İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Paralel yapıya yönelik yapılan yasadışı dinleme iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, Cumhuriyet Savcısı Okan Özsoy’a 3 sayfalık ifade verdi.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini ifade eden Yılmazer 2011 yılında da İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube’den sorumlu Müdür Yardımcılığı görevini sürdürdüğünü ve bu yılın başında emekli olduğunu hatırlattı.
“Görev yaptığım süre içerisinde, önleme dinlemesi dediğimiz dinleme faaliyetinde, karar talep formları üst yazısında şube müdürü olarak imzalarımın bulunduğu doğrudur" diyen Yılmazer dinleme faaliyetlerini alt kadroların başlattığını iddia etti.
Sahte isim ve eksik isimle dinleme suçlamasını kabul etmediğini belirten Yılmazer’in “Şube Müdürü olarak önüme gelen bilgi ve belgeleri tek tek kontrol etmem mümkün değil” dediği iddia edildi.
Yılmazer, ifadesinde, bir şahıs hakkında yaptıkları ilk dinlemeden sonra bir suç unsuruna rastlanmaması durumunda ikinci ve üçüncü dinlemelerin yapılmaması için yazılı talimat verdiğini söyledi.
Yaptıkları çalışmaları denetlediğini söyleyen Yılmazer, “Hoyratça uygulamalardan kaçınılması için bu konuda çok çalıştım. Görev yaptığım dönem içerisinde bir üstüm olan İl Emniyet Müdür Yardımcılığı görevini de ben yürüttüm. Her iki görev beni dışarıda meşgul etti. Bu kadar ağır görev içerisinde bir takım yanlışlıkların olması memuriyet vazifesinin doğal gereğidir. Aynı zamanda hayatın olağan akışına da uygundur” dedi.
Tapeleri imha ettiğini söyleyen Yılmazer’in, bu tapeleri amaç dışı kullanmadıklarını iddia etti. Yılmazer, dinlemeler ile elde edilen bilgilerin de ayrı bir yerde depo edilmesinin söz konusu olmadığı, gerekli imhaların yapıldığını söyledi.
İstihbarat Şube Müdürü olarak atandığı dönemde var olan kadro ile çalışmaya devam ettiğini söylediği öğrenilen Yılmazer, “Dolayısı ile burada bir yapılanma oluşmamıştır. Örgütlü bir faaliyet asla söz konusu olmadı” şeklinde ifade verdi.
Yılmazer’in, yaptıkları çalışmalar sayesinde 2007 yılı ile 2009 yılları arasında Türkiye’de, özellikle de İstanbul’da 23 tane patlamak üzere olan canlı bomba yakaladıklarını öne sürerek “bu kadar yoğun faaliyetler içerisinde yapılan şeyler varsa da, diyeceğim bir şey yoktur" dediği iddia edildi.