KÜTAHYA - MUHARREM CİN
Kütahya'da çini ustası dedesi ve babasının izinden giden 36 yaşındaki Gülseren Öztuğcu, eğitimini de aldığı bu alandaki çalışmalarıyla geleneksel Kütahya çinisini yaşatmaya çabalıyor.
Tarihi evlerin bulunduğu Germiyan Sokağı'ndaki Kültür ve Sanat Evi'nde bulunan çini ve desen ustası babası Hamza Üstünkaya'nın atölyesine her gün 3 yaşındaki kızı Nisa ile gelen Öztuğcu, birbirinden farklı eserlere imza atıyor.
Öztuğcu, "bisküvi" olarak bilinen çini çamuruna şekil verilip fırınlanan tabaklara geleneksel Kütahya çini desenlerini çizerek, boyama işlemini gerçekleştiriyor. Bu işlemlerin ardından sırlanan çini tabaklar 900 ile bin 200 derece sıcaklıktaki fırınlarda ateşle buluşturularak sanat eserine dönüştürülüyor.
Üçüncü kuşak çini ustası Öztuğcu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarz olarak günümüze kadar ulaşan geleneksel Kütahya çini desenleriyle çalıştığını kaydetti.
Dedesinin ve babasının atölyesinde çok küçük yaşlarda çini ile tanıştığını anlatan Öztuğcu, şöyle konuştu:
"Merhum dedem çini ustalarının ustası Mehmet Üstünkaya'dır. Babam Hamza Üstünkaya da çini ustası. Çok küçük yaşlarda dedemin atölyesinde çini ile tanıştım. Her zaman çini sanatına ilgim vardı. Küçük yaşlardan itibaren çini boyamaya başladım. Mesleğe olan ilgimden dolayı da liseyi bitirdikten sonra Dumlupınar Üniversitesi Kütahya Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulu Çini Teknikerliği Bölümü'nden mezun oldum. Yaptığım eserlerle yurt içinde sergiler açtım. 2015 yılında ise babam gibi Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçısı unvanını aldım."
"Geleneksel Kütahya çinisini yapmak ustalık ister"
Kütahya çinisinin çok ince işçilik gerektirdiğini belirten Öztuğcu, Kütahya çinisi ile İznik çinisi arasında da fark olduğunu bildirdi.
Kütahya çinisinde çok fazla desen bulunduğunu aktaran Öztuğcu, şöyle devam etti:
"Kütahya çinisi ile İznik çinisi arasında çok büyük farklar vardır. Geleneksel Kütahya çinisinde çok fazla desen vardır. Kütahya çinisinde geometri ve matematik vardır. Desenler çok sıktır. Çok ince işçilik ve ustalık gerektirir, hata kabul etmez. Yaptığım çalışmalar atalarımızın geçmişte yaptığı geleneksel Kütahya çinisi tarzındadır ama bu desenlerin üzerine yeni çalışmalar katarak daha da geliştirmeye çalışıyorum. Atalarımızın yöntemini kullanarak yeni ürünler üretiyorum. Çini ustası babam Hamza Üstünkaya, desenleri yorumlamayı, çizmeyi ve boyamayı bana öğretti. Benim de amacım gerek yaptığım eserlerle gerek de öğreterek gelecek nesillere bu sanatı aktarmak. 3 yaşındaki kızım Nisa'yı da her gün yanımda atölyeye getiriyorum. İnşallah içinde yetenek vardır ve dördüncü kuşak çinici olur."
Öztuğcu, Kütahya çinisinin sabır gerektiren bir iş olduğunu vurgulayarak, tamamlanma süresinin ürünün ebadı ve desenine göre değiştiğini, bazı çini tabakların ise aylar süren çalışmayla ortaya çıktığını söyledi.
"120 santimetre çapında çini tabak yapmak istiyoruz"
Babası ile birlikte büyük bir çini tabağın yapımını da gerçekleştirdiklerini anlatan Öztuğcu, "Özel bir sipariş üzerine 8 yıl önce babamla birlikte 107 santimetre çapında dünyanın en büyük çini tabağını yaptık. Tamamen geleneksel Kütahya çinisi tarzını kullandık. Tabağın yapım aşaması yaklaşık 3 ay sürdü. Bu büyüklükte bir çini tabak yapmak çinicilik tarihinde bir rekordur ve fırınlanması büyük risklerle doludur. Önümüzdeki süreçte 120 santimetre çapında bir çini tabak yaparak kendi rekorumuzu kırmayı hedefliyoruz." diye konuştu.
Yaklaşık 60 yıldır çinicilik yapan 71 yaşındaki Hamza Üstünkaya da kızının küçük yaşlardan beri çini sanatıyla ilgilendiğini anlattı.
Hamza Üstünkaya, "Biz üç nesilden beri çiniciyiz. Gülseren ikinci kızım. Çok güzel çizer ve boyar. Çoğu zaman benim göremediğim şeyleri görür. Biz birbirimizi tamamlıyoruz. Bizim çinide önceliğimiz, ticari yönü değil sanatsal yönüdür. Benim babam da çinici idi. Ustaların ustasıydı ve birçok usta yetiştirdi. Ben de kızımı yetiştirdim." ifadelerini kullandı.