Lakin insan ister istemez siyasete kayıyor yazısında çünkü siyasi ahlaka sahip olan siyasetçilerle siyasi ahlaka sahip olmayan siyasetçilerin yetişmesinde eğitimciler rol üstlenmiş durumdalar.
Yıllardır siyasilerimizi gözlemliyorum da; nasıl bir eğitim anlayışıyla, nasıl bir eğitim anlayışına sahip eğitimciler tarafından yetiştirilmişler merak ediyorum doğrusu...
Her ne olursa olsun hangi mesleği icra ediyorsa etsin, hangi fikri hangi siyasi düşünceyi savunursa savunsun insan, üslup konusunda ortak bir tarz benimsemeli, üslupta ahlakı ön planda tutmalı.
Bir ana muhalefet liderinin ülkenin Cumhurbaşkanına hem de halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanına müsvedde demesini ne içime sindirebiliyorum ne de bunu öğrencilerime nasıl açıklayacağımı düşünebiliyorum.
Cumhurbaşkanını sevmek zorunda değilsin ama o makama cumhurun yüzde elli iki oyunu almış bir seçilmişe saygılı olmak zorundasın arkadaş!
Cumhurbaşkanına veya hükümete duyulan öfke adeta vatan hainliğini, ihaneti bile meşru kılmakta. Keşke pireye kızıp yorganı yakma konusundaki hassasiyetimizi İsrail mallarını boykot konusunda da uygulamış olsaydık.
Yıllarca Amerika ve Almanya’nın PKK ya silah yollamışlığı vardır ve bir kez olsun kendi medyalarında manşet olmadılar.
Batılı polisleri örnek ve masum gösteren kesim Amerika’da polise taş atan ve hemen akabinde polis tarafından vurulan genci neden görmezden geliyor?
Hakaretlerin diz boyu olduğu ülkemizde hiç kimse diktatörlükten, özgürlüklerin olmayışından bahsedemez. Bir kişinin medya mensubu olması akademisyen olması onu dokunulmaz yapmaz yapmadığı gibide edebini haddini aşmayacağı ülkemin yetkili mercileri tarafından kendisine bildirilir.
Din ve türban düzenlemelerinin iptali konusunda Anayasa mahkemesine giden ve kurultaylarında namaz kılınmasın diye kapalı spor salonundaki mescitlerin bir girişine genel başkanlarının resmini asan diğer girişine de pet bardak şişeleri atan bir ana muhalefetin de cumhuriyetin ve demokrasinin bekçisi olduğunu özgürlükleri savunduğunu iddia etmesi de çok ama çok ilginçtir.
Hakaret, küfür, terörü destekleme açıklamaları ve bildiriler asla ve asla düşünce özgürlüğü olamaz. Terörü desteklemenin düşünce özgürlüğü ile bağdaşır hiçbir yanı yoktur.
Hükümet kanadı milletvekillerinin yanlış beyanları karşısında derhal partisinden ve görevinden istifa etmeli diyen bir ana muhalefet partisi genel başkanı PKK cenazesine giden kendi milletvekillerini, Rusya’ya açık destek veren hain milletvekilini hala partisinin çatısı altında tutması hangi siyasi ahlakla bağdaşır merak ediyorum.
Almanya’nın Bonn kentinin en işlek caddelerinden birinin adı Allah yolu anlamına gelen ’’Gottes Weg’’dir. Orda bu durum gayet normal bir durumken ülkemizde Cuma namazı için hazırlanan başbakanlık genelgesinin iptali için yargıya başvurulması yadırganmamalı.
Akademisyenlerin karanlık ve çirkin bir oyunun ürünü olan bu bildirileri imzalamaları bir başkaldırıştır, bir isyandır ve olmayan akıllarının tutulmasıdır.
Türlü bahaneler öne sürerek arkadaşlarının getirmiş olduğu yazıyı okumadan imza attıklarını beyan eden bu aydınlara ‘’bakmadan okumadan imza atacak bir vatandaş ülkemizde var mıdır?’’ diye soruyor bu bahanelerinin onurlu vakur duruşlu Türk halkı tarafından kabul görmeyeceğini söylemek istiyorum.
‘’Devlet katliamı durdurmalı’’diyerek teröre destek veren herkesin memurlukları ellerinden alınmalı görevlerinden derhal uzaklaştırılmalı ve yargılanmaları gerektiğini düşünüyorum.
Ülkesine ihanet edenlere bizler gelecekte çocuklarımızı nasıl emanet edeceğiz? Çocuklarımızın üniversite tercihi yapmadan önce bu akademisyenlerin ifşa edilmesi gayet yerinde bir olay olmuştur.
En azından çocuklarımızın güvenle gönderebileceğimiz üniversitelerde milletine devletine bağlı vatanını seven akademisyenlere yer açılmasını sağlayacak bir hamlenin bir temizliğin yapılmasını umut ediyorum.
‘’Eşek alim olmaz su taşımakla tekkeye, İnsan adam olmaz gitmek ile Mekke’ye’’ diyor, beni gururlandıran,milletini sevmeyi,devletine bağlılığı öğrettiğim ve duruşundan hiç taviz vermeyen tüm öğrencilerime hakkımı helal ediyorum.
Saygılarımla……