Halihazırda 3 evin bulunduğu köyde, 14 kişi ikamet ederken, cami ve okulun kullanılamaz durumda. Evlerin de hasarlı olduğu köyde halde olduğu gözlendi. Köylüler, bazı kişilerin arazilere el koyduğu, el konulan topraklar nedeni ile açılan davayı kazanmalarına rağmen işleminin yapılmaması nedeniyle köylerine dönemediklerini öne sürdü.
"BURADA 45 KİŞİLİK BİR ŞEBEKE VAR"
Taşlıburç köyünde yaşanan olayları İHA muhabirine değerlendiren Serkan Üstün (45) adlı köylü, "Köy 80 hane olarak gözüküyor. Evleri, barkları yok, hayali olarak burada nüfusa kayıtları var sadece. Köy de üç evde toplamda 14 kişi yaşıyor. Gerisi nüfusta kayıtları var evleri yok. Muhtarın evi dahi yok burada. 1993 yılında burası boşaltıldı. 2002-2003 yıllarında köye dönüş yasasından yararlana insanlar köye döndü. 2009 yılında Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık tarafından 80 kişiye 1 trilyon 125 bin nakdi para yardımı yapıldı. Bu aynı şekilde Nusaybin Dağiçi köyünde de yapıldı. Burada 45 kişilik bir şebeke var. Sadece devleti dolandıracak bir şebekedir. İnsanları köye sokmuyorlar. Senede köye Siirt’ten bir göçer gurubu geliyor 75 bin lira nakdi yardım para aldıkları için iki muhtar, hiçbir köylüyü, yaşlıları köye sokmuyorlar. Camimize imam atandı, camimiz harabe, okulumuz yok, devlet 1 trilyon 125 bin lira verdi herkes kendi cebine attı. Aynı kişiler Nusaybin Dağiçi köyde aynı şekilde para aldı. 45 kişilik bir örgüt var. Arazi mafyası bunlar. Durumumuz kötü, nasıl devlete şikayette bulunuyorsak baskı ve tehdit altında kalıyoruz. Sen niye bizi şikayet ediyorsun diye üzerime ateş açıldı. Ne olur Cumhurbaşkanı ve Başbakan sesimizi duysun. Biz bu köye yerleşmek istiyoruz. Benim tek amacım, cami ve okulumuz onarılsın" dedi.
OY KULLANMAK İÇİN 6 KİŞİ KÖYDE GÖSTERİLMİŞ
Nurettin Işık adlı köylü ise, burada oturmadıkları halde bazı kişilerin köyde hak iddia ettiğini söyledi. Nurettin Işık, "Asıl mal sahibi köylüler mağdur ediliyor dedi. "Muhtar burada başkalarının evi üzerinde ve Nusaybin’de oturmalarına rağmen, bu yıkık okulda kendilerini gösterdiler ve oy kullandılar. Burada Hediye Altunkaynak’ın evinde, tapulu ve ikamet ettiği evde 6 kişi gösterildi. Okulu iki ev gösterdiler elektrik, su çektiler. Daha sonra mahkeme kararı ile boşaltıldı. Muhtar açık açık ben onların tarafını tutmak zorundayım diyor. O da onların tarafında süreç böyle gelip gidiyor. Ama köylüler perişan oluyor" diye konuştu.
"BU KÖYÜN ASIL SAHİBİ BİZİZ"
Hediye Altunkaynak (75) ise kendi evini onarmak istediğini fakat muhtarın 'Sen burada oturamazsın' dediğini ileri sürdü. Altunkaynak, "Valiliğe gittim bana oturabileceğime dair yazı verildi. Ben buradaki evimi onardıktan sonra oturmaya başladım. Bu köyün asıl sahibi biziz dedelerimizden, babalarımızdan bize buraları miras kaldı. Babadan kalma topraklarımız var. Mahkemece kazandıklarımıza da el koyuyorlar. Bu evde ben yaşıyorum, daha önce ben burada oy kullandım. Elektrik saati adıma, tapu adıma ama ben burada yaşamıyor gözüküyorum. Bu evde farklı 6 kişi yaşıyor gözüküyor" şeklinde konuştu.
Safiye Uçar (50) ise kadın oldukları için kendilerine düşen mirasın erkekler tarafından paylaşıldığını, sahipsiz kaldıklarını yetkililerin kendilerine sahip çıkmalarını istedi.
Midyat Kaymakamlığı tarafından ilgili iddialar üzerine, jandarma, müftülük, mal müdürlüğü, nüfus müdürlüğü, Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, milli emlak şefliği ve kadastro müdürlüklerinden oluşan bir komisyon oluşturduğu, oluşturulan komisyonunda engel ve tehdit olmadığı raporlandı.
Raporda, müştekilerin köye dönüş ve yerleştirme istediklerinin muhtar tarafından engellendiği ve tehdit edildiklerini iddialarına karşılık, muhtar ve köylülerin beyanlarından iddia edildiği gibi engelleme ve tehdit olmadığı kanaatine varıldığı, köye yerleşme isteyenlerin resmi prosedüre göre yerleşebileceği kaydedildi.