Bu sefer açık konuşacağım, tüm çıplaklığıyla. Yoksa anlaşılmayacak bu mesele, anlaşıldı. Yeni doğan bir insan varlığa atılmış bir tohumdur. Ona ne kadar hayat konusunda deneyimimizi değerlerimizi aktarabilirsek yetiştiğinde o kadar güzel meyve verir. Her yönden daha donanımlı bir birey olup nesillerin devamını sağlayacaktır. Tarihi kodlarımızı geleneklerimizden tutun dini milli şuurumuzu bu şekil ayakta tutabiliriz. Usta çırak ilişkisinin bu ülkede ne kadar önemli olduğu, yeni eğitim sisteminin yanlışlığı çıraklık bitince görülmüştür. Annenin kızına öretmesi gereken yemeklerden tutun örflere kadar olan saygı artık yok. Oku kocaya ileride minnet etme zihniyeti var. Hatırlarsanız daha ilkokulda öğretirler ‘toplumun en küçük yapı taşı ailedir’ diye. Malesef aileyi parçaladılar, biz buna göz yumduk. Sonra çocuklarımızın zihinlerine onların sundukları modelleri bize fark ettirmeden empoze ettiler. Kızımın bile silgisinden tutun ayakkabısına kadar ‘barbie,elsa' karakteri ile dolu. Hacı amca, çarşaflı eşiyle birlikte kızına malum o büyük giyim mağazalarında elbise almayı normal görüyordu. Yani biri bize mahsum gelen ama oyunun bir parçası olan şeylerle donatıyordu. Ortaokulda bile bir çıktığın yoksa diğer arkadaşların tarafından farklı görünüp aşağılanıyordun. Birileri bizi her yönden şekillendirip rol modelimi belirlese de bunu anlamıyorduk. Ben başörtüsü davalarında çok acı çekmiş bir insan olarak bacılarımızda hayal ettiğim giyim tarzı bu değildi. Pantolonuyla kendini tesettürlü sanan hasta ruhlu bir zihniyet yetiştirdik. İnternetin sosyal paylaşımların ve televizyonda gözümüze sokulan aldatma programlarının da ardı arkası kesilmiyordu. Şeytan bize bazı şeyleri süslü gösteriyordu. Ardından çocuklarımızın zihnine giren batı hayranlığı pompalayan yabancı filmler onların yetişmesinde en güzel değer olmuştur. Ve öğretmenlerimizin bizde bu böyle batıda şöyle diye devam eden bunu derken de ağzının suyu akan sözlerini duymayan yoktur. Üniversitede bile koca profesörlerin ağızından eksik olmaz bu sözler. Bu toprakların hiç bir değeriyle beslenmeyen bu çocuklar kendi toplumundan aykırı hisseder kendini. Tam bu noktada beyin göçü başlar. Ve ateizm gençleri yakaladığı anlarda bu zamanlardır. Bazıları da İslam’ı Allah Resulünün bize öğrettiği gibi değil de, İslam’ı bulunduğu bakış açısına sokmaya kalkar. Sizin önemsemediğiniz noktalar düşmanınızın en çok önem verdiği meselelerdir. Kendim dahil herkesi uyarıyorum. Ya Osmanlının ilk öğrettiği edep dersleriyle çocuklarımızı hayata hazırlamaya başlayıp tüm değerlerimizi öğretmeye başlayalım, yada ailesiz büyüyecek çocuklarla dolu her türlü ahlaksızlığın normal karşılandığı bir dünyaya hazır olalım. Şeytan fazla mesai yapıyor.
UYARIYORUM
İSMAİL KOCAKAPLAN