Kalp ve damar hastalıklarının nedenlerini ve korunma yollarını anlatan Özbayburtlu, günümüzde dünya nüfusunun yüzde 25’inin kalp damar hastalıklarından etkilendiğini, ülkemizde de buna benzer bir durum olmakla birlikte kalp damar hastalıklarının görülme sıklığının 50 yaş üzerindeki yetişkinlerde yüzde 12-15 arasında değiştiğini belirtti. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Merih Özbayburtlu, "Kalp damar hastalıklarının oluşumunda başlıca nedenler; beslemede doymuş yağların fazla tüketimi, aşırı tuz tüketimi, saflaştırılmış rafine besinlerin yetersiz olmasıyla birlikte, hareketsiz yaşam biçimi sayılabilir. Kalp hastalıklarının meydana gelmesi bakımından çok sayıda faktörün etkisi olmakla birlikte bunlar içinde üç tanesinin önemi büyüktür. Yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve sigara! Sigara kullananlarda kalp hastalığı riski sigara içmeyenlerle kıyaslandığında 2-5 kat daha fazla bulunmaktadır. Sigara kullanan grupta yüksek tansiyon, yüksek kolesterol gibi eşlik eden hastalıkların bulunması halinde kalp ve damar hastalıklarından etkilenme daha fazla olmaktadır. Kalp ve damar sisteminin hastalıkları farklı şekillerde gelişebilir. Karşımıza en sık kalbi besleyen atar damarlar olan koroner damar hastalığı olarak çıkar. Kalp içerisinden dakikada 5-6 litre kan geçişine izin veren, vücudumuzda pompa işlevi gören bir organdır. Bu işlevi yerine getirirken dakikada ortalama 75 kez, günde yaklaşık 100 bin kez kasılarak bu görevi yerine getirir. Bu kadar yoğun çalışan bir organın da beslenmesi gerekir. Kalbin içinden her dakika litrelerce kan geçmesine karşın kalp kan ile beslenmez. Kalbimiz kendi besleyici damarları olan koroner arterler yoluyla beslenir. Bu kadar ciddi görevi olan bir organı besleyen damarların da tıkanması ciddi sıkıntılara yol açabilir. Bu tarz koroner damar tıkanıklıkları sonrası oluşan hastalık grubuna Koroner Kalp Hastalıkları denilmektedir. Koroner kalp hastalığının değişik klinik şekilleri olabilir. Şikayetler daha çok efor yapmadan da olabilen göğüs ağrısıyla tarif edilir. Ağrı çoğunlukla sol göğüs ön duvarında sıkıştırıcı tarzda, çoğu zaman nefes darlığının da eşlik ettiği bir durumdur. Boyun ve sol kola yayılabildiği gibi kimi zaman sırt ve mide ağrısı şeklinde de kendini gösterebilir. Damar daralması veya tıkanmasının uzun sürdüğü durumlarda göğüs ağrısının şiddeti ve süresi daha fazla olur, bu gibi durumlarda hastalar için hayati tehlike söz konusu olabilmektedir" dedi.
Özbayburtlu, koroner kalp hastalığı dışında periferik arterial hastalık olarak tabir edilen vücuda dağılmış olan atar damarların da hastalıklarının olabildiğini anlattı ve şunları belirtti; "Bu grup hastalık içinde en yaygın bacak damarları etkilenebilir. Tıkanmanın şiddetine bağlı olarak yol yürümekle (efor sonrası) artan bacak ağrıları şeklinde şikayetler görülebilir. Bu damar tıkanmasının şiddetine bağlı olarak denge, konuşma bozuklukları, görme-işitme kayıpları hatta ilerleyen dönemlerde felçler görülebilir. Koroner ve periferik arter hastalıklarının oluşumunda suçlanan birçok faktör olmakla beraber yaş, genetik yapı, menopoz, cinsiyet, stres, aşırı kilonun yanında hipertansiyon, kolesterol ve sigara kullanımıdır. Değiştirilebilen risk faktörlerinden yüksek tansiyon zamanına tespit edildiğinde mevcut ihtiyaçla ve uygun diyet düzenlemesi ile etkili şekilde kontrol altına alınabilmektedir. Hipertansiyon kontrolü başarı ile yapıldığında koroner kalp hastalıklarının önlenmesi bakımından oldukça yarar sağlamaktadır. Kolesterol yüksekliği de uygun beslenme programı ile kontrol altına alınabilir. Diyet düzenlemesi ile yeterli kontrol sağlanamıyorsa kolesterol düşürücü ilaçların yardımı ile kolesterol düzeyi normal sınırlar içine çekilebilmektedir. Sigara kullanımı ile periferik arterial ve koroner hastalıklar arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Sigara kullanan bireylerde damar iç yüzeyi bozulur. Zaman içine bu bozuk yüzeyde damar sertliği (ateroskleroz) oluşabilir. Damar yüzeyi pürüzsüzdür. Sigara içenlerde bu pürüzsüz yüzeyin bozulmasıyla beraber damar kenarlarında pıhtılar oluşabilir. Damar içerisinde kanın akış hızı azalacağı gibi tıkanmalar da oluşmaya başlayacaktır. Sigaranın bırakılmasından sonra koroner kalp hastalığı riskinde belirgin azalma meydana gelir. Sigaranın bırakılmasından sonraki ilk yıl içinde kalp krizi geçirme olasılığı yarıya iner, 2-3 yıl sonra da sigara içmeyenler düzeyine yaklaşır. Sigaranın bırakılması ile koroner kalp hastalığının ilerlemesinin önemli şekilde önlenebildiği bilinmektedir. Buna ek olarak koroner kalp hastalığı olan kişilerin sigarayı bırakması durumunda bu kişilerin kalp krizi geçirme olasılıkları da azalmaktadır."