Son günlerde yaptığı açıklamalarla gündeme gelen ünlü manken Tuğçe Kazaz, İhlas Haber Ajansı(İHA)’na özel açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanlığı sarayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı 16 Türk Devleti’nin temsil eden askerlerle yaptığı karşılama törenini eleştirenlere yönelik Kazaz, “16 tane Türk Devletinin Aksaray’da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı karşılamasına gelince; Bu bence o kadar açık bir gösterge ki bugün Netenyahu’ya değil, çünkü onların birlikte olduğu, birlikte çalıştığı bir Batı zihniyeti, emperyalist güçler, baronlar,yani onların aynı zamanda Türkiye toprakları içerisindeki işbirlikçi uşaklarına da bir cevaptı” dedi.
Kazaz, “Filistin Devlet Başkanı ile verilen cevap aslında başka türlü manidar ve soru işareti olan ve bence T.C devletinin artık yıllarca kurulmuş olan bir oyunu bozduğu dünyaya artık İsrail olsun, ABD olsun, dış güçler olsun, emperyalist güçler olsun, kim olursa olsun, onlara karşı 16 tane Türk Devletini simgeleyen askeri ile beraber dimdik duruş aslında T.C vatandaşlarının dimdik duruşu.
Bizim bunu anlamamız lazım. Bizim ufak şeylerle uğraşmak yerine yani saraya onlar niye gitti, bunu kimse sebebini açıklayamaz. Niye T.C. devletine hakaret olsun ki. 16 tane Türk Devletini simgeleyen askerin, senin tarihin, senin geçmişin. Hayır hep bunlar gereksiz korkulardan oluşan şeyler. Yine dış güçlerin içimize sokup bir takım bizi birbirimize kırdırarak Türkiye’nin gelişmesinin önüne geçilmesi için büyük oyunlar” diye konuştu.
Fransa’daki dergiye yönelik yapılan saldırıyı da değerlendiren Kazaz, şunları söyledi:
“Fransa onurlu bir devletse madem İslamafobya hortlatılmaya, kışkırtılmaya çalışılmıyorsa o zaman neden Chalie Hebdo karikatür dergisinde tekrar Hz Muhammed’in yanlış olan bir şeyini yani bunu gördü ise eğer çıkıp bütün İslam coğrafyasından bir kere özür dilemesi gerekir, ’benim karikatür dergisi bunu yaptı ise ben sizden özür dilerim’ demesi gerekir. Ne demek tekrar Hz Muhammed’in karikatürünü tekrar dövizle gözü yaşlı bir şekilde istediğin kadar mizah dergisi ol bunu yapamazsın, bunu yapmamalısın.”
Kazaz, “Zamanın da hapishaneye girmiş El Kaide’ye bulaşmış hapishanede, hapishaneden çıktıktan sürekli gözetim altında bir teröristin nasıl oluyor da istihbarat servisi bu kadar kuvvetli olan Fransa da gündüz vakti zamanında bu kadar kışkırtılmış bir karikatür dergisine saldırı düzenleyebiliyor. Buda bir soru işareti.Fransa’ya tavsiyem umarım bu provokatör eylemi, İslamafobiyi tekrar hortlatmak adına yani bu saldırıda davrandıkları kadar amatör davranmazlar.
Yani kimlikler arabada bırakılacak, istihbarat servisi bu kadar kuvvetli olan bir yerde kalkıp bu ortaya çıkmayacak, soruşturmayı yapan polis intihar edecek. Yani ben aslında sadece Fransa’ya demiyorum, bunun arkasındaki batılı zihniyete sesleniyorum. Bütün dünya onların yaptığını biliyor. Çünkü aynı zihniyet İslam topraklarında milyonları katleden zihniyettir” şeklinde konuştu.
“BİZİ GEÇMİŞİMİZE DÜŞMAN ETTİLER”
Ünlü manken Tuğçe Kazaz, “Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki süreçte bizi dilimize, dinimize yabancılaştırırken aynı zamanda bugün görüyoruz ki maalesef geçmişimize düşman ettiler” dedi.
İHA’ya gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan ünlü manken Tuğçe Kazaz, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Türk devletini temsil eden üniformalı 16 askerle karşılanmasıyla ilgili eleştirilere ilişkin, “Bu topraklar zamanında İtalya, İngiliz, Fransız ve dış işgalci güçlerin toprakları değildi. Biz bu toprakları onlardan kazanmadık. Bu topraklar Osmanlı Devleti’nin topraklarıydı. O topraklarda zamanın Osmanlı Devleti’nin tebaasıyla beraber, milletiyle beraber, vakur bir duruş sergiledikleri, büyük mücadeleler sonunda kazanılmış topraklardır ve bunun sonunda zaten Türkiye Cumhuriyeti Devleti oldu” dedi.
“Ayrıca bir soru daha sormak istiyorum. Ben evet bugün biz baktığımız zaman olaylar bize anlatıldı ama ‘milli mücadele savaşılarak kazanıldı’ denilir” diyen Kazaz, “Ama o zamanda bu kadar büyük bir haberleşme ağı mevcut değildi. Peki haberleşme ağının söz konusu olmadığı bir zamanda nerden biliyoruz ki o dönemde kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapılmadı. Biz bunu bir soru işareti olarak Türkiye vatandaşlarına sormamız gerekiyor. Biz bu soruları sormazsak kendi geçmişimizi tam anlamıyla keşfedemeyiz. Çünkü biz biliyoruz ki Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki süreçte bizi dilimize, dinimize yabancılaştırırken aynı zamanda bugün görüyoruz ki maalesef geçmişimize düşman ettiler. Bunu da bir soru işareti, bir tespit olarak bırakalım” diye konuştu.