Çok ileri gitmeye gerek yok. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birçok figüran diskalifiye olmuştur. Siyaset
yeniden şekillendirilirken , eski siyasi partilerin liderleri tamamen tarihten silinmiştir. Yeni bir
oluşumun büyütülmesi için bu gerekliydi. Başbakanın önüne yazar kasa atılıp devalüasyona
sürüklenecek kadar kırılgan bir yapıya sahip bir Türkiye gerçeği vardı önümüzde. Ak partinin iktidara
getirilmesiyle birlikte güçlü bir liderle, bir çok oluşum ve yapı yeniden şekillendirildi. Tabi bu süreçte
lider o kadar kaygan bir zeminde ilerledi ki bunları yazsak roman olur. Ama konumuz bu değil. Her
zaman derim Ak partiyi dershane olayındaki çıkışından sonra değerlendirin diye. Gelin sizlerle şöyle
derin bir giriş yapıp çok başlılıktan kurtulan Türkiye’nin başkanlık sistemindeki olumlu ve olumsuz
neticelerini analiz edelim.
Öncelikle Başkanlık sistemini herkesten çok arzulayan destekleyen birisiyim. Ancak başkanlık sistemi
bir çok konuda ülkemiz için olumlu gelişmeler oluştursa da tam anlamıyla içi doldurulmuş değil. En
önemlisi bu sistemin halka yansıyan bir yapısal düzenlenmesi olmadığı gibi denetleme ve yürütmede
bir çok açık oluşturmuştur.
Bir çok kurum ve kuruluş kendini yönetemez bir şekle bürünmüştür. Yazdıklarım sadece işlevsellik
değil bu istemin psikolojik olarak yapısına kurumların hazır olmadığı görülmüştür. Teşbihte hata
olmaz bu mesele bir köleyi hem kendine bağlayıp ondan sonra özgürsün istediğini yapabilirsin demek
gibi bir şey oldu. Sanıyorum bir çok kurum bundan dolayı bir afallama yaşadı.
Benim önerim kurumlar arası bir ortak denetim merkezi kurulup başkanlık sistemine dahil edilmeli.
Devlet ortak akıl teşkilatı vs. gibi.
Belediyelerden Valiliklere kadar bu sisteme dahil edilmiş bir yapıdan bahsediyorum. Bir proje hayata
geçirilirken bunun kültürden ekonomik sosyal yanlarının konuşulup ortak karar alınan bir yapı. Bir
tehlike anında veya bir iç ayaklanma anında devletin kurumlarını hızlı bir şekilde harekete geçiren bir
yapı. Belediye başkanlarının kafalarına göre bölgeleri rant sahasına açmanın önüne geçecek bir yapı.
Bu yapının bir üst mekanizmasında istihbarat birimi olabilir. Ve bu istihbarat birimini yöneten onlarla
sorunları ele alıp ortak bir karara bağlayan bir lider Lider.
Cimlere yazılan 100 yazının 1 tanesi elle tutulur bir şekilde sonuçlanamıyor.
Sadece iki kelime ile mükemmel bir idare etme sanatı uygulanıyor.
Eğitim olarak hala derin yaralarımız var.
Binlerce Hocalarımız var. Bence eğitimin bir bölümü camilerimizde yapılmalı. Tıpkı Hristiyanlar gibi.
Madem yüzde 99 zumuz Müslüman bu olayı kimse yargılamamalı . Ve yapılan eğitim alınan karneye
yansıtılmalı. En azından ilk öğretimde bu yapılmalı. Kuran, Siyer , Fıkıh, Kelam vs dersleriyle büyümeli
çocuklarımız. Hem Fen, hem dini, Hem milli bir gençlik yetiştirecek anayasa oluşturulmalı. Yoksa
yaptığımız en iyi silahlarla en iyi biz vuruluruz. Hem de kendi çocuklarımızın eliyle. Nitekim yakın
tarihimizde bunun örneğini acı bir şekilde yaşadık. Velhasıl anayasamızdan tutun halkın bireysel ve
toplumsal yaralarına kadar bir çok konu halledilmeyi bekliyor. Büyük bir metanetle liderin bunların
üstesinden geleceğine inançları tam ama sadece bir adamdan har şeye yetişmesini beklemek
adaletsiz bir yaklaşım olur.
Kurum ve kuruluşlar daha çok taşın altına elini atmalı. Hiç bir kurum ve kuruluş kimsenin babasının
çiftliği değil.
Ne şahsi menfaatlere ne rehavete yer yoktur. İnşallah başkanlık sistemimiz daha da işlevsel hale gelir.
Yeni anayasayla daha da güçlenir.
Kalın sağlıcakla..