İş hayatında yaşanan olumsuzluklar çoğunluk tarafından mutsuzluğunda kaynağı olarak gösteriliyor. Mutsuzluk kaynağı olarak işin işaret edilmesinin çok
farklı
açılardan
ele
alınabileceğini belirten Anadolu
Sağlık
Merkezi
Psikolojik
Danışmanı
Necmiye
Doğruer
, bu
anlamda
“
sistemde
kişiler arası ilişkiler ve bağlara” çok dikkatli bakmak gerektiğini söylüyor. Necmiye
Doğruer'in
,
iş
hayatında
mutlu olabilmek için önerileri pekçok sorularada ışık tutuyor. Doğruer'in önerileri arasında:
Duygusal
ihtiyaçlarınızı
iş
yerinde
gidermeye
çalışmayın
:İşin ve
iş
yerinin
yaşamdaki
yeri
,
iş
hayatının
nasıl algılandığı, yorumlandığı oldukça
belirleyicidir
.
İş
,
yaşamımızı
idare ettirebilmek için gerekli maddi kaynağı
sağlayan
bir
araçtır
,
yaşamın
tamamı olarak algılamamak gerekir. Kendi
özel
ilişkilerimizde alamadıklarımızı,
profesyonel
ilişkilerde almaya
çalışmak
mutsuzluğa
yol
açabilir.
İlişkilerinizde
açık
ve
net
olun: İşte bu noktada herkes
net
ve birbirinden ne
talep
ettiği ile ilgili
açık
ve
bilgi
sahibi olduğunda
büyük
sorunlar
yaşanmadan, günlük rutinde yaşanan
aksamalar
ve çatışmalar aşılabiliyor.
İş
yerinin
gelişmesi ve sürekliliği için tüm çalışanların ortak bir duygu ve çaba içerisinde olması da
büyük
önem taşır. Çünkü ancak “başarılı
iş
”
mutluluk
getirir.
Açık
olun, bir şeye kızdığınızda,
onaylamadığınızda
, kabulleriniz dışında olduğunda bunu dile getirin. Kızgınlığın oluştuğu anda söylenmesi ruhsal bünyenizde şişkinlik yaratmasından iyidir. Unutmayın dillendirmediğiniz kızgınlık, hiç de istediğiniz
sonucu
vermeyecek bir
zamanda
ortaya dökülebilir.
Dengelere
önem
verin
:
Sistemde
herkesin bir
yeri
ve önemi vardır. Bu önemli mesele ıskalandığı
zaman
dengeler
bozulabilir,
büyük
sorunlar
ve
verimsizlikler
baş gösterebilir. En alttan en üst kademeye kadar herkesin hakkının gözetilmesi ve
hak
ettiği değeri görmesi, saygı duyulması, hakkaniyetli
kazanımlarının
olması herkes için rahatlatıcı ve
mutluluk
getirici bir durumdur.
Rekabeti
kibir ile karıştırılmayın: Dozunda bir
rekabet
iş
yaşamında
geliştirici ve motivasyonunu artırıcı bir rol oynasa da kibir ve “ben daha iyiyim” bakışıyla bir başkasının değerini düşürmeye
çalışmak
iyi
sonuçlar
getiren bir yaklaşım
değildir
.
İhtiyaç
duyulan
dengeleri
çok kolay bozabilen bu bakış ve tavır
iş
yaşamında
en
büyük
huzursuzluğu getirir. Pozisyon
farklılıkları
ne olursa olsun, herkesin birbirinin yaptığı işe ve yeterlilik düzeyine saygı duyması gerekir.
İş
arkadaşlarınızı sevmek
zorunda
değilsiniz:
İş
arkadaşlarımızı seversek,
iş
hayatımızın
daha iyi gideceği gibi bir düşünce sıklıkla empoze edilse de
iş
arkadaşlarımızı sevmek ve yakın ilişki kurmak
zorunda
değiliz. Birbirimizin varlığına ve pozisyonlarına saygı duymamız yeterlidir.
Sağlıklı
bağlanabilen
kişi, şefleri,
çalışanları
ve meslektaşları ile sadık bir
şekilde
işbirliği yapar ve onlara
yerinde
bir saygı ile davranır.
İşinizin, mesleğinizin önemine inanın: Mesleğimizle olan ilişkimiz de
çalışma tarzımız
ve
sistemdeki
duruşumuzu
etkiler
. Gerekliliğine, önemine ve işe
yarar
olduğuna inandığımız bir meslekle ancak başarılı olabilir ve hatta
çalıştığımız
kuruma
bir
katkı
da bulunabiliriz.
Başarı da başarısızlık da ortaktır: Başarı ya da başarısızlıkta en alt kademeden en üstteki yöneticiye kadar her
çalışanın
payı bulunur.
Kurumsal
aidiyeti
sağlayan
şeylerin başında ekip olmak ve
sağlıklı
bir ekip b gelir. Günümüzde birçok
şirkette
“
aile
olmak” üzerine vurgular yapılır oysaki bu
sağlıklı
bir yaklaşım
değildir
, ancak
aile
değil ekip olunabilir.