Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tutuklu sanık Fırat ve avukatı hazır bulundu.
Sanık Fırat, savunmasında darbe teşebbüsünün yaşandığı 15 Temmuz 2016 günü mesaide olmadığını, eşini Aydın'a uğurladığını, 2 ve 14 yaşındaki kızları ile evde olduğunu söyledi.
Darbe girişiminde bulunanlarla hareket ettiği ve darbeden haberdar olduğu için eşini Aydın'a gönderdiği suçlamasını reddeden Fırat, o akşam 21.30'da görevi gereği nöbetçiyi arayarak kendilerine bağlı 7 ilin varsa önemli asayiş olayları ve evrakı hakkında bilgi aldığını anlattı.
Saat 22.00 civarında aynı görevlinin Ankara Jandarma Genel Komutanlığından çok miktarda evrak geldiğini söylediğini belirten Fırat, şunları kaydetti:
"Telefonda bana okumasını istedim. Normalin dışında bir gelişme olduğunu anladım. Kışlaya gitmek için araç istedim. Kışlaya sivil kıyafetle 22.30 ve 22.45 arasında geçtim. Bölge komutanımız yoktu. Evrakı incelerken sözle sıkıyönetim komutanlığı listesini gördüm, ismimin sözde listede olduğunu büyük şaşkınlık ve şok halinde gördüm. Suç teşkil eden emirler olduğunu görünce nöbetçi Jandarma Yarbay Gökhan Atar'a sözde sıkıyönetim emirlerine uyulmayacağını söyledim.
Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Uğur Özcan geldiğinde resmi kıyafetimi giymemi emretti, giydim. Sözde emirlere uyulmayacağı ve buna karşı mücadele edeceğimizde mutabık kaldık."
16 Temmuz gecesi darbe teşebbüsünün başarısızlıkla sonuçlanması üzerine göstermelik tutanak tuttuğu iddiasının doğru olmadığını öne süren sanık Fırat, tutanağı hazırladığı sırada darbe girişiminin halen sürdüğünü savundu.
Tuğgeneral Özcan'ın toplantıya katılmak üzere Kayseri Valiliğine gittiğini ve gelişmelerden kendisini bilgilendirmesini istediğini anlatan Fırat, sözde konseyin emirlerine riayet etmediğini, kanunsuz mesajlarını hiçbir yerde yayınlatmadığını ve kimseye tebliğ etmediğini ileri sürdü.
Devlete, Meclis'e, Anayasa'ya, devlet büyüklerine, vatandaşlara ve komutanlarına fiili hiçbir kastı ve kötü muamelesi olmadığını belirten Fırat, o gece Talas Jandarma Komutanlığından askeri birlik çıkarmadığını, silah kullanmadığını, ateş edilmesi için emir vermediğini ve kimseyi derdest etmediğini savundu.
İsminin sözde "Yurtta Sulh Konseyi"nce hazırlanan listede "Giresun sıkıyönetim komutanı" olarak yer almasına ilişkin sanık Fırat, hain darbecilerin kendisini koşulsuz itaat edeceğini zannederek haberi, bilgisi ve onayı olmadan sözde listeye yazdıklarını öne sürdü.
Fırat, "Hain darbeciler belki de beni kolay lokma zannedip listelerine yazmışlar. Böyle bir liste için kimseyi aramadım, talepte bulunmadım, kimse de beni arayarak izin istemedi. Hain darbeciler hesaplarında yanıldılar, sessiz atın tekmesinin nasıl olduğunu kestiremediler. Devletime sırtımı dönmeyeceğimi hain darbeciler hesaba katmadılar. Vatanıma, milletime, bayrağıma, devletime bir an olsun sırtımı dönmedim." ifadelerini kullandı.
16 Temmuz'da ismini listeye yazanlardan şikayetçi olduğunu dile getiren Fırat, terör örgütünün gizli haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını savundu.
Adı geçen program için hiç kimseden şifre yardımı almadığını savunan Fırat, üzerine atılı suçlamayı reddederek tahliyesini ve beraatini talep etti.
Mahkeme heyeti, sanık Fırat'ı, TCK'nin 309/1 maddesi gereğince, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırarak, tutukluluk halinin devamına hükmetti.
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında "Yurtta Sulh Konseyi" tarafından hazırlandığı öne sürülen listede adı "Giresun sıkıyönetim komutanı" olarak geçen, Kayseri Jandarma Bölge Komutanlığında kurmay başkanı olarak görev yapan eski jandarma kurmay albay Emre Fırat, 16 Temmuz'da gözaltına alınmış, çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.