İlk sözü alan Ruhani, iki ülke arasındaki ticarette milli para birimlerinin kullanılmasına karar verildiğini ve ticaret hacmi hedefinin 30 milyar dolar olduğunu söyledi. Ruhani, bölgede terör örgütlerine, etnik ve mezhebi ayrıma izin verilmemesi gerektiğini, bunun için birlikte çalışmaya hazır olduklarını ifade etti.
“YERLİ PARAYLA ALIŞ VERİŞ YAPMA FİKRİNİ HAYATA GEÇİRME KARARINI VERDİK”
İran’daki temaslarında verimli görüşmeler gerçekleştirildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aramızdaki siyasi, askeri, ekonomik, ticari, kültürel, turizm bütün bu konuları kapsayan verimli görüşmeler yaptık. Bu vesile ile bakanlarımız kendi aralarında ikili görüşmelerini gerçekleştirdiler. Kurumlar aynı şekilde birbirleriyle görüşmeleri gerçekleştirdiler. Türkiye ve İran arasındaki son dönemlerdeki üst düzey ziyaretlerin artışı ilişkilerimizi çok daha farklı olumlu düzeye taşıyacaktır. Aslında yıllar önce belirlediğimiz 30 milyar dolar hedefimiz ticaret hacmi itibariyle vardı. Fakat bu son dönemlerde 10 milyar dolarda takılı kaldı. Dördüncü Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyde 30 milyar dolarlık bu hedef gündemimizin ana belirleyici maddesi oldu. Enerjiden turizme, karayolu taşımacılığına, savunma sanayine varana kadar her türlü alanda yoğun bir şekilde arkadaşlarımızın çalışmalarını teşvik ettik. Merkez Bankalarımızın riyasetinde ve bankaların kendi aralarındaki finans sektörüne bir canlanma, hareketlilik getirme kararına vardık. Ekonomik ilişkilerimizi mevcut kur baskısından kurtarmak suretiyle yerli parayla alış veriş yapma fikrini hayata geçirme kararını verdik. Cumhurbaşkanının ifade ettiği gibi Merkez Bankalarımız önümüzdeki hafta bir araya gelmek suretiyle bu yöndeki anlaşmayı imzalayacaklar. Bunlarla birlikte bankalarımızın İran’da şube açmaları aynı şekilde İran bankalarının Türkiye’deki şube sürecini zenginleştirmeleri hareketlenecektir. Enerji sektöründe işbirliğimizi yoğunlaştırma kararımızı ortaya koyduk. Enerji Bakanlarımızın bu noktadaki işbirliği önem arz ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlarımızın kendi aralarındaki işbirliği büyük önem arz ediyor. Bu konudaki tecrübenizi İran’la özellikle paylaşmak istiyoruz ” dedi.
“İRAN VE TÜRKİYE OLARAK BU KONUDAKİ KARARLILIĞIMIZ BELLİDİR”
Üçlü mekanizmalar şeklinde çalışılan Irak sorununun ilk madde olduğunu belirten Erdoğan, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“IKBY’nin gayrı meşru referandumunu tanımadığımızı zaten ilan ettik. 350 km sınırla kuzeyde Türkiye, doğusunda İran, güneyinde merkezi yönetim, batısında Suriye, IKBY neyin referandumunu yapıyor. Kendisini İsrail’den başka tanıyan bir dünya ülkesi yok ve MOSSAD ile masaya oturulan karar meşru olamaz, gayrı meşrudur. Bir tarafına malum bir zatı alıp diğer tarafına malum bir başka zatı atmak; böyle bir adım atmak IKBY’yi yalnızlığa mahkum edecektir. İran ve Türkiye olarak bu konudaki kararlılığımız bellidir. Irak’taki muhatabımız merkezi yönetimdir. Bu referandumunu da kesinlikle gayrı meşru olarak kabul ediyoruz. Bildiğiniz gibi attığımız adımlar var; gerek İran’ın gerek Türkiye’nin gerekse merkezi yönetimin . Ama bundan sonra atılacak adımlar var. Aynı şekilde Suriye’de üçlü bir mekanizma var. Orada da İran, Türkiye ve Rusya olarak Astana süreci ile çerçevelenen bir süreci işletiyoruz. Burada da çatışmasızlık bölgesini çok çok önemsiyoruz. Burada bu üçlü mekanizmanın özellikle terör örgütleri başta DEAŞ olmak üzere El Nusra’ya karşı birlikte mücadelesi mazlum ve masum insanların kurtuluşuna neden olacaktır. Tüm dünyadaki mazlumların, mağdurların mücadelesi için vereceğimiz mücadele bizler üzerinde önemli bir vecibedir. Bu süreç içerisinde ilgili bakanlarımız gerek silahlı kuvvetlerimiz gerekse bu konuyla ilgili istihbarat örgütlerimiz her tür çalışmayı yoğun şekilde bölgede yapmaktadırlar.”