KOCAELİ (AA) - METİN GİRGİN - Sosyal Medya ve Bilgi Teknolojileri Strateji Derneği Başkanı Abdullah Çiftçi, gündemde olan sosyal medya düzenlemesine ilişkin, bu konuya Avrupa Birliği (AB) standartları çerçevesinde çözüm getirilmesi önerisinde bulundu.
Çiftçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de sosyal medyanın etkin ve yasal zeminde kullanılabilmesi için güçlü bir hukuki altyapının oluşturulması gerektiğini söyledi.
Özellikle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde dünyada sosyal medya kullanımının arttığını belirten Çiftçi, buna bağlı nefret ve şiddet içerikli paylaşımların da çoğaldığına dikkati çekti.
Ulus devletlerin, sosyal medyanın gücünü ve toplum üzerindeki etkisini önceleri anlayamadığını vurgulayan Çiftçi, "Bu nedenle dünyanın her tarafında özgürlük olarak sunulan, sosyal medya kaynaklı kitle eylemleri çıktı, propagandalar yapıldı. DEAŞ'ın sosyal medyada örgütlenip eleman toplamaya başladığı istihbarat raporlarına yansıyınca eski ABD Başkanı Obama, sosyal medya şirketlerini topladı ve bunun önlenmesi gerektiğini ifade etti ancak şirketler, devletlerin yasalarını tanımadığını açıkça söylüyor." diye konuştu.
Çiftçi, sosyal medya üzerinden suç işleyenlerin kimlik bilgilerine ulaşılamadığını, içeriğin kaldırılmadığını ve şahsın kim olduğu belli olmadığı için cezalandırılamadığını anlattı.
-"Şirketler yayınladıkları içerikten sorumludur"
Tüm sosyal medya şirketlerinin yayınlarından sorumlu olduğuna işaret eden Çiftçi, ABD Başkanı Donald Trump'ın konuyla ilgili kararname imzaladığını, AB'nin de yeni bir karar çıkardığını dile getirerek, "Sosyal medya şirketleri yayınladıkları suç içeren bir paylaşımı silmekle kalmayacak, aynı zamanda emniyete bildirecek, IP numarasını da verecek." dedi.
Çiftçi, sosyal medyada birçok itibar suikasti, baskı ve şantaj gördüklerini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Sosyal medyada Türk insanı üzerinden Suriye endeksli, Akdeniz endeksli, PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin kaos çıkarmak, psikolojiyi bozmak, algıyı değiştirmek için yapmış olduğu çok ciddi propaganda faaliyetleri var fakat bunların kim olduğunu sosyal medya şirketleri vermiyor. Bunu da suç olarak kabul etmiyor. İyi tamam da önemli olan bu ülkenin hukukunun ne dediği.
Yapılması gereken dört şey var; birincisi AB'ye verilen 'unutulma hakkının' bize de verilmesi lazım. İkincisi, verilerin Türkiye içinde tutulması lazım. Bizim vatandaşlarımızın verilerinin asla dışarıya gitmemesi lazım. Üçüncüsü, reklam açısından ve hukuki açıdan sosyal medya platformları, Türkiye'de mutlaka bir temsilcilik açmak mecburiyetinde. Dördüncüsü de devletimiz bu noktada hızlı adım atarak sadece bugünü değil, geleceği de düşünerek özel mahkemeler oluşturmalı. Uluslararası hukuku bilen özel avukatlarla çalışılarak, bu olaya AB standartları çerçevesinde bir çözüm getirilmesi gerekir."
- "Yerli ve milli içerik üretilmeli"
"Sosyal medyada önemli olan yerli ve milli içerik." diyen Çiftçi, "Bir genci sosyal medyaya bağlamak önemli değil, önemli olan onu internete bağladıktan sonra, ona milli değerlerimize özel içerik sunabilmektir. Sosyal medyanın en önemli konularından biri yerli ve milli içerik üretebilmektir." ifadesini kullandı.
Birey psikolojisi üzerinde sosyal medyanın ciddi etkisi olduğuna vurgu yapan Çiftçi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sosyal medyada kutuplaşmanın ana nedenlerinden birinin stres olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda sosyal medya üzerinde her ülkede operasyon yapan istihbarat faaliyetleri de var. O ülkede menfaatleri olan, ülkeye yönelik hedefleri ve projeleri olanlar var. ABD'de yapılan bir araştırmaya göre salgın döneminde 200 milyon tweet paylaşılmış, bunun yüzde 45'i belli bir merkezden atılmış. Amerika'daki kutuplaşmayı artırmaya yönelik yapılmış."
Sosyal medyada küfür ve hakaret özgürlüğü olmadığının altını çizen Çiftçi, "Nasıl olsa yakalanmıyorum, demek insanların içindeki kötülüğün ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu sebeple sosyal medyanın disiplin altına alınması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Çiftçi, sosyal medyada kutuplaşmanın artmasının bir ülke için risk olduğuna değinerek, şunları kaydetti:
"Türkiye hem coğrafi olarak hem de İslam dünyasında önemli bir yerde. Geçmişte 17-25 Aralık sürecinde ve 15 Temmuz darbe girişiminde bu aklın, fiilen yapamadığını sosyal medyada kutuplaşma üzerinden yapmaya çalıştığını görüyoruz. Bilmediğimiz hesapları sosyal medyada takip etmeyelim. Kutuplaştırıcı, nefret, hakaret ve küfür eden hesapları engelleyelim."