“Sürekli anarşi ve kargaşaya göz kırpan, ülkemizin Libya, Suriye, Mısır olmasını bekleyen muhalefetten korkuyorum. Sırf Tayyip Erdoğan düşmanlığından dolayı en azılı düşmanla bile işbirliği yaparak, illegal hale gelme ihtimallerinden korkuyorum. Ülkenin siyasal, sosyal, ekonomik olarak kötüye gitmesi için adeta niyazda bulunacak kadar alçalmayı göze alanların şerlerinden korkuyorum. Kendi meselesini, 76 milyon vatan evladının huzuruna tercih ederek, her türlü entrikayı mübah görenlerden korkuyorum. Bu milletin 80 yıldır göremediği ve özlediği milli ve manevi hamlenin, kontrol edilemeyen hırslardan dolayı boşa çıkma ihtimalinden korkuyorum. Onlar yapandan, ben yıkandan, Onlar mamur edenden, ben tahrip edenden korkuyorum.”
"BU SÖYLEM ÇIKIŞ YOLU OLDU"
Sanatı kendi tekelinde gören zümrenin, kendi gibi düşünmeyenleri aşağılamak suretiyle türlü yaftalama yöntemlerine başvurduğunu anlatan Işılak, "Bu zümrenin tek derdi, yıllar yılı kimseyle paylaşmadıkları pastanın, farklı görüş mensupları tarafından da paylaşılabilir hale gelmesidir. 70-80 yıldan bu yana Kemalist veya sosyalist olmayan hiçbir görüşe hayat, sanat ve kazanç hakkı tanımayanların, bugün demokrasi ve özgürlük adına nara atmaları çok mizahi bir durumdur. Bugüne kadar yaptıkları mizah, şu andaki hallerinden daha komik değildir. Son zamanlarda ‘Başbakandan veya Cumhurbaşkanından çok korkuyoruz’ gibi ifadeler yer alıyor basın ve medyada. Dikkat çekmenin ayrı bir formülü bu aslında. Kabiliyetsizliklerini Başbakana veya hükümete fatura etmek bir aklanma formülü bir çıkış yolu oldu.”