Yaşar'ın yazısının tamamı ise şöyle:
"CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, salı günkü grup toplantısında operasyonları eleştirirken şöyle diyordu:
“Bulunduğunuz kenti düşünün 10 gün sokağa çıkma yasağı olsa önce sen isyan edersin.”
Daha önce de bölgeyi Lübnan’a benzetmişti..
Terör örgütünün tam da oluşturmaya çalıştığı “iç savaş” jargonuna bilerek veya bilmeyerek hizmet etmişti.
“Hendekleri kazan arkadaşlar” diye hitap ettiği teröristlerin onlarca askerimizi-polisimizi şehit ettiğini herhalde danışmanları kendisine aktarmıştır..
Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü ile alakalı mevzularda Deniz Bey çok ama çok duyarlıydı.
Neyse konumuz bu değil.
Aslında Türkiye kelimenin tam anlamıyla yeniden varoluş mücadelesi veriyor.
Hendek işini kabul edelim ki hiçbirimiz ciddiye almadık.
Neyse ki işin vahametini geç olmakla birlikte hep beraber kavradık.
Bu kez, o 3 ilçe terörden temizlenemezse veyahut yarım bırakılıp çıkılırsa bir daha da oralara GİRİLEMEZ.
BORU DEĞİL
Operasyonlarla ilgili bazı teknik konuları tam da bu noktada paylaşmak galiba en doğrusu olacak:
-Cizre’deki operasyon alanı 7 kilometrekare. Dün itibarıyla operasyon alanın yüzde 52’si de güvenlik güçlerinin kontrolüne geçmiş durumda.
-Sur'da da durum benzer. 6.5 kilometrekarelik operasyon alanında milim milim ilerleniyor. Sur'un tam yarısı güvenlik güçleri tarafından kontrol ediyor. Ermeni ve Yahudilerden kalma yer altı tünelleri ve doğal dehlizler operasyonu çok olumsuz etkiliyor. Sur'da yerin üstü gibi bir de yerin altı var.. Dubleks gibi düşünün.. Operasyon alanı 13 kilometrekareye çıkıyor demek daha doğru..
-En rahat yer Silopi.. İş de neredeyse bitti.. Operasyonlar 1-2 haftaya tamamlanır.. Silopi’de 5 kilometrelik alanın yüzde 86’lık bölümü terör, terörist ve hendeklerden tamamen arındırıldı.. Silopi’de operasyon Silopi halkıyla beraber yapılıyor dersek yanlış olmaz..
Kontrol alanlarının yüzdesini yazmamızın nedeni, konunun nasıl ciddiyetle takip edildiğini vurgulamak içindi.
Evet Silopi’de iş neredeyse bitti ama Sur ve Cizre biraz daha sürecek gibi.
Biraz daha sürecek gibi derken aslında kastımız ilkbahar.
Nüfusu 120 binden 80 bine düşen Cizre’de Silopi’ye göre en az 7 kat daha fazla silah ve mühimmat depolanmış.
Sokaklar çok dar.
Cizre evlerinin altına depolanan silahların temizlenmesi gerekiyor.
Kaynaklarımız Cizre’de işin en erken mart başı gibi biteceğini söylüyor.
Sur da Cizre’ye benziyor.
Ama her şey Cizre’de bitiyor.
Cizre Kandil'in sözde “kanton pilot bölgesi”
Cizre temizlenirse aslında terör örgütünün gardı düşecek.
Çünkü terör örgütü bütün planlarını Cizre’ye göre yapmış..
Duran Kalkan, her gün telsizden evlerinizde oturmayın toplu gösteriler yapın talimatlarını boşuna yağdırmıyor.
2000 TERÖRİST DAĞDAN GELDİ
Her şey giderek daha netleşiyor.
15 Aralık 2015 itibarıyla Cizre’deki terörist sayısı 2000’e ulaşıyordu.
Aileleri 300’ünü PKK’nın elinden çekti aldı ve bölgeden âdeta kaçtı.
Şimdilerde terörist sayısı 500’e yani dörtte birine inmiş görünüyor.
Teröristler Cizre’nin kuzeyine doğru giderek sıkışıyorlar.
Ama Cizre’de bundan sonra daha da yavaş ilerleneceğini belirtelim.
Bir taraftan da kaçmamaları için tedbir alınıyor..
Mesela çarşamba günü 60 YDG-H’lı kaçmaya çalışırken ele geçirildi..
En çok sorulardan birisi de bunların cephaneleri ne zaman bitecek?
Son istihbarat raporları teröristlerin elinde 7 aylık silah ve mühimmat olduğunu gösteriyor.
Korkunç gerçek.
Bu da bize 3 yıl boyunca barış yerine savaş depoladıklarını gösteriyor.
Aklıma Selahattin Demirtaş’ın “barış sürecindeyiz bu kalekollara ne gerek var" sözü geliyor.
ZIRHLI ARAÇLARLA MARKET ALIŞVERİŞİ
3 ilçede 155 ve 156’yı arayan vatandaşlar ihtiyaçları güvenlik güçlerine bildiriyorlar.
Temel gıda maddelerinin tamamı alınıp zırhlı araçlarla evlere dağıtılıyor.
Sipariş listesinde en çok rağbet gören ürünler ise şöyle:
Et, süt, yumurta, yağ, tuz ve şeker.
Polisin Jandarmanın ve Kara Kuvvetlerinin inanılmaz iş birliği, MİT de dahil istihbaratın birbirlerini değil de, PKK’yı tuzağa düşürmek için kullanılması aslında en büyük kazanım.
Türkiye ve bölge halkı artık baharı ve toplumsal barış ve kardeşlik sürecinin buzdolabından indirileceği günü bekliyor..
Tek muhatabın halk olduğu bir süreci bekliyor".