onlarla beraber mahallelere girin. Tabiri caizse şu an mevcut ki ilçe başkanlarının kendilerinden haberi yok. Ne mahalle ne köy ne mevki sokak vs. Mevcut ilçe başkanları kendi ilçelerini ne kadar biliyor. Hiç biri hemen hemen kendi sorumluluk alanlarını tanımıyor. Eskilerle dolaşıp onların yol göstermesiyle sonuç alacak çalışma ve yöntemlere gidilmelidir. Başka çare yok. Bugün birileri sırtına davayı almışsa ne zaman sırtından düşüreceği anı seyredemeyiz.
Yapılan tüm yanlışlıkları rağmen eskilerin bu süreçte yeniden o yüke omuz vermeleri elzemdir.
Kenarından bir şekilde bu sürece destek verip bu geçit aşılmalıdır. Şu an önümüzde ağırlığı kaldıramayacak tehlikeli bir geçit ve geçidin üzerinde enkaz haline gelen bir köprüden geçme çabası var.
Her hangi bir kaza belaya uğramadan bu seçim köprüsünü en az hasarla karşıya geçmenin yollarını aramalıyız. Yoksa köprüden düşünce tutunacak hiçbir dal bulamayız. Herkes kendi sorumluluğunu en iyi şekilde yerine getirmeli, gelişi güzel değil planlı şekilde sahaya inilmelidir. Adayları olmayan bölgelere ulaşılıp o insanlara ben sizin adayınızım diyebilmelidir.
Bunu derken de içten ve samimi kucaklayıcı değerler sergilemelidir. Köprüyü geçene kadar değil. Zira bu davanın yegane sahipleri bu halktır ve halka layık olduğu değer verilmelidir.
Taşıyamayanları seyrederek davayı nasıl düşürecekler diye bakamayız. Düşürsünler de rezil olsunlar mantığıyla bakamayız. Hz. Ömer’e gelen iki anne bu çocuk benim iddiasında bulunan kıssada olduğu gibi. Hz. Ömer, “O halde bu çocuğu ortada ikiye böleyim yarısı senin yarısı diğerinin olsun” der. Gerçek anne tüyüne zarar gelmesini esirgediği çocuğu için tamam ben vazgeçtim yeter ki zarar gelmesin çocuk onun der. Hz. Ömer göz yaşartan anne şefkati karşısında çocuğu gerçek annesine teslim eder. Şimdi Bu davanın gerçek sahipleri kenara itilmişlerdir. Ama da kenarda durup birilerinin rezil olması adına davanın tökezlenmesini bekleyemez. Söz konusu birileri değil davadır. Herkes üzerine düşeni yapmak zorundadır. Bunu yaparken de hataları telafi etmek, yanlışların farkına varmak için öz eleştiri canlı tutulmalıdır.
Şimdi gelin o can alıcı özeleştiriyi yapalım. Eğer eksiklerini görmezden gelenler köprüde bastığı yerin çürük olduğunu anlamazsa aşağı uçar. Şimdi siz İnegöl’den ikinci bölgeden üç aday gösterirsen hatta Sadettin Cangül’ün de İnegöl kökenli olduğu düşünülürse bir ilçeye dört adayı tahsis edersen sen temsilde adaletten, liyakattan bahsedemezsin.
Vekillerle toplum arasındaki ciddi açılımları kendi elinizle tesis edemezsiniz. Bunun telafi edilemez sonuçları ortaya çıkaracağı göz önünde alınmalıydı. Yani dört İnegöllü, bir İznikli, bir Artvinli deniliyor ama o da doğma büyüme Gemlikli. Dedesinin 1864 te Bursa’ya geldiği söyleniyor. Bir Trabzonlu var o da doğma büyüme Bursalı. Kaç vekil çıkacak analizini yapmayacağım ama bu dönem AK Parti’nin geçtiğimiz dönem deki oy karşılığı 12 olduğunu kabul edelim. 11 artı 1, toplam 12’yle geçtiğimiz dönem oy karşılığını tekabül eder.
Yapılan bunca yanlışlar olmasına rağmen Recep Tayyip Erdoğan’ın hatırına birileri vekil olacaktır. Ama doğrusu bu listelerdeki yanlışlar Erdoğan’ın kandırıldığına işaret ediyor. Her ne kadar Reis ben yaptım dese de bu listelerin REİS’le uzaktan yakından alakası yok. Çok önemli bilgileri bu süreçte paylaşmayacağım. Bir Suriyeli skandalı çıktı ortaya. Adam nelerle meşgul olduğu yazılıp çizildi. REİS’in hiçbir şeyden haberi yok. “Öte yandan ortalama 150 bin civarında Çerkez, Ahıskalılarla birlikte Bursa ve çevresinde 230 bine yakın nüfusun yaşadığı düşünülürse zerre karşılığı olmadığı gibi oy kaçıracak bir Suriyeliyi aday gösterenler Çerkez ve Ahıskalılara 3 kontenjan vermeliydi.” Birileri boş tribünlere ahkam kesmesin. Bana neden yazıyorsun diyorlar. Bunu diyenler yanlışı yapanlara dönüp “Ya sen kimsin bu yanlışı neden yapıyorsun” diye önce hesap sormalıdırlar. Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in mısralarıyla “Kurt yapmaz bu taksimi kuzulara şah olsa…”
Yazacak çok şey var. Artvinlileri, Kürtleri, Dağlıları, Bulgar Göçmenleri, Karadeniz, Rize, Ordu, Samsun, Trabzonluları kaybetmeyin. Şu hale bakın ki Trakyalı Çavuşoğlu varken Emine Yavuz Gözgeç’i dörde yazıyorsun, ne getirisi varsa.
Zorla istifa ettirildiği söylenerek aday yapılan Gülten Kapıcıoğlu’nu altı ya yazıyorsun.
Bunun adalet neresinde?
Sayın Gözgeç’in ne karşılığı neydi?
Bu akıl işi mi? Dört tane İnegöl den aday yazıyorsun ama 11 ilçenin sekiz tanesinde adayın yok. Nasıl olacak bu iş?
“Şu listelerde bir tane kurucu aday yok.” Bu kadar mı kurucuları saf gördünüz. Yazıklar olsun. REİS’e büyük yanlışlar yaptıranlar var. REİS’e büyük kötülük yapanlar var.
Tüm bu art niyetlilere rağmen biz partimize ve REİS’imize sahip çıkacağız.
Onun gölgesinde kimler vekil olacaksa olsun. Sırça köşklerde hayat sürsünler. Hazmedilmeyen bu davranışı hazmedip bağrına taş basıp bu millet yine davasına sahip çıkacaktır.
Ama artık DERS alınsın alınsın alınsın artık.
Bu kadar yanlış bir noktadan sonra baş edilemez duruma ulaşır.
Su yolunu değiştimi önünde geleni kenara atar.
Yazık.
Her şeye rağmen dışarıdan, içerden tüm komplolara rağmen “BİZ BİZ BİZ, FATİHLERİN NESLİYİZ” diyerekten REİS’imize’, davamıza ve Türkiye Cumhuriyetimize vatan bayrak aşkıyla yanan toplum olarak son ana kadar sahip çıkacağız.
Pireye kızıp yorganı yakanlardan olmayacağız.
Allah Ülkemizi ve devletimizi bahtiyar kalsın, Büyük zaferleri nail eylesin.
Amin.