"Arada cam olması durumu masum kılmaz"
Elektronik cihazla çocuğun arasında cam olmasının oyunun zararlarını engellemediğini vurgulayan Bekaroğlu, "Bu oyun ve oyun kurucusu yetkililer tarafından önlenip kontrol alınmış olsa da bunun gibi örneklerin yeniden yaşanmaması için bazı tedbirlerin alınması gerekir. 'Çocuktur anlamaz' gibi düşünmemeliyiz ve sınırlar dahilinde olmalı, çocukların kullanacağı cihazlar ortak alanda tutulmalıdır. Çocuğunuzun hangi tip oyunlara ilgi duyduğunu mutlaka öğrenme gayretinde olun. Ama bunu yaparken denetleme ya da otorite figürü olarak değil, daha arkadaş, anlamaya çalışan, ona katılma çabasında olan kişi olarak sağlayın. Çocuğunuza sanal ortamdan gelebilecek olası sorunları paylaşın. Bu süreçte en önemli konulardan birisi de çocuğun veya ergenin aile içinde kendisine saygı duyulduğunu, sevildiğini ve kendini değerli hissetmesidir. Bu sebepten çocuklara mutlaka aile içinde önemli olduğu 'sen bizim için değerlisin’ ifadesinin kullanılması ve bu mesajın verilmesi önemlidir. Ayrıca hayatın içerisinde tanımadığımız birisi çocuğumuza emirler vermek istese ya da onunla duygusal ya da sözel herhangi bir açıdan temasa geçmek istese, hemen koruruz, dikkat ederiz. Ancak aynı özeni ekran ile yapmakta sınırlı kalabiliyoruz. Arada cam olması süreci daha masum kılmamaktadır. Çocukları ekran dahil bilmediğiniz tanımadığınız kişilere emanet etmeyiniz. Ancak bunu yaparken çocuğu örselemeden, aşırı yasaklayıcı tutumlardan kaçınarak, açıklayıcı ve sakin kalma gayretinde olunuz" dedi.
"Çocuklarınızı bilinmeyene emanet etmeyin"
Bu tarz oyunların çok zararlı olduğunu belirten Bekaroğlu, "Oyun denilen ama oyun olmayan bu Mavi Balina oyunu gibi oyunlar, bireyleri psikolojik olarak baskı altına alıp şantaj ve tehdit ile uygunsuz davranışlara zorlamakta, sanal ortamda duygusal taciz uygulamaktadır. Uygulamayı yöneten kişinin istediği davranışlar gerçekleşmediğinde karşısındaki kişiye aşağılayıcı, küçümseyici, kendisini kötü hissetmesini sağlayacak söylemlerde bulunması, istenilen davranışları gerçekleştirdiğinde de övücü, yüceltici geri bildirimlerde bulunarak sosyal çevrelerinden uzaklaşmasını sağlamaktadır. Buradan da anlaşılacağı üzere, çocuk kendisine tanıdık gelen tutumları hızlı içselleştirir, sanal çevreyi gerçeklik olarak algılamaya başlayıp kendisini oraya yöneltmekle kalmaz oraya aidiyet geliştirmeye başlar. Sonuç olarak, ölüm gibi üzücü durumların yaşanmaması için, çocuklarımıza sahip çıkalım. Unutulmamalıdır ki çocukluk dönem, yetişkinliğimize şekil veren en önemli zamanımızdır. Yani 'Çocuktur anlamaz' gibi düşünmemeliyiz. Bizler ne kadar sağlıklı izler bırakma gayretinde olursak o kadar sağlıklı bireyler ve toplumlar kazanırız. Çocuklarınızı bilinmeyenlere emanet etmeyiniz" şeklinde konuştu.