Fakültenin Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalında görevli Prof. Dr. Şener, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aşılamaların başlaması ve halkın tedbir konusundaki duyarlılığının artmasıyla salgın rakamlarında düşüşler yaşanmasının sevindirici olduğunu söyledi.
Türkiye'de salgın başladığından bu yana çeşitli önlemlerle yayılımın önlenmeye çalışıldığını, bunda önemli mesafeler katedildiğini belirten Şener, şöyle devam etti:
"Salgının başından beri aslında İsviçre peyniri benzetmesi yaparak, birden çok önlemin bir arada yapılması gerektiğini söylemiştik. Neydi bunlar? Maske, mesafe, el hijyeni. Bunların dışında da kapalı alanlarda kalabalıklaşmamaktı. Aşının da gelmesiyle ve aktif olarak uygulanmaya başlamasıyla elimizde bir kozumuz daha oldu tabiri caizse. Aşıyı yaygınlaştırdıkça toplumda uygulamayı artırdıkça bu önlemlerin daha da faydasını göreceğiz. Dolayısıyla bu, aşılanmış kişilerin maskelerini çıkararak, mesafeye uymayarak dışarıda gezmesi demek değil. Hiç unutmamamız gereken bir şey var, antikor yanıtı her ne kadar aşı uygulama sonrası oluşsa dahi virüsü almanızı engellemez. Virüsü almayı engelleyecek tek şey aslında maske, mesafe ve el hijyeni üçlemesini hiç ihmal etmememiz."
- "Hasta sayısının iyice düşmesi için aşının yaygınlaşması gerekiyor"
Şener, salgın sürecinde özellikle havaların soğuduğu kış aylarında daha dikkatli olunması gerektiğini hatırlattı.
Salgının hızının yavaşlamaya başladığını vurgulayan Şener, "Daha ağır hasta grubun daha az geldiğini, hastaneye yatış oranın düştüğünü, yoğun bakıma yatış oranının stabil kaldığını gördük. Dolayısıyla bu sterilizasyonun devam etmesi ve iyiye gitmesi, hasta sayısının iyice düşmesi için aşının yaygınlaşması gerekiyor. Aşı yaygınlaşırken de beraberinde maske, mesafe, el hijyeni ve kapalı kalabalık alanda kalmamaya dikkat etmeliyiz." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Şener, tedbirler sayesinde düşen rakamların insanları aldatmaması gerektiğine dikkati çekti.
Şener, sözlerini şöyle tamamladı:
"Mevcut rakamlar bizi aldatmasın. Çünkü sonuç olarak daha önceki dönemde de önlemler ilk kalktığı anda tekrar vakaların pik yaptığını, arttığını gördük, yaşadık. Dolayısıyla rakamlara kanmadan maske, mesafe, el hijyenini hiç ihmal etmeden uygun gruplarda sıramızı bekleyerek aşımızı olmamız gerekiyor. Biz aslında şu anda teknik olarak kış döneminin tam ortalarındayız. Yani devam eden süreçte 1 Mart'tan itibaren bahar dönemi başlayacak ama geçtiğimiz yıldaki deneyime baktığımızda bize bahar aylarında Türkiye'ye geldi ve hiçbir zaman hız kesmedi. Dolayısıyla hazirana kadar olan sürecin Türkiye'de yönetimi sıkıntılı. Beklenen hasta oranlarının azalmasının tek yolu aslında önlemlere uymamız. Bu önlemlere hep beraber uyarsak en yakın vadede bu musibetten kurtulacağımızı düşünüyoruz."