Ülkemizde de özellikle yüksek enflasyon ve alım gücünün düşmesine bağlı olarak yaşanan hayat pahalılığı, gün
geçtikçe etkisini daha da hissettiriyor.
Bu zorlu süreçte yüksek maliyetlere, tedarik sorunlarına ve likiditeye ulaşma zorluklarına rağmen sanayi
sektörü, ülke ekonomimizin lokomotifi olmaya devam ederek büyümeye önemli katkılar sağlamış, sağlamaya da
devam etmektedir.
Tabii enflasyonist ortamda yaşanan zorluklar hem çalışanları hem de işverenleri etkiliyor. Devletimizin, asgari
ücretle ilgili açıklayacağı kararı herkes gibi bizler de yakından takip ediyoruz.
Tüm kesimlerin enflasyon karşısında ezilmesini önleyerek, bu zorlu süreci daha rahat atlatması amacıyla
devletimizin asgari ücrete yönelik desteğini sürdürmesi çok önemli…
Asgari ücretle ilgili alınacak kararda da mutlaka hem çalışanların hem de işverenlerin durumunun gözetilmesi
gerekiyor.
Ayrıca ülkemizde son yıllarda sanayide çalışacak iş gücü anlamında personel ihtiyacımız had safhaya çıkmıştır.
Tam da bu noktada sanayide çalışmaya insanlarımızın toplu olarak yönlendirilmesinin büyük önem taşıdığını
düşünüyoruz.
Bu bilinçle asgari ücret sisteminin; sanayi ve sanayi dışı alanlar olarak ayrılması gerektiğini düşünüyoruz.
Dahası, iş gücünü sanayiye çekebilmek adına asgari ücret, sanayide daha yüksek olmalı. İş dünyası olarak, bu
konuda bizim payımıza düşen adımları atmaya hazırız. Biliyoruz ki Türkiye’nin hızlı büyümesi nitelikli iş gücü ve
katma değerli üretim ile olacaktır.
Eminiz ki sanayi dışı alanlarda hizmet gösteren firmalarımız için de bu sürecin faydası ziyadesi ile olacaktır.
Bununla birlikte, geçmişten bu yana ülke ekonomimizde büyümenin itici gücü olan sanayi sektöründe
sürdürülebilir büyüme için destekler artarak devam etmeli.
İş dünyası temsilcileri olarak bizler, maliyetlerdeki artışlara ve tedarik sorunlarına rağmen ülkemize katkı
sağlama hedefiyle üretmeye ve yatırımlara devam edeceğiz.